55.Bölüm "Silahsız"

28.1K 1.3K 339
                                    

İKRA'DAN

Doktor randevusundan sonra şirkete geçmiş, bugün şirkete hiç uğramadığını Hare'den öğrendiğim Alp'i aramış ve telefonda bir yarım saat kadar Alp'le konuşmuştum.

Alp'in anlattığına göre Basat'la beraber emniyet müdürlüğüne gidip Patron'un emniyetteki adamlarını tek tek narkotik şube müdürüne deşifre etmişler ve teslimat sırasında Patron'u suç üstü yakalamalarını istediklerini söyleyip içeride tutabilmeleri için de gerekli tüm belgeleri ve ses kayıtlarını teslim etmişler. Bu görüşme sırasında Kaan'ın masumiyetini ispatlayan ses kayıtlarını da müdüre vermeleriyle müdür, Kaan'ın dosyasının hemen tekrar açılacağını söylemiş.

Basat, daha düşman olduğu babasının tutuklanmasını beklemeden Kaan'ı aklamıştı. Bu davranışı onu ister istemez gözümde daha iyi bir konuma getirmişti. Biz zaten Kaan'ı aklayacak delillere kızlar sayesinde sahip olmuştuk fakat Basat'ın elinde bulunan yazılı belgeler davanın sonucunu çoktan belli etmişti. Ona içimden teşekkür etmeden geçemiyordum. Kaan'ın kurtulmasında çok payı vardı. Evet, Kaan onun yüzünden tutuklanmıştı ama şimdi sayesinde o adamın içeride ölüp gideceği kesindi. Böylelikle Kaan dışarı çıktığında rahat bir hayat yaşayabilecektik. Birbirimizden ayrılmayacaktık.

Doktorun dediği gibi yeniden başlamak için küçük bir ayrılık yaşayacaktık tabii. Ama bu ayrılığa ayrılık bile demeyecektik. Sadece hikayemizin kirlenen sayfalarını koparacak, bitmek üzere olan mürekkebi yenileyecektik. Hikâyemizi tüm kötülüklerden arındıracaktık. Formaliteler kalmayacaktı hayatımızda. Gerekirse yeniden evlenecek, en başından başlayacaktık her şeye.

Lansmana bir saat kala hazır bir şekilde salonun ortasında elimdeki telefonla dikiliyordum. Kaan aramamıştı ve onu uyaramamıştım. Avukatla daha yarım saat önce konuşmuş ve Kaan'ın telefon izni alamadığını öğrenmiştim. Hâl böyle olunca avukatın hemen cezaevine gidip benim söylediklerimi Kaan'a bir şekilde iletmesi gerektiğini anlattım. Avukat isteğim üzerine hemen harekete geçmişti. Şimdi ondan haber bekliyordum.

Telefonun çalmasıyla hemen aramayı cevapladım.

"Cemal Bey Kaan'la görüşebildiniz mi?"

"İkra Hanım, ne kadar çabalasam da görüştürmüyorlar."

İçime bir sıkıntı oturdu. Neden görüştürmüyorlardı? Başına bir şey geldi de bilmemizi mi istemiyorlardı? Kolundaki morluklar, telefon görüşmemizin alel acele sonlanması başına bir şey geldiğini düşünmeme neden oluyordu.

"Bakın onun iyi olduğunu, hayatının güvende olduğunu bilmem gerekiyor. Lütfen bir şekilde ona ulaşın. Başına bir şey geldiğini düşünüyorum."

"Durum ciddi olduğuna göre yasal olmayan yollara başvuracağım. Sizi tekrar ararım."

"Bekliyorum," diyerek aramayı sonlandırdım. Telefonu sımsıkı tutarak avukatın tekrar aramasını beklemeye başladım. Dışarıdan gelen korna sesiyle Belkıs Hanım'ın geldiğini anlayıp pardesümü üzerime geçirip çantamı aldım ve evden çıktım.

"Sizi üç araba takip edeceğiz İkra Hanım," diyen Özkan'ın açtığı bahçe kapısından tedirgin bir şekilde çıktım.

Genelde sadece Özkan beni takip ederdi fakat bugün farklı bir gündü. Bu gün korumalar üç katına çıkmıştı, aynı korkularım gibi.
Ben burada onlarca adam tarafından korunurken Kaan'ın ne halde olduğunu dahi bilmemek beni en çok korkutan şeydi. Ben ne kadar güvende olsam da o güvende olmayınca hiçbir anlamı kalmıyordu.

Şoför arabanın kapısını açınca Belkıs Hanım'ın yanına oturdum ve "Hayırlı akşamlar," dedim.

"Hazır mısın?," sorusuna "Hayır," cevabını verdim ve devam ettim. "Kaan'a ulaşamıyoruz ve ben başına bir iş gelmiş olabileceğini düşünüyorum."

İKRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin