5- Maybe we can find new ways to fall apart.

901 45 57
                                    

Arkadaşlar merhaba!

Biliyorum, yine uzun ve sessiz bir bekleyiş oldu ama sonunda geldim ve size bir bölüm getirdim. Yalnız bölümün biraz uzun sürmesinin bu sefer başka bir nedeni olduğundan da bahsetmek istiyorum. Yoğunluğun yanı sıra, bana ilham veren ve daha büyük istekle yazmamı sağlayan şeyin yorumlarınız olduğunu her fırsatta söylediğimi biliyorsunuz. Fakat son bölümlerde yorumların düşüşü, değer verdiğim fikirlerinizi görememek beni yavaşlattı, bunun üzerine yorumlarınıza da cevap veremedim ama yine de size bir bölüm getirmek istedim. Umuyorum ki bu bölümde fikirlerinizi benimle paylaşırsınız ve benim için ne kadar değerli olduklarını unutmazsınız. :)

Herkese iyi okumalar :D

9 Temmuz 2013

Londra

Louis, ayaklarını önündeki masaya uzatmış bir şekilde yayıldığı koltukta, tüm dikkatini laptopının ekranına vermişti. Az önce fotoğraf çekiminden çıkmış ve biraz dinlenmek isteyen genç adama engel olan tek şey ise, hemen yanında oturan ve sallayıp durduğu bacağıyla koltuğu da sallayan Niall idi.

Louis, sinir olmuş bir şekilde nefesini verirken en ters bakışlarından birini takınarak başını kaldırdı.

"Sinirlerimi bozuyorsun."

Bir eliyle dizini kavramış olan Niall ise, ona doğru dönerken Louis'nin sinirlerinin bozulmasını pek umursuyormuş gibi görünmüyordu.

"Sana bir şey söyleyeceğim." dedi hızlı bir konuşmayla. Bakışlarını tekrar okuduğu şeye çevirmiş ve aklı hiçbir şekilde Niall'da olmayan Louis ise, dalgın bir şekilde cevaplamıştı.

"Söyle."

"Ama dinlemen gerekiyor."

"Dinliyorum zaten."

"Louis?"

Genç adam, derin bir şekilde içini çekerken bilgisayarının kapağını sertçe kapattı. Ayaklarını indirip, laptopı masanın üzerine bırakırken Niall'a doğru dönmeyi de ihmal etmemişti.

"Mutlu musun şimdi?"

"Çok." dedi Niall buna dair herhangi bir tepki göstermezken. Hemen ardından ise duraksamadan devam etmişti; "Zayn konusunu konuşacağım seninle."

"Zayn konusu nedir Niall? Bildiğin gibi "Zayn konusu" çok kapsamlı bir başlık."

Genç adam, içini çekerken hafifçe ısırmaya başladığı tırnaklarını dudaklarından çekti.

"Eva ile ilgili olanı diyorum."

Louis, oturduğu yerde omuzlarını dikleştirdi. Yüzündeki umursamaz ifade bir anda kaybolurken, dikkatli bir şekilde Niall'ın yüzünü incelemeye başlamıştı.

"Ne Eva'sı? Neden bahsediyorsun?"

"Louis. Yapma." dedi Niall yorulmuş bir ses tonuyla. "Zayn'le konuştuk işte."

"Ne konuştunuz Zayn'le?" diye sordu Louis daha Niall'ın cümlesini bitirmesini bile beklemeden. Niall ise, Louis'nin bu bilmemezlikten gelmelerinden son derece sıkılarak, Louis'ye bakmayı kesip arkasına doğru yaslandı.

"Eva'ya aşık olmasını diyorum işte."

"Sen bizim başımıza bela mı açmaya çalışıyorsun??" dedi Louis kısık fakat oldukça hararetli bir ses tonuyla. "Kıs sesini."

"Yani doğru ve biliyorsun ama sekiz saattir köşe kapmaca oynuyoruz."

"Hassas konular bunlar," dedi Louis arkasına doğru yaslanırken. Sesinde, bu konunun ayrıntılarını çoktan biliyor olmanın kasıntısı vardı. "Hem sen nereden öğrendin?"

When the Sky Is GreyWhere stories live. Discover now