Gecikmeden dolayı kusura bakmayın. Eve çok geç geldim.
Hemen açıklamak istediğim bir şey var. Fatma ve kızı Esra Vardaroğlu'nun tutuklanmama sebepleri şirkette söz hakları olmaması. Çünkü Ahmet Vardaroğlu'nun velayeti altındalar ve Esra ve Fatma Vardaroğlu'na gerekli hisseler Ahmet Vardaroğlu'nun ölümünden sonra devredilecekti . Ama planlar değişti ve Ahmet ve Kaan Vardaroğlu'nun hisseleri Kaan tarafından şirketi uyuşturucu lekesinden kurtarmak için İkra'ya gizlice devredildi. Bu kadar açıklama gereği duymamıştım ama gerekliymiş sanırım.Güzel okumalar. Bir dahaki bölümün tarihini sayfamda yayımlayacağım.
Herkese hayırlı geceler :))Bölümü @Beyazlale63'e ithaf ediyorum. Ne zamandır unutmuştum, kusura bakma cancan.
İKRA'DAN
Şirketin yüzde yirmilik hissesinin, Ayhan beyin borçları yüzünden ipoteğe alındığını öğrenen Ahmet baba, her yere adamlarını salarak Derya hanımları bulma çalışmalarını hızlandırmalarını istedi. Kerem, maillerinden özel jetin pilotuyla iki gün önceden temasa geçtiklerini öğrense de nereye kaçtıklarını bir türlü bulamadı. Diğer yandan son yapılan sözleşme için birkaç görüşme ayarladıkları da ortaya çıktı.
Maillerinde konuştukları pilotu araştırmaya başlayan Kerem, diğer gün pilotun evini bulmuş olsa da Murat adamı evinde bulamadı.
Ahmet baba, şirketin ipoteğini kaldırmak için iki yüz milyon dolar gerektiğini söylediğinde yönetim kurulundaki herkes belli etmeseler de telaş yapmışlardı. Bu büyük meblâyı nasıl toparlayacaklardı bilmiyorlardı.
Bir hafta boyunca şirkette kalıp sadece Kaan'ın odasında durmuş, şirketteki curcunayı da uzaktan izlemiştim. Alp ise kendine verilen CEO'luğu özveriyle yerine getirmek için çalışmaya başlamıştı bile.
Yine öylece Kaan'ın masasında otururken Şükrü Bey'in benim için tayin ettiği asistan içeri girdi.
Başımı okuduğum kitaptan kaldırmadan uzun boylu, sarışın kadının konuşmasını bekledim. Başımı kaldırmadan gördüğüm kadarıyla yine o kıyafetlerinden üzerine çekmişti. Kadının yüzüne bakmışlığım bir kere vardı, o da ilk odama girişindeydi. Adını dahi bilmiyordum. Üzerine çektiği kıyafetler ile oldukça özenli duruyor olsa da bu kadar kıyafete emek vermesini gerektirecek bir iş yapmıyordu. Sadece şirkette olduğum bilgisini Ahmet beye veriyor, gerektiğinde de toplantı için beni bilgilendiriyordu.
Topuklu ayakkabılarını cam zemine vura vura odanın ortasına kadar girdiğinde hala ona bakmıyordum. En sonunda birkaç kez öksürerek 'Yüzüme bak' sinyalleri verdiğinde yavaşça başımı kaldırdım ve bakışlarımı bu kendine güvenen genç kadına diktim. Yüzünü inceleme fırsatım şimdi tam olmuştu. Büyük gözleri vardı, etrafını maviye boyadığı. Burnu, yukarı kalkık duruyor ve tam karakterini yansıtıyordu. Kalın dudakları 'Ben buradayım' diyor ve erkeklere davetiye çıkarmak istercesine konuşurken fazlaca oynatıyordu.
"İkra Hanım, öğle yemeğinde bir toplantınız var."
Genç kadının gözlerini kısarak konuşmasını gerçekten kibrine yoruyordum. Daha fazla kadına bakmaya gerek duymadan başımı eğip kitabımı kapattım.
"Tamamdır" dediğimde masama gelip beyaz küçük bir kağıt bıraktı. Kağıdı elime aldığımda bir restaurant adı ve saat vardı.
Toplantılar, şimdiye kadar Ahmet babanın odasında yapılmıştı. Öğle yemeğindeki bu toplantı nereden çıkmıştı bilmiyordum. Sanırım yemek yemediğim bilgisini almıştı Ahmet babam. Bir haftadır ağzıma pek bir şey koyduğum söylenemezdi. Akşam eve geçmeden önce annemlere uğradığımda birkaç lokma zorla yersem yiyordum. Yoksa yemek yiyecek ne iştahım ne de dermanım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKRA
Teen FictionOn üçüncü bölüme kadar düzenlenmiştir. Diğer bölümler yavaş yavaş düzenlenip tekrar yayınlanacaktır.