>> Bölüm 48 ( İSİMLER)<<

126K 6.9K 1.7K
                                    

Resim Ecrin

Barış'ı çekip ondan ayırdığımda bir anda kulağına fısıldadım.

" Tek kelime etme lütfen. Hemen durumu düzelt. O bilmemeli."

Barış biraz geri çekilip bana şaşkın şaşkın bakarken bakışlarım onunla konuşuyordu. O sende mi biliyorsun der gibi bakıyordu bana. Küçük bir baş işaretiyle onu onayladım. Neden diyordu bakışları sanki. Neden o bilmemeli. Neden beni engelliyorsun?

" Barış bey bir anda ne oldu?"

Tuğberk'in şaşkın ifadesini gördüğümde yerimden kalkıp kaşlarımı iyice çatıp başımı iki yana salladım.Şimdi olmazdı. Barış'la aramızda sessiz bir savaş oluşmuştu sanki.

" Bugün herkes bir garip. Neden birden bana sarıldınız?"

Altuğ üstünü düzeltirken Barış'a son bir kez bakış attım. Barış derin bir iç çekip Tuğberk'e yani Altuğ'a doğru döndü.

" Yasmin size gelip sarılmamı istedi. Dün için teşekkür ediyor ve..."

Barış durumu toparlamaya çalışırken " İzel nefes nefese kaldım çünkü almam gereken dosya kalmış." dedi. Yalan söylediği o kadar
belli oluyordu ki bir çocuk bile anlardı. Birden Barış'ın telefonu çalmaya başladı ve Tuğberk yeniden soru yöneltmeden o telefonu açmıştı.

" Alo... Evet... Burda karşımda. Yaptım! Sor istersen kendisine!"

Barış telefonu Altuğ'a uzatırken gerçekten Yasmin'in böyle bir şey isteyip istemediğini merak ettim. Barış bana doğru bakarken " Yalan söylemiyorum. Başımın etini yedi. Kendisi gelecekti izin vermedim." dedi zorla gülümseyerek.

Altuğ telefonu kapatıp Barış'a uzattığında ciddi bakışlarını Barış'ın üzerinde gezdirdi.

" Efendim..."

Altuğ konuşurken Barış bana zarfı uzattığında hızla onun eline uzanıp onu saklaması için uğraşırken ağzımın İçinden " Banada bir tane geldi ve o zarfın dışını gördü. Bir şeyler olduğunu anlar hemen cebine sok."  dedim. Barış'ın önüne geçerken Barış kulağımda doğru eğildi.

" Hemen konuşmalıyız. Hemde bir an önce."

O anda bir anda geri çekilmiştim. Altuğ sımsıkı kolumdan kavrarken ters ters Barış'a bakıyordu. Sanki bu kadar yakın olmamızı istemiyordu.

" Efendim hangi dosyalar olduğunu söyleyin ayarlayım."

Barış uzun bir süre bana baktıktan sonra aklına bir şey gelmiş gibi " İzel şöyle yapalım. Sen bana dosyaları öğlen hastaneye getir. Hem senin sırtını bir kontrol edelim ve hem de bugün Ecrin gelecekti seni onunla tanıştırayım." dedi.

Barış en kısa zamanda bu konuyu benimle konuşmak için can atıyordu sanki. Başımı onaylarcasına sallarken Altuğ sesini çıkarmamıştı. Sadece olayları izliyordu. Barış son kez Altuğ'a göz atarken yüzünde hüzünlü bir gülümseme oluştu ve odadan ayrılmıştı. O ayrılınca rahatlamayla nefesimi dışarıya doğru üfledim.

" İzel abla şu dosyaları alır mısın?"

Yasin bana seslendiğinde o tarafa yürüdüm. Barış'ı durdurmasaydım her şeyi söyleyeceğini düşündüm. Eğer her şeyi söyleseydi ve Tuğberk aslında Altuğ olduğunu öğrenseydi ne olurdu? Yasin'in verdiği dosyaları alırken gözüm Altuğ'a kaydı. Biraz sinirlenmiş dosyaları hızla karıştırıken onu izledim.

O çok farklı görünüyordu. Dış görünüşü Altuğ gibi görünmüyordu. Buna alışmak o kadar zordu ki ama onun Altuğ olduğunu bilmek içimi rahatlatıyordu. Eğer sırf dış görünüşü yüzünden ona sevgim azalırsa işte bu işte bir gariplik olurdu. Ben bu durumda olsaydım Altuğ asla bunu umursamazdı. Bunu biliyordum çünkü o beni yüreğiyle sevmişti. O kadar derinden sevmişti ki beyni çalışmasa bile kalbi çalıştığı sürece benim için atıyordu. Onun sevgisinden asla şüphe etmezdim ama kendi sevgimden ederdim. Ona bir o kadar güveniyordum. Beni bırakıp gittiğini düşündüğümde bile önemli bir sebebi olduğu   için böyle yaptığını düşünmüştüm. Ben de onu dış görünüşü için sevemezdim. Sevmemeliydim de. O bana sevginin dış görünüşte olmadığını anlatmıştı.Ben onu o olduğu için sevmeliydim. Onun temiz yüreğini sevmeliydim. İsterse kazada yüzü paramparça olup tekrar karşıma çıksa yine bunu umursamamalıydım. O zaman gerçek sevgi bu olurdu işte.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin