44ஜ "Park da salıncak sırası bekleyen çocuk gibi bekledim seni..."

18.4K 779 269
                                    

#BugünAşiretinHanımağasıGünü

"Oğlun senin baban çok gıcık bir adam," dedim Mirza'nın beşiğine doğru. Mirza gözlerini irice açmış bana bakıyordu. Sağ elini kaldırarak önden düşen saçımı ellerinin arasına aldı ve saçımı çekti. 

"Bana babanı savunma," dedim gözlerimi kısarak. Mirza artık sıkıldığını belli edercesine beşiğinde sallanmaya başladı. Yan dönerek kendi kendine bir şeyler yapmaya başladı. 

Dudaklarımı hoşnutsuz bir şekilde öne doğru uzatırken, gözüm koltukta yatan Kerem'e kaydı. Dün yapmış olduğum şaka onun lehine dönmüştü. Dün benimle yatağa gelmemişti. Ama sabah Mirza'nın ağlamasıyla birlikte onu emzirmek için kalktığımda yanımda bir adet yatakta uyuyan Kerem vardı. Sanırım... Benim uyumamı beklemişti. Çünkü biliyordum ki bensiz uyuyamıyordu. Saat 10 civarı kalktığımda Kerem'i koltukta bulmuştum. Kerem bugün şirkete erken gitmeyeceğinden dolayı sabah kalkıp şirkete gitmemişti. 

Daha fazla dayanamayarak Kerem'in yattığı yere doğru ilerlemeye başladım. Küçük bir çocuğun buzdolabından gizlice yemek aldığı zamanki tepkileri aynı şu anki hareketlerime örnek verilebilirdi. 

Koltuğun kenarında bir yere oturdum ve Kerem'in yüzüne dokunmak için elimi yüzüne doğru götürdüm. Elimi sağ yanağından gezdirirken elime batan sakallarını daha fazla hissetmek için elimin baskısını bir tık daha artırdım. 

Ve birden Kerem gözlerini açtı. 

Elimi hızla çekerek oturduğum yerde omuzlarımı dikleştirerek bakışlarımı parmaklarıma çevirdim. 

"Uykumda ırzıma mı geçmeye çalışıyordun, Zeynep?" diye sordu, arsız bir tını ile bana yaklaşarak. 

"Ben senin ırzına geçeli çok oldu, Kerem..." dedim meydan okurcasına. Kerem gözlerini gözlerime dikerek aldığı cevaptan memnun olmuşcasına dişlerini göstererek sırıttı. 

"Doğru diyorsun," diyerek yattığı koltuktan oturur bir pozisyon aldı. "Peki, ne yapmaya çalışıyordun  müstakbel karıcığım? Bizim evlenene kadar birbirine dokunmama kuralımızı çok çabuk unuttun sanırım." 

"Yo, unutmadım." Evet, kesinlikle unutmamıştım. Öyle bir şey dediğim için dilime kızgın mızraklar yolluyordum. 

"Evet, ben de unutturmamak için her türlü şeyi yapacağımdan emin olabilirsin, güzelim."

Tam ağzımı açıp bir şey demek üzereyken Mirza'nın ağlama sesi kulaklarıma hızla doldu. 

"Bizim küçük ağa uyandı," diyerek ayağa kalktı Kerem. Ben de kalktığım zaman Kerem, Mirza'yı kucağına almıştı. 

"Mirza aynı bana benziyor," dedi Kerem böbürlenerek. Yüzüne hadi ya dercesine baktım. 

"Hiç de bile," diyerek karşı çıktım. Kerem kendi gözüyle bakınca Mirza ona benziyor gibi geliyordu. Ben Mirza'ya baktığımda, bana benzediğini düşünüyordum. 

Mirza uykunun vermiş olduğu ağır bir yükle kafası babasının omzuna doğru düşmüştü. Mirza'nın eli babasının vücuduna tam olarak yapışmış olan tişörtünde geziniyordu. Gözleri bir açıp bir kapıyordu. 

"Bak babasının kucağında nasıl da uslu," dedi iğneleme tonundaki sesiyle. Bakışlarım düz bir ifadeye bürünürken, Kerem'e doğru yürümeye başladım. 

"Birazdan ağlamaya başlar. Ver de karnını doyurayım." 

Kerem cevap vermeden Mirza'yı kucağıma verdiğinde koltuğa tekrardan yerleşerek üzerimi açtım. Mirza hızla göğsümle bağlantı haline geçerken, Mirza'nın yüzünde keyifli bir hal oldu. 

Aşiretin HanımağasıWhere stories live. Discover now