27ஜ "Bunu yapanın kim olduğunu biliyorum."

35.9K 1.3K 266
                                    

Bölümü, @BirZeykerHikayesi'ne ithaf ediyorum^^ Umarım beğenirsin canım :)

Kadınlar gününüzü kutlarım. Benden büyük olanların güzel ellerinden öper, kardeşlerimin ve yaşıtlarımın güzel yanaklarından öperim :)

Güneş ve Pusat karakterlerini belirleyip, en kısa zamanda size bildireceğim.

Saygılar, sevgiler ve keyifli okumalar diliyorum. Hayatımda bu kadar resmi bir açılış yapmamıştım :D 

27.Bölüm

"Pusat..." diye fısıldadım, çaresizliğin en yüksek boyutundayken. Pusat, elindeki kana bakıp, kaldı.

"Allah kahretsin." diye söylenen Kerem'in bile sesi kulağıma uğuldama şeklinde ulaşıyordu. Gözlerim Pusat'a ve kana bulunan gömleğinde kitlenip, kalmıştı.

Siyah araba çoktan gitmişti. İki kurşun sesini duyduğumuz  da ön koltuktaki cam taraf parçalara ayrılmıştı. Camın parçalanmasını çok iyi duymuş ve kalbim ağzımda atmaya başlamıştı. Diğer kurşun büyük ihtimal arabanın sağ tekerleklerinden birine gelmişti çünkü; benim olduğum taraf hafif çökmüştü.

Kerem, ne yapacağını şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Hoş, kimse ne yapacağını bilmiyordu.

"Zeynep, bir şey yapın!" diyerek ağlamaya başlayan Güneş'e donuk bakışlarla bakmaya başladım. Şu an konuşma yetimi kaybetmiş gibiydim. Bir şey söylemek istiyordum fakat dilim işlevini kaybetmiş gibiydi. Beyin fonksiyonlarım, işlerini bitirmiş ve yıllık izine çıkmış hâldeydi. Düşünme yetim çoktan uçup, gitmişti. Kısacası; bomb*k bir hâldeydim.

Pusat, yarı açık gözlerle bakıyordu. Konuşmaya çalışıyordu ama her dudaklarını oynatışında yüzünde acı bir ifade oluşuyordu. Kerem, transa geçmiş hâlinden kurtularak, kafasını iki yana sallayarak kapısını açıp, Pusat'ın olduğu tarafa doğru geçti.

"Pusat? İyi misin kardeşim?" dediğini duydum. Güneş de Kerem gibi arabadan çıkmıştı. Zar zor ben de çıkabilmiştim arabadan.

"Göğ-süm de... Bir sızı var... Ç-çok üşüyorum." diye zar zor konuşması, Güneş'i hemen harekete geçirmişti.

"Kerem, hastaneye götürelim! Çok kan kaybediyor!" diyerek yere çömeldi, Güneş. Pusat'ın elini sıkıca tutup ona bir şeyler fısıldarken, çaresiz bakışlarımı Kerem'e çevirdim.

"Tekerlek patlamış... Ve yedek tekerlek yok."

Bakışlarım tekerleğe gittiğin de gözlerimde ki yaşlar iflas bayraklarını çekmiş ve harekete geçmişlerdi.

"Ambulans..." diye fısıldadığım da, Güneş bana doğru çevirdi. "O zamana kadar dayanamaz. İlk yardımı bizim yapmamız lazım."

"Nasıl biz yapalım, Güneş? Ya yanlış bir şey yaparsak! O zaman daha kötü olur..."

Güneş, hızla yerinden doğrularak omuzlarımdan tuttu. "Yapacağız tamam mı?! Ben onu daha yeni bulmuşken kaybedemem! N'olur Zeynep! Yalvarırım."

Başımı salladım. Daha önce hiç ilk yardım yapmamıştık ve bu beni endişelendiriyordu. Ya yanlış bir şey yaparsak? Bunun sonucunu ne olurdu o zaman?

"Emin misiniz?" diye sordu Kerem. Gözleri kızarmıştı. Az önce ambulansı aramıştı ama ambulans gelene kadar Pusat çok kan kaybederdi ve bu işi çok zorlaştırırdı.

"Kerem, Pusat'ı hafif doğrultman lazım. Yarı oturur hâle gelmesi lazım. Şu an ki pozisyon uygun değil." dediğim de Kerem hemen kafasını sallayıp, dediğimi uyguladı. Pusat'ın bilinci hâlâ yerindeydi ve bu iyiye işaretti. Pusat, göz kapaklarının kapanmaması için büyük uğraş veriyordu.

Aşiretin HanımağasıWhere stories live. Discover now