Hafifçe gülümsedim ve kollarımı doladığım belinden çektim. Kayadan kalktım. Tam arka kapıya gelmişken Masky'nin konuşması beni durdurdu. " Dokunduğun yerler soğuyor Nightmare. Söz ver. Kabuslarıma girecek misin?" Duyduğum sözler beni şok etmişti. Beni gerçekten seviyordu ama ben onun kalbini kırmıştım.
Şimdi benim de canım acıyordu. Sevdiğim bir insanın acı çekmesi...benim için zor bir durum. Arkamı döndüm ve ona baktım. Profili görünüyordu ve gözlerine gölge inmişti. Kalbimden bir parça kopup yere düştü. İşte bir parçam gitmişti. Bana zor yeten bu kalp artık yarımdı ve kanıyordu. Kaşlarımı çatarak gözlerimi kapattım ve kanatlarımı açtım, gerip kendimi havaya fırlattım.
Gecenin verdiği güzellikle bulutların arasından geçiyordum. Başkalarının kalbini kırmak ya da onları parçalara ayıran kadar reddetmek bana dokunmazdı. Çok şey oldu ve ya olmadı. Hikayemin nasıl biteceğini ben bile bilmiyorum...
20 dakika sonra...
Yanımda başka bir karartı sezdim. Luna! Onu görmek bana çok iyi gelmişti. Eşi benzeri olmayan kanatlı kurdum. Gülümsememe engel olamadım. O da gözlerini sevinçle kapattı. Ay'a doğru süzülürken bulutlar terimi okuyordu. Ama bu olanları unutmama yetmemişti. " Olanlar gördüm... Senin için zor bir seçim Ha?" Gözlerim şaşkınlıkla Luna'ya döndü. " Sen-" " Evet, şaşırdın biliyorum. Ama sıradan bir kurt olmadığımı başından beri biliyordun zaten."
" Evet biliyordum. Peki Luna...şimdi ben ne yapacağım? " üzgün bir şekilde kulaklarını arkaya kıvırdı. O da bilmiyordu. Kararlar seçenekler, seçimler, duygular hepsi başımın belası. " Bu kadar yeter Luna. Dayanamıyorum. Ailemi öldürmeye çalışmam, Jeff in bana yakın olması, Masky'nin duyguları...bunlarla başa çıkarmam."
"Ama gidemezsin! Grey seni her şekilde bulur!"
" Onunla konuşacağım. Zorundayım. "
" Hayır değilsin! Kendini küçük bir kız gibi görmekten vazgeç Nightmare !"
Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Çok geçmeden kapattım. Kendimi sağa doğru yatırdım ve bir U dönüşü yaptıktan sonra eve geri dönmeye başladım. " Sorun ne? " " Üzgünüm ama yapamam -" " Sana kesmeni söyledim! Senin yerin cp evi! Ve ailen orada!" Kaşlarım fazlaca çatıldı. " Sabah bu konuşmayı sürdüreceğim Luna. Şimdi iznin olursa... " Başını hafifçe salladı ve tek bir kanat çırpışta bulutlara karıştı. Evi gördüm. Camım Açıktı. Hiç bir yere bakmadan daldım. Dizlerimin üzerinden kalktım ve yüz üstü yatağa atladım. Yorulmuştum. Kim bana yarım saat uç demişti ki? Gözlerim yavaşça kapandı ve derin bir uykuya daldım.
Gözlerim yavaşça aralandı. Açık kalan camdan rüzgar esiyordu. Ama bir terslik vardı. Duman. Gözlerimi aniden açtım ve Yataktan zıpladım. Yanıyordu! Odam cayır cayır yanıyordu. Neden? Nasıl? Yataktan zıpladım. Kapıya yönelmiştim ki Kapının önünün yandığını gördüm.
Sonra ayağım bir şeye takılı ve sırtüstü ateşlerin arasına düştüm. Ama sadece sıcak. Zara vermiyor. Hiç bir şeye. Odadaki eşyalar yanmıyordu. Etrafımdaki ateşler derim sürtünüyor saçlarıma işliyordu. Ayağa kalktım. Zalgo aklıma geldi. Gerçekten kontrol edebilir miyim? 'Ateşin saf gücünü' "Dur." aniden ateş zemin yüzeyinden ve arda kalan ateş etrafımda döndü ve yok oldu
Evet emir verebiliyordum. Bu harika bir şeydi.
Odadan çıktım ve banyoya yürüdüm. Jeff'in odasının önünden geçerken sesler duydum. O piçin ne yaptığına önem vermiyordum ama içimdeki merak - veya her neyse - beni odanın kapısına yönlendirdi. Kulağımı kapıya dayadım ve dinlemeye başladım. Gözlerim inceldi. Kız sesi. İnleme. Elimi yumruk yaptım. Avucumdan akan kanları fark edince sıkmayın bıraktım ama bu sefer de vicudum kasıldı, Kanatlarım titredi.
" Kes şunu! Seni istemiyorum!" Sesi duyunca kasılmalarım kesildi. " Hmm? Ben öyle düşünmüyorum Jeffrey~" Sesi tanıyordum. Nina. " Sana söyledim. Seninle ilgilenmiyorum! " " O sürtük Nightmare'den daha iyi iş göreceğimden emin olabilirsin Jeffrey. " Ben...sürtük...hak etmediğim bir hakarete boyun bükmeyeceğim!
Odaya daldım. Nina Jeff'in üzerindeydi. Gözlerim daha fazla inceldi ve içimde coşan ateşi hissettim. " N-Night?" Jeff'in sesi titrememi durdurmuştu. Onu istemiyordu. Nina bana baktı. " AW Jess. Eğlencemizi izlemek için mi geldin? " Eğlence. Onların eğlencesi. Jeff bana hiç te eğleniyormuş gibi gözükmüyordu. Onlara doğru yürümeye başladım. Yüzüme olabildiğince korkunç bir ifade yerleştirdim. Tıslarcasına bağırdım. "Jess değil NİGHTMARE! " Saçından yakaladım ve sürükleyerek odadan dışarı çıkardım. Çığlıkları evi ayağa kaldırdı. Merdivenlerden aşağı attım ve yuvarlanmasını izledim. Başını tutarak ayağa kalkmaya çalıştı. Ama yanına sıçrayıp saçlarını tekrar kavrayıp yere geri çarptım.
" Night! " Ne kardeşlerim ne de Grey beni durdurabilir artık. " Bırak beni sürtük!" Salonun ortasından sürükledim ve arka bahçenin ortasına fırlattım. " Senin sorunun ne?!" " Sensin."
" Konuşurken duydum ve bir yanlışa değinmek istedim. Sürtük senin gibi erkeklere kendini elletmeyi seven faişelere denir!" Karşımda bir karış etek ve südyenle duruyordu. Eğer yetişmeseydim belki de- düşüncelerimi böldüm. Böyle bir seyin olmasına izin veremezdim.
" Jeff neden umurunda ki? Nasıl olsa senden nefret ediyor. O seninle sadece oynuyor! Umurunda bile değilsin!-" "Peki bunları sana ağzıyla söyledi mi?! Benden nefret ettiğini, benimle ilgilenmediğini ve sadece benimle oyuncak gibi oynadığını söyledi mi?! Evet Jeff benim Duygularımla oynadı ve kafamı karıştırdı! Ama hala ayaktayım ve duygularından eminim! Senin gibi bir faişe olarak etrafta dolaşmaktan kendimi kurtardım! Yoksa şu anda senin yerinde ben olabilirdim!"
"Yoksa sen ona karşı bir şeyler mi hissediyorsun?" Gözlerimi sıkı bir şekilde kapattım. "Aşk veya sevgi nedir bilmiyorum. Duygularımın beni yönetmesi cok acınası bir durum. Ama eğer o duygu fazla sahiplenme ve koruma hissi ise..." Ona ciddi bir ifadeyle baktım.
"Evet ben Jeff'e aşığım"
"Jessica...sen?" Arkamı döndüm. Jeff bana şok olmuş bir şekilde bakıyordu. " Dediklerinde ciddi misin? Yani sen gerçekten..." "Aşk nedir bilmiyorum Jeffrey. Ama sanırım evet...Seni seviyorum." İtiraf etmiştim. Bu eve geldiğimde onu öldürmeye yemin etmiştim. Ama şimdi ona aşkımı(!) ilan ediyordum. Bana doğru yürümeye başladı.
Burun buruna gelmemizi sağladı. İçimde kelebekler uçuşmaya başlamıştı. Beni Nightmare halimden kurtaran hisse benziyordu. Yaklaştı...yaklaştı. Dudaklarını benimkine sürttü. Sonra sıcak nefesini vererek fısıldadı. "Seni seviyorum."
Birden bir şey onu savurdu ve benden uzaklaştırdı. Masky!? "Belliydi zaten! Başından beri o piçe ilgi duyduğunu biliyordum!" Ona şaşkınlıkla baktım. Hayır Grey buradayken olmaz! Olamaz! "Bana onu sevmediğni söylemiştin!" "Bak duygularımdan değildimç O gece sen öyle konuşunca-" Siktir! "O gece?" Grey'e baktım
Dün geceyi hatırkatmam kötü olmuştu. "Hangi gece...Nightmare?" Yutkundum. Şimdi bitmiştim. Ben değil Masky bitmişti. Grey'in kardeşler arasında ilişkiyi destekleyeceğini hiç sanmıyordum. "Ben dün gece...Masky ile konuştum ve...o...bana-" "Onu sevdiğimi söyledim." Aniden kalakaldım. Alıştırarak söylemeyi planlıyordum. Dik kafalı! "Sen ne yaptın?" Grey gözleri sonuna kadar açık ona bakıyordu. "Üzgünüm ama denedim. Ona kız kardeşim gibi bakmayı denedim. Ama yapamıyorum! Nightmare'i ben istiyorum!" Gözlerim inceldi. Beni istiyor...du?
Bitti be! Geç geldi üzgünüm! Beğendiyseniz vote plz! Karekteri kullanacağım!
YOU ARE READING
PROXY OLMAK
FanfictionJessica sıradan bir kızdı. Pek insanları sevmezdi ama onlara katlanırdı. Bir okul günü her şey değişti. Jessica artık eskisi gibi olamayacağını anlamıştı. Annesini ona bıraktı görev onu şok etse de çoktan her şey başlamıştı...
SAKİN OL NİGHT!
Start from the beginning
