>>Bölüm 27( İZİN VERMEK)<<

Depuis le début
                                    

Yasmin en sonunda ruloyu açabildiğinde şaşkınlığımı gizleyemeden çizilmiş olan resmime gözlerimi diktim. Bu anı nereden hatırlıyordum?Çok tanıdıktı.

Altuğ Lise 3

" Ne yapıyorsun yine?"

Gökalp yanıma yaklaşmış onun ter kokusunu buram buram hissederken onu elimle geriye doğru ittirdim.

" Maça mı hazırlanacaksın ne yapacaksın bilmiyorum ama yanıma gelmeden önce git bir duş al."

Bu kadar futbol oynayıp terli terli yanıma gelmesi beni deli ediyordu.

" Kızı ne kesmişsin abicim! Onu izlerken gözünü bile kırpmadın herhalde. Her anını film karesi gibi çizmişsin helal olsun! Sana aşık olabilir miyim?"

Yanımdaki havluyu alıp hızla Gökalp'in suratına geçirirken o kahkahalarla hala bana gülüyordu. Hayata böyle basit bakması harikaydı. İzel sadece gazete için haber toplarken onun karşı banktaki oturuşunu izlemiştim. Sonra onun gülüşünü çekmek istemiştim ama elimde bunu yapabilecek bir alet olmadığını fark ettim. Olsa bile hayallerimdeki gibi güzel olmayacaktı. Kafamdaki o an çoktan aklıma kazınmıştı ve onu fotoğraf makinasiyla çekemezdim. Bir kağıda dökmem gerekiyordu. Belki daha fazlasını. Şimdilik küçük bir deftere çizdiğim bu gülüşün daha büyük bir resmini çizecektim.

" Buraya geliyor!"

Faruk arkamdan bağıra bağıra yanıma gelirken gözlerim hemen İzel'in tarafına çevrildi. Gerçekten de buraya doğru geliyordu. Elimdeki defteri hızla kapatıp arkama doğru koymaya çalışırken birden defterin elimden kaydığını hissettim. Faruk sırıtarak bana bakarken elinde benim defterimi sallamaya başladı.

" Geliyor. Bence İzel bunu görmeli."

O anda korkuyla ayağa fırladığımda İzel Faruk'un dediğini duymuştu çoktan.

" Neyi görmeliyim?"

İzel merakla kaşlarını kaldırdığında yanında duran Semra telefonunu karıştırıyordu. Faruk elindeki defteri İzel'e uzattığında ben kapamadan İzel çoktan ellerinin arasına almıştı. Faruk iyi bir dayağı hak ediyordu. Hızla İzel'e doğru yürüyüp elinden defterimi almaya çalıştığımda o merakla defteri açmaya çalışıyordu.

" Görmem gereken neymiş öğrenmeliyim."

Faruk'la Gökalp bizi izlerken fısıldaşıyorlardı. Birden İzel'e bağırdım.

" Ver şu defterimi! İnsanların özeline burnunu sokmayı çok mu seviyorsun! Okulun gazetesinde çalışıyorsun  diye her şeyi öğrenmek zorunda değilsin."

Evet. Çok harika bir konuşma stilim vardı. İzel'in yüz hatları öyle bir değişmişti ki kırıldığını ve kızgınlığı görebiliyordum. Sinirlenmiş gözleri hafifçe açılmış söylemek istediği sözleri aklında biriktiriyordu.Bana bir şey söylemek yerine beni şaşırtarak tam defterimi açacaktı ki ona bir adım daha yaklaştım. Az kalsın arkasındaki telleri çıkmış sivri demirlere çarpacakken onun kolundan tutup kendime çektim.

İzel bana doğru savrulduğunda elindeki defteri düşürmüş yüzüme bakarken kalbimdeki o acı his heyecana bürünmüştü ve onun gözlerinin içine bakarken kalbim yavaşça hızlanıyordu. Onun yüzü utancından kızarırken yanaklarındaki pembeliği izledim. Gözleri nereye bakacağını bilememişti ve yutkunduğunu duyabilmiştim.

" Dikkatli ol. Hımm bir de her şeye burnunu sokmazsan etrafındaki tehlikelerin farkına varırsın."

İzel kendini hızla geri çekerken " Senden büyük bir tehlike göremiyorum etrafımda. Boş boş laf savuracağına önce arkadaşlarına hakim ol. " dediğinde yüzümde bir gülümseme oluştu. O kızarken bile hoşuma gidiyordu. Yerden hızla defteri kaptığımda arkama bile bakmadan oradan ayrılmıştım.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant