Demir düşüncelerde kendini kaybederken, Melek koyu kahve gözlerini araladı. İçinde büyük rahatlama hissederken, koltukta doğrulup etrafa bakındı. Gözleri Demir'i arıyordu ama bulamıyordu. Merakla "Demir?'' diye seslendi ama evden çıt çıkmıyordu. Çaresiz ayaklanıp, evi dolaştı ama Demir yoktu. Melek, çekinerek Demir'in odasına girdi. İçeride olmadığını anladığında, yine de adımları odanın içerisineydi. Neden bunu yaptığını hiç bilmeden yaklaştı komidine, üzerinde ki sarı dosyayı eline alıp içindekileri yatağa döktü. Gördüğü şeyin şokuyla öylece donup kaldı.

****

Demir eve geldiğinde, merakla etrafa bakındı. Sessizlik canını sıkarken, salona ilerledi. Ama Melek'ten geriye boş koltuk vardı. Demir endişe ile odalara bakındı ve kendi odasında Melek'i yere çökmüş halde buldu. Genç kadın, hiç durmadan ağlıyordu. Elindeki fotoğraflara bakarken nemli gözlerini Demir'e çevirdi.

Bazen, istediklerimiz olmazdı. Ne yaparsak yapalım, neyin hayalini kurarsak kuralım olmazdı. Herkesin bir hayali vardır. Kimi okumak için çabalardı, kimisi sadece mutlu olmak isterdi, kimisi de ne istediğini bilmez onu arardı. Melek sadece mutlu olmak isteyenlerdendi. Ama bu hayatı süresince mümkün olmadı. Şimdi de elinde hüsrana uğradığı hayallerinden birinin fotoğrafını tutuyordu.

"Oğlum... oğ...lum.''

Demir ne yapacağını şaşırmış bir halde genç kadının yanına adımları. Melek'in tam önünde yere çöküp, fotoğraflardan birini eline aldı. Umut'un gülümseyen yüzüne bakıp, üzgün gözlerini, koyu kahveler çevirdi.

"Demir, oğlum burada kaç yaşında?''

Demir üzgün gözlerle elindeki fotoğrafa bakıp "Üç yaşında... Yetimhanenin bahçesinde, oyun oynamaya çalışıyor. Murat, o gülümserken çekmişti.''

"Neden fotoğrafını çektin ki?''

Demir üzgün bir halde "Sen oğlundan uzaktın. Ben sana oğlunun her halini göstermek istedim.''

"Peki, neden?''

"Çünkü senden intikam almaya çalışıyordum. Oğlunun her anını resmedip, ondan uzakta neler kaybettiğini göstermek istedim.''

Melek hıçkırmaya başladı yeniden. Demir elini saçlarına uzatıp, sevgiyle okşadı.

"Çok üzgünüm Melek. Çok pişmanım.''

Melek, gözyaşını elinin tersiyle silip, gözlerini oğlunun fotoğrafından alıp "Demir, ben oğlumu çok özledim.'' Dedi. Demir, çaresizce yanına yaklaşıp, genç kadının başını göğsüne yasladı. Koyu kahve saçlarını okşarken "Ben üzgünüm Melek. Keşke her şeyi geri alabilseydim. Oğlunla daha fazla zaman geçirmeni sağlayabilseydim. 'dedi. Melek yutkundu.

"Oğlum, kaç yaşında öldü?''

"Bilmiyorum. En son üç yaşındayken fotoğrafını çektirdim. Daha sonra da bu işi bıraktım. Çünkü ne zaman senin oğlunun fotoğraflarına baksam, kendi kaybettiğim bebeğim aklıma geliyordu. Kaçtım ben Melek. Duygularımdan kaçtım.''

Melek, çaresizce ağlamaya devam etti.

"Keşke bende...''

"Şittt... Sakın öyle bir şey söyleme. Ben seni kaybedemem. Buna dayanamam...''

Melek şaşkınlıkla başını kaldırıp, Demir'in nemli gözlerine baktı.

"Sen ağlıyor musun?''

Demir gözlerini başka yöne çevirip "Yok öyle bir şey... Hadi kalk bir şey yiyelim.''

"Benim canım bir şey istemiyor. Oğlumun resmine bakmak istiyorum. Biliyor musun? Şimdi yaşasaydı altı yaşında olacaktı.''

SIR (ACI AŞK...)Where stories live. Discover now