Tam masadan atlıyordum ki beni durdurdu. "Bir sorun mu var?" Hayır anlamında başımı salladım. Elindeki keke baktım. Onu bana yediremezsiniz. Eğer karşısında normal bir çocuk olsaydı kandırabilirdi ama bütün olacakları bilen biri olunca işler değişir. Yemek istemediğimi söyleyince suratı asıldı. Sonra omuz silkti ve keki yanıma koydu. "Tuhaf davranıyorsun küçük. Sanki seni tehdit ediyormuşum gibi. " Keki kucağıma aldım. Ona güvenmek isterdim ama yapamam.

     Keki ortadan ikiye böldüm. Kakaoyla beraber yeşile dönük ama kakaoda zor fark edilen sıvıyı  gördüm. Zehir. Beyaz gözlerine Baktım."Evet...Beni tehdit eden tek şey şu anda sensin." Kaşları çatık ama sonuna kadar açık gözlerle bana bakıyordu. "Onları öldürmeyi neden bu kadar çok istiyorsun?" Tamamiyle kızgın bir bakış attı. "Nesin sen? Gelecekten gelen çocuk mu" Küçük kanatlarımı açtım. Onları görünce şaşırdı. "Aslında çocuk değilim...ama sen öyle görüyorsun." Kaşları daha çok çatıldı ve omuzlarımın altından tutup beni yine kaldırdı. "Ne-Ne yapıyorsun?" "Seninle burda konuşmayacağım velet." Tek kelime...SIÇTIM!!

       Ben bir sürü animatronic parçası olan bir yere getirdi. Beni ordaki metal masaya sert bir şekilde oturtunca canım yandı."Ngh!" Çocuk iç güdülerim bana ağlamamı söylüyordu. Ağlamak yok Night. Ağlamak yok. 

     "Anlat bakalım. Ne yapmayı planlıyorum sence?" Kaşlarımı çattım. 

    "Çocukları zehirle etkisiz hale getireceksin sonra seslerini çıkarmadan onları öldüreceksin ve kanıtları yok etmek için onları yapımı yeni başlamış Animatroniclerin içine tıkacaksın...yanlış mıyım?" 

    "Hayır...doğru ve bunları bildiğin için ilk önce seni öldürmem daha iyi olacaktır. Böylece de kanıtlar tamamen silinir." 

   "Boşuna zahmet etme. Ben geleceğe geri döneceğim ve kimseye bir şey söylemeyeceğim. Zaten sende o zamana kadar ölürsün. Emin ol. O kostüme girmek hiç de iyi bir fikir olmayacak." Dedikten sonra gözlerim karardı.

   Gözlerim yavaşça açıldı. Başımda BEN vardı.-(Y.N;Kanka başındaki ne?-BEN.)- Başımı ovalayarak kalktım. "Ne oldu?" BEN endişeli görünüyordu ve bu sesine de yansımıştı. "Bir şey seni oyundan çıkarmamı engelledi. Ekran bir anda kan kırmızısı olunca sana koşmanı söyledim. İçimden bir ses eğer orda kalsaydın öleceğini söylüyordu." "Peki nasıl çıktım.?" Gülümsedi. "Saat 6 olmuştu."

   Sırıttım. "Peki kaçarken nereye çıktın? Hiç bir şey görmedim ama vızıltı gibi konuşmalar duydum." Ona söyleyemem. "Kendi kendime konuşmuşumdur." Kıkırdadı. "Hey ben. Freddy Fazbear diye biryer var mı?" "E-evet. sanırım. Neden soruyorsun? " "Oraya gitmem gerek."

                     ********(BEN araştırdı falan filan....DEVAM!)******

  Buradaydım. Freddy' nin pizzacısı. Neden bilmem ama biraz değişikti. Sanki yandıktan sonra bir değişiklik yapılmış gibiydi. Acaba Vincent(Purple Guy) tavsiyeme uyup o kostüme girmemiş midir? içeri girdim. Masalar devrikti. Bazı yerler yanmıştı. Burda değildi biliyorum ama ben onu görmek için gelmemiştim zaten. Springtrap...yani bir zamanlar SpringBonnie diye bilinirdi. Hurda dolu bir yere geldim. Yerdeydi. Dokunulmamıştı ama parçaları yanmıştı. Onu oturur pozisyona getirdim. Kapasını çıkardım. Girmemişti! Sadece iskelet vardı. Lanet olsun ben ne yaptım! Onun ölmesi gerekiyordu! Aptal Çocuk!

    "Neden kendine kızıYOrsun? Onun hayatıNI kurTARrdın. Ve ŞU anda HayatInı kurtarAN o ÇOcuğu arıYor. SENi buluRSA ne olUr BİlemeM. BelKİ bir ANİmatronic'in içİNE tıkAR." Hızıca ayağa kalktım ve arkama döndüm. ZALGO! Lanet pislik!

      "Seni pislik! Yine ne istiyorsun?" "Cık Cık Cık. Sana böyle sözler yakışmıyor. Bu arada senin kendini suçlamana gerek yok...onu ben engelledim." Gözlerim inceldi. Lanet olası! Lanet olası! Lanet olası!!

    Suratına yalandan bir şaşıra ifadesi yaptı. "ArKAna diKKAT et NighTMAre." Arkamı döndüm. Ayaktaydı. O hurda yığını ayaktaydı. Ama nasıl? Gözleri kırmızıydı. ZALGO!  Tekrar Zalgo ya döndüm. "Beni korkutamazsın. Eğer canlı olsaydı Vincent içinde olurdu. Yani ruhuyla hareket ederdi." "Akıllı KIZ." Springtrap birden yere yığıldı.  

   "Senden bir isteğim var. Aslında bir emir. Onları öldür." Alaycı şekilde güldü. "Emir mi? Pffffttttt! Kötü adamlar da espiri yapıyormuş." Oda güldü. "Ben EMRİmi verDİm. ÖLdür onLArı. Proxyleri ÖLDÜR." Birden ortadan kayboldu. O...az önce kimi öldürmemi söyledi? Hayır! Bunu yapmayacağım. Onun emirlerine neden uyayım ki. 

     Saçlarımla kapalı olan gözümde bir ağrı hissettim. Pizzacı'nın tuvalet bölümüne girdim. Gözümü açtığımda ise gördüğüm manzara karşısında dona kaldım. Gözüm yoktu ve kanlar akıyordu. Ne?! Ne zaman!? Bunu ne zaman yapmıştı?! Kulağımda bir ses yankılandı. 

    "SEn Bana Aİtsin NightMARE JesSCa FİRE!"

                                                                 **************************

      Eve doğru koşar adımlarla gidiyordum ki birine çarpıp kıçımın üzerine düştüm. "Özür-" TAŞAK MI GEÇİYOSUN?! Beyaz gözler. Vincent? Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. "Jessica." İsmimi de mi hatırlıyor yani. Elini bana uzattı. Belki bilmezden gelirsem...."Üzgünüm. Öyle birini tanımıyorum." Güldü. Aynı çocuk beni bulduğundaki gibi... "Kanatlı velet. Mor saç demeti...O sendin. Bana kostüme girmememi söyleyen küçük kız." Ona baktım. Yaşıyordu. Kanlı canlı. Oyundan çıkmış gibi. Oyun gerçeği anlatıyordu zaten. Tam oldu. Vincent değişmişti. Dudağının altında küçük sakal, saçları at kuyruğuna dönmüştü. Ve Freddy 'nin üniformasından başka bir şeyle görmek bana tuhaf gelmişti. Siyah kısa kollu ve beyaza yakın bir pantolon. Mor derisi ve beyaz gözleri...Mor olması sanırım en çok hoşuma giden şeydi. 

   "Peki ne yapacaksın. Bir animatronicin içine mi tıkacaksın?" Kaşlarını çattı. "Bunu neden yapacak mışım?" "Çünkü bana öyle yapmak istediğini söylemiştin. Eğer o keki yeseydim sende ölecektin Vincent. Ve zaten olması gereken de buydu." Kaşlarını çattı. Şaşırmışa benziyordu. "Olması gerekn mi?" Başımla onayladım. "Benim orada olmamam gerekiyordu." Nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Ya ben oyundan geçmişe bir yolculuk yaptıysam. Yani oyun sayesinde geçmişe gittiysem? "Nasıl anlatılır bilmiyorum...ben-" "Anlatmana gerek yok. Merak etmiyorum." Ona dikkatlice baktım. O çocuklardan sonra cinayet işlemiş miydi? "Hayır." Verdiği cevap beni şok etti. "Ne hayır?" "6 çocuktan sonra birini öldürmedim." "Sesli mi düşündüm?" "Evet." 

    "Her neyse Vincent. Hayatında iyi şanslar." Tam gidiyordum ki kolumdan tutup beni durdurdu. Ona bakınca endişeli olduğunu gördüm. "Benim bir hayatım yok Jessica." Gözlerim inceldi. Yok derken? "Nasıl yani?" "Çocuklardan sonra ruhum lanetlendi. Ben ölemem." "Ve eğer Sprintrap' in içinde kalsaydın...Ah Tanrım!" Kolumu bıraktı. "Seninle gelmeme izin ver." "Ha?" "Senin yanında kalmama izin ver." "Şey bunu yapamam...sanırım." "Neden olmasın?" "Sana evde yer yok ucube." Arkama döndüm. Ondan nefret ediyorum. Gölgelerin arasından Jeff çıktı. 

     "Ce-E" 

                            ************BİTTİ**********

     Bence güzel oldu! Vincent de girdi hikayeye. Bu arada; 

    Vincet=Nightmare'i ormanda gören piç.

    Vincent=Purple Guy.

     Olayı çözdüm. İsimler beziyo çünkü Vincent'in hikayeye dahil olcağı aklıma gelmemişti. İsterseniz şöyle yapalım. Vincet=Vinny olsun. Nasıl fikir. Yazarınız dahi!Bölümü beğendiyseniz Vote atıp ,yorum yapmayı unutmayın! Sonraki bölümde görüşmek üzere! *El sallar*


PROXY OLMAKTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang