45. Bölüm: "Unut"

173 24 5
                                    

Multimedya Maya. Bölüm şarkısı: Pera ve Tolgar Işıklı - Unut
James Arthur - Impossible
maNga - Hepsi Bir Nefes

Maya'dan

Mezarlığın ağır, büyük kapısını açtım. Boş zamanlarımda en çok geldiğim yer haline gelen bu mezarlık, her zaman olduğu gibi yine bana kucak açtı.

Yavaş adımlarla yürüdüm. Mezarının yanına gelince durdum ve diz çöktüm.

"Ben geldim, Alp. Yokluğuna dayanamadım yine. Zor geldi nefes almak."

Acıyı hissetmek istedim hep. Sanki üzülmezsem onu unuturmuşum gibi geldi. Fotoğraflara baktım, mezarlığa geldim, anılarımızı canlandırdım gözümde. İhanet etmek istemedim, ona.

"Alp... Seni çok özledim. Eksikliğin, şu boş hayatımda kendini öyle belli ediyor ki çıldıracak gibi oluyorum. Diyorum... Ölmedi o. Sanki bir yere gitmişsin de çok yakın bir zamanda gelecekmişsin gibi. Sanki... Sanki ansızın kapımı çalacakmışsın gibi. Özledim, arayayım diyorum." gözyaşlarım, toprağın üzerine düştü. "Sesini duyayım en azından. Sonra seni, toprağın altına koyduğum geliyor aklıma. Kahroluyorum... Bir yumru oluşuyor boğazımda. Nefes alamıyorum. Anılarına tutunuyorum, sımsıkı. Biri çekip alacakmış gibi sarılıyorum. Ama biliyor musun? Gün geçtikçe unutuyorum. Tam olarak hatırlayamıyorum seni. Sanırım böyle sabredebiliyorum yokluğuna. Yine de kızıyorum kendime. Kendimi öldürecekmiş gibi oluyorum. Alp.. Sanırım deliriyorum. Kalbimin bir köşesi hep boş. Senin yerin orası. Kim doldurabilir ki? Kimse senin yerine geçemez, Alp. Eminim burada olsan bana kızardın. Ah, saçmaladım yine. Burada olsaydın böyle hissetmeme gerek kalmazdı. Bu kadar boş olmazdım."

Sanki tenini okşuyormuşçasına okşadım toprağı. "Neşem senmişsin de fark edememişim, Alp. Kader buna izin vermemiş. Ama mutlusun. Bensiz olsan da mutlusun. Biliyorum, Alp."

Her zaman olduğu gibi neler yaptığımı, neler olduğunu anlatmaya başladım. "Balum, Ege ve Banu'yu öğrendi. Yıkıldı resmen. Çok kötü bir duygudur değil mi? Ben o kadar önemsemiyorum, onları. Hayır, yanlış anlama hemen. Önemsiz oldukları için değil. Tekrar barışacaklarından adım kadar emin olduğum için umursamıyorum. Boşu boşuna acı çektiriyorlar birbirlerine. Ölümlü dünya... Birbirlerini bir daha göremeyecek olma ihtimalleri olduğunu bilseler bir daha bırakmazsızın sarılırlar birbirlerine. Keşke onların yerinde biz olabilseydik. Sevgimize sahip çıkabilseydik."

Sesimin titremesine sinirlendiğimden dolayı boğazımı temizledim. Ama yaşadıklarımın zorluğuyla tekrardan titrek bir ses çıktı. "Sence Balum gerçekleri bilse beni sevmeye devam eder mi? Biliyorsun zaten bana sinir oluyordu birkaç ay öncesine kadar. Daha yeni yeni alışmaya başlamışken... Söylemeli miyim sence? Ama korkuyorum, Alp. Onu tekrardan kaybetmekten korkuyorum. Benim, ona ihtiyacım var. Beni en iyi sen anlarsın, Alp. Söyle bana ne yapmalıyım? Anlatsam nasıl karşılar? Ne yapar? Nefret mi eder benden? Yoksa bağrına mı basar yine? İkinci seçenek bana pek olacakmış gibi gelmiyor ama... Belki çok kızmaz. Ne dersin? Bir de onun sorunları var tabii. Daha yaşadıklarının yükünden kurtulamamışken benim de bir yük eklemem çok mu acımasız olur?" sonunda aklımı kurcalayan soruları biriyle konuşabilmek çok iyi hissettirmişti. "Eğer anlatırsam da... Bir ihtimal, birbirimize destek olabiliriz. Acılarımızı paylaşırız belki. Çok mu saçma bu söylediklerim, istediklerim?"

Kimsesizdim. Bundan hiçbir zaman şikayetçi olmamıştım. Bir tek Alp'im vardı. O da ellerimden kayıp gitmişti. Şimdi tamamen yapayalnızdım. Bu yüzden Balum'a ihtiyacım vardı. Tıpkı onun bana ihtiyacı olduğu gibi. Acı gerçekleri öğrendiğinde asi bir tavır takınacaktı. Onu suçlayamazdım. Kim olsa bunları öğrenince sinirlenirdi. Güvendiği birinin yalan söylemesi herkese koyardı. Bir de Balum'un yaşadıkları göz önünde bulundurulursa vereceği tepkiler gayet normaldi. Ayrıca tam olarak yalan söylemiş de sayılmazdım.

Artık Çok GeçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin