>> Bölüm 45 (GÖZYAŞI)<<

115K 6.5K 2.8K
                                    

Resim Semra

Her şeyi Tuğberk ayarladıktan sonra babam üzgün bir şekilde bir bana bir Bedirhan amcaya bakıyordu. Keşke oyunu getirmeseydim der gibi bir havası vardı. Tuğberk geri çekilip bizi izlemeye başladı.

" Oğlum gelsene sen niye geri çekildin."

Bedirhan amca Tuğberk'i çağırırken Tuğberk benim gözlerimin içine baktı. Yine benim kadar üzgün bakan bakışlarıyla karşılaştım.

" Yok efendim siz devam edin. Ben hakemlik yaparım buradan."

Tuğberk sanki beni üzmek istemiyordu. Deminki tepkimden sonra oynamaya yanaşmıyordu.

" Olur mu oğlum ikili takım yapacağız. Ben Harun'umla olacağım. Sende İzel kızımla olacaksın. Ama nişanlıla yardımcı ol. Çünkü oğlum öyle ... Neyse."

Bedirhan amca bir anda bana bakınca susmuştu. İkmizde üzgünken neden bunu yapmak zorundaydık. Bedirhan amca benim duygularımı fark etmiş olmalıydı. Bunu görmüş olmalıydı ama hiç bozuntuya vermiyordu.

" Efendim ben hiç oynamadım. Bilmiyorum."

Tuğberk'in oyuna bakarkenki hali hem üzüntülü hem de biraz heyecanlıydı. Oynamak istiyordu ama aynı zamanda benim yüzümden çekiniyordu. Belki hayatında hiç oynamamıştı. Onunla oynayan biri olmamıştı. Tuğberk'i anlamaya çalışırken gözyaşlarımı hızla sildim. Bedirhan amcayı mutlu edecektim. Ben neden Bedirhan amca gibi düşünemiyordum. Mutlu olmak için oynamak istiyordu ama ben üzülmemek için oynamak istemiyordum. Bakış açılarımız çok farklıydı. Onun gibi iyimser olmayı denemeliydim belki.

" Tuğberk beni yalnız bırakma gel."

Tuğberk emin olamıyordu. Elimle gelmesi için işaret yaptım. Babam bir anda " Gel oğlum naz yapma şimdi sinirlendireceksin beni."
dediğinde Tuğberk babamın kızgın ses tonuyla harekete geçmişti. Tuğberk diğer köşeye geçtiğinde ilk Bedirhan amca başladı. Ardından babam oynadıktan sonra Tuğberk'in pür dikkat onları izlediğini gördüm. Olayın ne olduğunu çözmeye çalışan ciddi bakışları vardı. Beni şaşırtmıştı. Cidden nasıl oynanacağını bilmiyor muydu? Sıra ona geldiğinde uzun bir süre taşlara baktı. Sonra bana kısa bir bakış attı.

" Oğlum bugün çekecek misin? Çok karmaşık bir şey değil."

Tuğberk elini taşlara uzatırken elinin titrediğini gördüm. Bir eli yavaşça kalbine giderken birden diğer eli bütün taşlara çarpmış Tuğberk hemen geri çekilip defalarca özür dilemişti. Bedirhan amca ve babam birbirlerine şaşkın şaşkın bakarken ikisi birden gülmeye başladı.

" Sen buna akıllı falan demiştin Harun."

Tuğberk hemen taşları yeniden düzeltirken Kaş'larının çarıksızını gördüm. Yüz kasları gerilmiş çok gergin görünüyordu.

" Oğlum sakin ol. Özür dilemene gerek yok . Bir sıfır öndeyiz. Bedirhan iyi yönden bak. İlk el bizde."

Bedirhan amcayla babam kıkırdarken birden Tuğberk'e bağırdım.

" Düzgün oynasana. Her şeyde mükemmelsin bunu da mükemmel yap."

Neden ona kızdığımı bilmiyordum. Birden sinirlenmiştim. Tuğberk ters ters bana baktı. " Çok biliyorsan kendin oyna." diye ağzının içinden bir şeyler gevelerken babam duymasın diye direnmişti. Taşlar eski haline geldiğinde sıra bendeydi. İlk baş kolay olmuştu. Oyun dönerken Tuğberk başarılı bir şekilde ilk taşını çekmiş ve üste koymuştu. Oyunu kavrıyor gibi bir hali vardı. Oynadıkça daha çok odaklanıyordu. Ona seslendiğimde beni duymamıştı. Heyecanlı görünüyordu. Gözleri Bedirhan amcayı takip ederken Bedirhan amca az kalsın deviriyordu ama son anda iskelet yerinde kalmıştı. Sıra Tuğberk'e geldiğinde önce bana baktı sonra iskelete.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin