29.Bölüm" Başbaşa"

43.8K 2K 192
                                    

Merhaba!!! Yeni bölümü düzenleyince hemen yayınlamak istedim.
Konuşmak, sohbet etmek isteyen ve sorusu olan arkadaşlar bana instagramda ikrakaran hesabından mesaj atabilir. Bir dahaki bölüme görüşmek üzere. Hadi eyvallah millet!!!

İKRA'NIN AĞZINDAN

Kulağıma çalınan ayak sesleri eşliğinde kendimi boşlukta süzülüyor gibi hissediyordum. Belimde ve bacağımda hissettiğim kollar beni tutarken ayaklarım sarkıyordu.

Bir kilit sesi gelip bir kapı açıldığında uyanıyor olduğumu anladım . Burnuma dolan tarifsiz kokuyu derin derin içime çekerken bu anın tadını çıkarmak istiyordum.

Gözlerimi yavaşça açtığımda karşılaştığım sert göğüs ile bir duvara yaslanıp uyuduğumu düşünebilirdim, eğer o koku buram buram ciğerlerime dolmasaydı. Başımı kaldırdığımda kollarımın sımsıkı sarılmış olduğu boyna baktım. Daha sonra o tanıdık çehreyi gördüm. Gözlerimiz buluştuğunda bana sımsıcak gülümseyen adamın boynundan kollarımı şaşkın bakışları altında hızla çekip ayaklarımı yere bastığım an kucağından düşme pahasına kendimi yere attım.

" Ne yaptığını sanıyorsun Kaan!"

Kaan şaşkınlığı atlayıp kaşlarını çattığında yaptığım hareketin ve sinirlenmemin yersiz olduğunu düşündüğünü anlamıştım.
" Sadece seni koltuğa taşıyordum hatun"

" Taşıma!"

Kaan'a burnumdan soluyarak arkama döndüğümde çok güzel ve ferah bir ahşap evle karşılaştım. Karşı duvarda , simsiyah bir şömine , hemen önünde şömineye dönük, beyaz çarşafla örtülmüş köşe takımı ve sol tarafta yukarıya ve aşağıya giden aralıklı tahta merdivenler ilk göze çarpanlardı. Etrafa biraz daha göz gezdirdiğimde odanın sağ tahta duvarındaki asılı olan av tüfeği ile postu görmem ile buranın bir dağ evi olduğuna kanaat getirmiştim. Derya hanımların dağ eviydi.

Kaan, yanımdan klasik koyu parkeleri döverken söylenerek geçip bir bir çarşafları kaldırdığında son model köşe takımı ve ortadaki siyah cam masa ortaya çıkmıştı.

Söylenmeye devam ederken omzuma hafifçe çarptıktan sonra arkamda kalan kapıyı çarparak dışarı çıktı.

Kaan'ın sinirlenişini görmezden gelip odayı turlamaya başladım. Şöminenin üzerindeki fotoğraflar ilk durağım oldu. Üç fotoğraf basamak basamak konulmuştu ve tahta çerçevelerle çevrelenmişlerdi.

Sol en üstteki fotoğrafta Derya hanım, eşi ile beraber İstanbul'daki evlerinin antika oturma takımında otururken arkalarına da dokuz on yaşlarındaki çocukları geçmiş ve sırt sırta verip kollarını önlerinde bağlamışlardı. Kıvırcık saçlı'nın Koray olduğunu anlamak zor olmazken Kerem'in de elini çenesine koyup büyük bir iş adamı gibi attığı karizmatik bakışlardan tanımıştım. O günkü bir iki saatlik sürede onları ayırt edebilecek hale gelmiştim.

Mutlu aile tablosunun bir sağ altına geçtiğimde iki küçük çocuğun halının üzerinde dizlerinin üzerine oturup satranç oynuyorken habersiz çekilmiş fotoğrafını gördüm. Fakat gözlerim alttaki fotoğrafta daha tanıdık bir simaya istemsizce kaydı.

On altı yaşlarındaki kısa saçlı Kaan, saçları o zamanlar siyah olan Derya hanımın arkasından sarılıp yanağını yanağına dayamış ve dudaklarını büzmüştü. Kaan'ın gülüşü yüzümde tebessüm oluştururken Kaan'ın hep bu kadar mutlu olması için içimden dua ettim.

Aşık olduğum ela gözleri ile sımsıcak kameraya bakıyordu. Güldüğünde yanakları yukarı çıkmıştı ve gözlerinin kenarlarında ufak çizgiler oluşmuştu.

İKRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin