>> Bölüm 3(Gazete)<<

245K 10.2K 885
                                    

BEN SİZİ BEKLETMEDEN UZUN YAZMAYA ÇALIŞTIM. HADİ BAKALIM HAYIRLI UĞURLU OLSUN. GİZEMLİKİMLİK OKUYUCULARIMA KEYİFLİ OKUMALAR DİLİYORUM <33

Altuğ başını onaylar bir şekilde sallarken makinesini koltuğun üzerine bırakıp " Seni geçireyim." Dedi. Onunla birlikte odadan çıktığımızda aşağı inerken ikimizde sessizce önümüze bakıyorduk.

"Fotoğraflarımı silersen sevinirim." Sessizliği bozduğumda en aşağı kata inmiştik. Hizmetçilerin bazıları önümüzden geçerken merakla bize bakıyorlardı. Meraklı bakışları umursamadan yolumuza devam ettik.

Evden çıkıp bahçeye indiğimizde söylediğime cevap bekler gibi ona baktım.

"Bunun garantisini veremem." Altuğ gülümserken çıkış kapısından da geçtiğimizde şoför az ilerde kaldırımın yanında birileriyle konuşuyordu. Altuğ ona işaret verdiğinde adam hemen yanımıza gelmiş evin önünde hazır bekleyen arabanın kapısını açmıştı.

"Onu istediği adrese bırakırsın." Ellerini ceplerine sokmuş yine bu adamın karşısında hoşnut olmayan bir tavır takınmıştı. Ben arabaya binerken ona teşekkür edercesine baktım. Kapı kapandığında Altuğ aptal sırıtışıyla elini başına tutarak asker selamı verip eve geri dönmüştü. Şoföre adresi söylediğimde ilk işim bugün Semra'ya uğrayamayacağımı söylemek olacaktı. Oraya gidersem saat çok geç olacaktı. Buluşmamızı ekmem gerekiyordu.Telefonumu çıkarıp hemen Semra'yı aramış haber vermiştim ama üstüne yemediğim azar da kalmamıştı.

^^^^^^^&^^^^^^

"Evet gençler! Gazetemiz aktif bir şekilde çalışmakta. Emekleriniz için çok teşekkür ederim. İzel maç yazısını bu akşam yetiştirmeye çalış ve bana at. Şimdi dağılabilirsiniz." Herkes sandalyeden kalkarken önümdeki belgeleri toparlarken başımı sağa sola çevirip esnedim. Bu işi seviyordum ama beni gerçekten yoruyordu. Birkaç kere bırakmayı düşünmüştüm ama sonra vazgeçmiştim.Herkes odadan çıktıktan sonra bende ayağa kalkıp belgelerimi çantamın içine yerleştirdim. Altuğ'a haber vermem gerekiyordu. Akşama yazıyı göndermek zorundaydım. Bu yaptığımız şeyin sonucunun da kötü bitmesinden korkuyordum.Odadan çıktığımda sınıfa doğru ilerlerken Barkın önümü kesip " Toplantınız nasıldı?" dedi meraklı bir şekilde. Dudakları yeterince inceydi ve konuşma tarzıyla birleşince çekilmez bir çocuk oluyordu.

"Akşama yazıyı atacağım. Beni rahatsız etmene gerek yok." Ondan kurtulmak için konuşmamı kısa kesmiştim. Semra sınıftan çıkmış gözleri koridorda gezinirken beni görünce yanıma yürümeye başladı. Barkın'ı umursamadan Semra'ya el salladım.

"Yüzünü gören cennetlik be kızım. Nerelerdesin?" Semra ile konuşmaya çalıştığımda beni umursamaz bir tavrı vardı. Ellerini saçlarına sokup geriye doğru atarken sinirli gözüküyordu. Gözleri sanki arkamda birisini görmüş gibi o tarafa kayınca "Aa Barkın. Seninle konuşmam gereken bir şey vardı." Dedikten sonra şaşkınlıkta Semra'ya baktım. Barkın Semra'yı süzerken " Sen iste yeter baş belam." Dediğinde küçük bir şok daha yaşadım.

Ne zamandan beri Semra Barkın'ın başbelası oluyordu? Ben bir şeyleri kesin atlamış olmalıydım. Onlar benim yanımdan uzaklaşırken sınıfa giren Altuğ'uyu gördüm. Semra'nın arkasından bakarken garip bir şekilde gülümsüyordu. O içeri girerken onun arkasından koştum. Malesef onu yalnız yakalamak için yeterince hızlı olamamıştım. Üçlü, Altuğ ile uğraşırken o yine etrafa iğrenç espriler yağdırmaya başlamıştı bile.

"Altuğ'u biri sustursun lütfen. Bu çocuğa katlanamıyorum." Bir Ezgi sınıftan hızla çıkıp gittiğinde erkekler onun arkasından kahkahalarla gülmeye başladı. " Oğlum kız arkadaşlarımdan ayrılırken seni yanımda götüreceğim. Kız kaçıran gibisin." Faruk şakayla karışık Altuğ'uyla dalga geçerken Barış onu başını sallayarak onayladı.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin