33. Bölüm: "Kötülere Bir Şey Olmaz"

275 42 6
                                    

Multimedya Balum. İlk bölüm güncellendi. Buradaki konuşma onunla da biraz ilgili. Oraya da bir bakabilirsiniz merak ederseniz falan. Bölüm şarkısı: Cem Adrian - Herkes Gider Mi

İyi okumalar!

Gözlerimi araladım. Bu sefer kocaman odada yalnız değildim. Ege de yanımdaydı. Bu harika bir histi. Başımı yan çevirip güzel yüzüne baktım. Saçlarını okşadım biraz. Uyurken çok tatlıydı. Ama uyanması gerekiyordu.

"Ege, birtanem... Uyan hadi."

Mırıldanıp arkasını döndü. Şebek ya! Arkasından sarıldım. "Fındığım? Hadi uyan artık." tekrardan mırıldandı ve omzunu silkti. Yanağına bir öpücük kondurdum. "Ege?" dedim en tatlı sesimle. "Uyan." yine mızmızlandı. Kendimi geri çekip yastığı yüzüne vurdum. "Uyansana be!" diye bağırdım.

Birden kahkaha atmaya başladı. Pislik! Beni kandırmıştı. Kaşlarımı çattım. Kendimi tekrardan yatağa attım. Üzerime çıkıp gıdıklamaya başladı. İlk önce gülmemek için kendimi sıktım ama sonra kahkahayı bastım.

Nefessizlikten ölme derecesine gelince rahat bıraktı. Derin derin nefesler aldım. Boynuma tatlı bir öpücük kondurup kokumu içine çekti.

O da kendini hemen yanıma, yatağa bıraktı. Kolunu altımdan geçirip omzuma koydu. Kendine çekti bedenimi. Çok huzurluydum. Burada can verebilirdim.

"Ege... Biliyor musun? Kollarının arasında ölebilirim."

Bedenime sardığı kolu kasıldı. Dişlerinin arasından, tıslarcasına "O nasıl söz öyle?! Doğru düzgün konuş! Bundan sonra 'ölüm' lafını ağzına alma!" dedi.

Tepkisi karşısında afalladım. Aşırı tepki vermişti. Ama beni sevdiğini biliyordum. Zaten bundan dolayı bu kadar büyük bir tepki vermişti. Ölmemi istemiyordu. Yakıştıramıyordu bana ölümü.

"Elbet herkes ölecek. Kimse dünyaya kazık çakmadı ki."

"Olsun. Sen yine de söyleme öyle. Ölmeni istemiyorum." derin bir nefes aldı. "Az önce öldüğünü düşündüm. Boğazıma bir yumru oturdu Balum. Nefes alamadım. Yokluğun -hayalde bile olsa- çok koydu. Beni bırakma meleğim. Ben sensiz ne yaparım?"

Başımı boynuna gömdüm. Sımsıkı sardı beni kollarıyla. Aslında sadece kollarıyla değil şefkatiyle, sevgisiyle de sarmıştı.

"Seni seviyorum birtanem."

"Ben de seni seviyorum." tekrardan derin bir nefes aldı. "Peki sen biliyor musun? Balum... Seni hep bir karahindiba olarak düşünmüştüm."

"Ne alakası var Ege?" dedim ters bir sesle.

"Şimdi yanımdasın belki... Ama üflesem çekip gidecek gibisin. Aynı karahindiba gibi. O da hep yanındadır. Ama üflersen ellerinden uçup gider. Birbirinize çok benziyorsunuz. İkiniz de çok kırılgansınız. Her ne kadar inkar etmeye çalışsanız da. Hani bana karahindibayı gösterip dilekleri gerçekleştirecebileceğine inandığını söylemiştin ya... Hani dileğini tutup üflersen her bir zerreciği dileğini taşır demiştin. Ben dileğimi diliyorum. Ama üflemeye korkuyorum. Kaybetmekten korkuyorum. Üflersem uçar gidersin diye."

"Ege... Seni seviyorum. Biliyorum bunu daha önce de söyledim. Ama sevdiğimi gerçekten hissediyorum. Bu... Benim için çok değerli."

"Biliyorum. Benim için de çok değerli."

İkimiz de hüzünlendik bir anda. Tatlı bir hüzündü bu. Bir süre öylece durup nefeslerini dinledim. Ne kadar da yatıştırıcı bir sesti bu.

"Kızacaksın ama sen uyandığından beri uyanığım."

"Nasıl ya?"

"Sen uyanıkken ben nasıl uyurum? Senin her aldığın nefese şahit olmak istiyorum, kadın."

Artık Çok GeçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin