medécin legisté.

8.3K 702 80
                                    

Fakültenin arka kapısına geldiğimizde karşımıza beyaz Hyundai marka bir vinç çıkmıştı. Vincin dış tabakası neredeyse dökülüyordu bu yüzden,arabanın rengi beyazdan kreme dönmüş sayılırdı.

Arka kapının bulunduğu taraf neredeyse talan olduğu için burada birine yakalanma riskimiz gayet düşüktü.

"Bu vinci nasıl çalıştıracağız?" Gözlerimi vinçten ayırmadan sorduğumda Jung Kook araca yöneldi ve kapısının kulpunu çekti.

Beklediğimiz gibi vinç kilitliydi.

Umutsuzca kapı kulpuna bakarken Jung Kook cebinden bir şey çıkardı. Karanlıkta pek göremesem de koyu renkli ve işlenmiş bir çakı olduğunu anlamıştım.

Jung Kook çakıyı kilide sokup çevirmeye başladı. Bir süre sonra gelen tık sesiyle bana döndü ve kapıyı açtı.

"Her zaman yanında bir çakı bulundurman lazım."

Kırmızı bir düğmeye bastığı anda çıkan gürültü beni yerimden sıçratsa da ses anında kesildi ve vinç kasası yavaşça aşağı inmeye başladı.

Neredeyse boyuma yakın bir yüksekliğe geldiğinde Jung Kook arabadan indi ve ıslak zeminde diz çöktü.

"Omuzlarıma bas."

Artık nefes alamayacak hale geldiğimden atkıyı çeneme kadar indirip "Canın acımaz mı?" diye sordum.

"Uzatma,benim canım acımaz."

Dudağımı büzüp sol ayağımla omuzuna yavaşça bastım.

"Öğlen bir porsiyon goril mi yedin gerçekten?"

Jung Kook'un sorduğu soruyla gözlerimi devirdim ve sertçe sağ ayağımı da omzuna koydum.Omuzları resmen çökerken derin bir nefes alıp ayağa kalktı.

"Hadi atla."

Yutkunarak kasaya baktım. "Ama bu sallanıyor."

"Havada olduğu için olmasın o Eun, hadi çabuk atla."

Dudaklarımı dişleyip kasanın tozlu kenarlarından tuttum ve bir bacağımı içeri soktum. Kasa biraz sallanıp durduğunda diğer bacağımı da içeri soktum.

Jung Kook omzunu temizleyip montunun içinden bir şey çıkardı ve bana attı.

"Bu ne böyle Tanrı Aşkına? "
Jung Kook'a sitemle bağırdığımda elimdeki peruğu işaret etti. "Bunu takmadan girme."

Verdiği peruğun rengi karameldi ve bu bana birini hatırlatmıştı.

"Ah,gerçekten." Peruğu söylene söylene kafama taktığımda Jung Kook ifadesizce bakıyordu.

Sonunda tamamen hazır olduğumda Jung Kook aşağıdan talimatlar vermeye başladı.

"3. Kat,2451 numaralı odaya girmen gerekiyor.Şüpheli bir şekilde ölenler için bulunan dosyalar var. Bu dosyanın içinde bilekliğin bulunması büyük bir olasılık. Eğer bulamazsan geriye bir seçenek kalıyor. "

Merakla ona baktığımda gözlerini benden kaçırdı. "Morgun bulunduğu kattaki 1004 numaralı oda."

Morg kelimesi bile beni baştan aşağı titretirken hiçbir şey diyememiştim.

Sonunda yaşadığım şoktan çıktığımda sadece tamam demekle yetindim. Jung Kook beni biraz süzdükten sonra kolundaki saate baktı.

"Bilekliği aldığın zaman bana mesaj atmaya çalış. "

günahkâr » jung kook ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin