45ஜ "Benim gözümde nasıl bir güzelliğin olduğunu anlayamazsın."

26.1K 900 345
                                    

Merhaba. Şimdi şöyle bir açıklık getireyim; hikayede Yağmur ve Can karakterleri hikayemizde çok kısa sahneler yer alıyorlar. Kurgu gereği böyle olmasını istemiştim. Bu bölümde ufak bir yer edindiler kendileri :) Bazı tatlı okuyucularım onların nereye kaçtığını merak etmişler :D Haklılar da :D Hikayemizin başrolleri Kerem ve Zeynep'e ait. Ama yan karakterler olarak Güneş ve Pusat'ın da aşkını es geçmeyelim :D Sevenler çok :D Neyse umarım geç geldiği için bana çok kızmadınız *surat asan emoji* Yeni hikayem için odaklandım. Kapağını multiye bırakacağım. Zeyker değil. Farklı karakterler denemek istiyorum :) Adı; Haziran Işığı. Ben severek yazmaya başladım. Umarım bu hikayemi yayımladıktan sonra da beni yalnız bırakmazsınız :) En bi' sevdiklerimsiniz..

Dipnot: Wattpad bazı bölümlerimi siliyor. Bunun benimle alakası yok. Bölümleri başka bir yere kaydettim. Sadece 31. Bölüm yazılmayı bekliyor. Bir de... Bölüm de Selma da var :D Hani Kerem'in halası :D Yine mi geldi o karı dediğinizi duyar gibiyim :D

Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ülkemizde yaşanan bu olaylara ne desem karı olmayacak. Elimden sadece dua etmek gelir. Onlar da inşallah kabul olur.


Mirza yine göğsümle sıkı bir bağ içerisine girmişti. Bir elini açıkta olan olan göğsüme koymuş diğer elini de üzerimdeki askılı badini üzerine yerleştirmişti. Fazlasıyla sahiplenici bir oğlum vardı.

Telefonumun mesaj zil sesiyle birlikte komodinin üzerindeki telefonumu aldım ve ekran kilidini açtım.

Kerem'den bir mesaj vardı. Mirza'ya dönüp burnunu sıktıktan sonra, "Baba mesaj atmış," dedim. Mirza beni hiç umursamayıp göğsümü emmeye devam etti.

"Yine bir sıkıcı toplantının içerisindeyim. Sizi özledim."

Ruhum bir kelebek misali başka diyarlarda gezinirken, fazla geç cevap vermemden kızabileceğini düşünerek hızla cevap yazdım.

"Biz de seni özlüyoruz."

Birkaç dakika sonra cevap geldi.

"Ne yapıyorsunuz?"

Mirza minik dudaklarını göğsümün ucundan çekince üstümü düzelterek onu beşiğine yatırdım. Zaten uyumak üzereydi.

"Odadayız. Mirza'yı da az önce emzirdim sonra da beşiğine yatırdım."

Bu sefer cevap vermesi uzun sürmüştü.

"Yine vakumlama işlemini mi uyguladı?" diye mesaj geldiğinde dudaklarımı ısırarak gülmemi durdum. Eğer gülersem bu kahkahaya dönüşecek ve Mirza'nın uykusunun dağılmasına yol açacaktı. Bu yüzden dudaklarımı ısırarak gülmemi güçlükle durdurdum.

"Aynen öyle. Oğlun yerini aratmıyor." Bunu yazarken tereddüt etmiştim. Çünkü bu mesajı atıp Kerem'in farkı şeyleri ima etmesi olanaktı. Ama... Herhalde toplantıdayken bunları düşünmezdi.

"Konağa gelince görüşeceğiz, hanım ağam." Altındaki imayı fark etmiştim.

"Bekliyorum." Mesajı yolladıktan sonra Mirza'nın ani bir şekilde ağlamasıyla birlikte hızla yerimden kalktım. Mirza'yı kucağıma aldıktan sonra Mirza kucağıma yerleşti ve ellerini yüzüme koydu.

Ağlaması durmuştu. Gülerek oğlumun burnunu öptükten sonra Mirza'nın daha uyumayacağını anlamıştım. Mirza ile birlikte odadan çıktıktan sonra yavaşça merdivenlerden inerek avluya geçtik.

Sedirlerin birinde Ahmet baba oturuyordu. Ahmet baba torununu görünce içtiği kahveyi sehpaya bırakarak torununu kucakladı.

"Nasılmış benim torunum ve gelinim?" diye ikimize de birden bakınca Ahmet baba yüzümdeki gülümseme ile birlikte ben de karşı taraftaki sedire oturdum.

Aşiretin HanımağasıWhere stories live. Discover now