"Sen salak falan mısın?" dedim hızlıca ayağa kalkarak.

"Bileklikte intikam JMJ yazıyor,kesinlikle anlamışlardır Jung Kook,canına mı susadın? "

Jung Kook elimden tutup beni koltuğa geri oturttu ve alayla gülümsedi.

"Oyunu korkak oynamak istemedim Eun Gel, bu bana göre değil."

"Delirmişsin." dedim yüksek bir sesle. "Ya seni bulurlarsa, ne olacağını düşündün mü?"

"Ailemden geriye sadece ben kaldım, benim hakkımda bir şey bildikleri yok." dedi sert bir ses tonuyla.

Soru soran bakışlarla Jung Kook'a baktığımda "Annemin kalbi ablamın intiharını kaldıramadı." dedi düz bir sesle.

Yutkunup gözlerimi Jung Kook'un yüzünden çektim ve zaten kulağımın arkasında olan saçı bir daha kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Babamı da Busan'dan Seul'e getirdim. Huzurevinde kalıyor ve alzheimer hastası olduğu için bu Tanrı'nın cezası oğlunu bile hatırlamıyor."

Ağzından çıkan her kelime kalbime daha da bıçak saplanmasına sebep olurken derin bir nefes alıp dediklerini sindirmeye çalışıyordum.

"Bu yüzden bir an önce karşılarına çıkıp olmaları gereken yere yollamak istiyorum."

Kuru dudaklarımı aralayıp "Olmaları gereken yer? " diye sordum sessizce.

"Baba parasıyla girmekten kurtuldukları parmaklıklardan daha beterine yollayacağım o ikisini."

Jung Kook zevkle güldü ve yüzünü bana çevirdi.

"Yerin altını bile dar edeceğim onlara."

Gözlerimi yere indirip yavaşça kafamı salladım. Bazen gerçekten Jungkook'tan korkuyordum.

Odada bir süre sessizlik olduktan sonra Jung Kook boğazını temizledi.

"Öncelikle binanın dört tane giriş kapısı var fakat binaya giriş için izin belgen ya da bir statün olması gerekiyor.Bizde bu iki şey de olmadığından ziyaretçiler için olan otoparktan gireriz diye düşünmüştüm.Fakat iki serseri öğrenci olduğumuz için bizi almaları imkansız."

"Ne yapacağız bacadan mı gireceğiz?" dedim mırıldanarak.

Jung Kook gülerek bana baktı. "Bu kadar akıllı olduğunu bilmiyordum."

Kesinlikle Jung Kook'da kişilik bozukluğu olduğuna emin olmuştum. İki dakika içinde ruh hali ve tavırları tamamen değişebiliyordu.

"Şaka yapıyorsun? " dedim ciddi bir şekilde.

Jung Kook kafasını sağa sola salladı. "Adli Tıp binasının bitişiğinde Adli Tıp'a bağlı bir fakülte var. Bina inşaat halinde olduğu için dışında sadece bir tane güvenlik var."

"Ama binalar bitişikse Adli Tıp'taki güvenlikler bizi görebilir." diye atladım.

Jungkook elini şıklattı. "Adli Tıp'ın arka kapısı güneye, fakültenin arka kapısı doğuya bakıyor. Ve şanslıyız ki fakültenin arka kapısında vinç var."

Jung Kook'a birkaç saniye tepkisiz baktıktan sonra kahkaha attım ve alkışlamaya başladım.

"Seni tanımasam çok zeki olduğunu düşüneceğim Jeon Jung Kook,vince çıkacak birini de bulmuşsundur umarım."

Jungkook da benimle beraber ellerini çırptı ve işaret parmağını bana doğrulttu.

"Bu biri sen oluyorsun Eun Gel."

"Öyle mi?" dedim alayla. "Bile bile ölüme gideyim yani?"

Jungkook gözlerini üzerime dikti.

"Senin benimle her yere gideceğini biliyorum.Sana zarar verecek hiçbir şey yapmam ben Eun Gel,çünkü bu dünyadaki en önemli üç şeyden birisin benim için."

Dedikleri istemsizce utanmama sebep olurken "Bu belki son görevin bile olabilir." dedi ve ayağa kalktı.

"Ne demek son görev?"

Sol kaşımı kaldırıp Jungkook'a baktığımda "Jong Hyun'dan emin değilim fakat Nate Kim tehlikeli olduğu için seni riske atamam.Para konusuna gelince sana yanımda bir iş ayarlayacağım." dedi.

"Bunu para için mi yaptığımı düşünüyordun? Bu intikam bitene kadar da sonrasında da hep yanında olacağım Jeon Jung Kook."

"Öncesinde sana karşı bir şey beslediğimden emin olamadığım için seni riske atmak umrumda değildi. Fakat artık seni daha fazla zarara sokamam.Yeterince şey yaptın zaten,bu kadarı yeter."

Jung Kook'a ifadesizce baktım.Evet onun için çok şey yapmıştım,başıma defalarca bela olmuştu hatta birini ölüme bile göndermiş sayılırdım. Fakat bu işte onu artık yarı yolda bırakamazdım. Sonuna kadar onunla olmak, hatta onunla beraber bu bok çukuruna batmak istiyordum.

"Sadece sen bu işten vazgeçtiğinde ben de bırakırım, onun dışında bunların hepsini ablan için yapıyorum zaten,senin için değil."

Jungkook bana inanmadığını belirten bir bakış attıktan sonra ayağa kalktı ve atkısını eline aldı.

"O halde,anlaştık."

*

Adli Tıp'a beş dakika uzaklıkta bıraktığımız arabadan inerken atkımı bağladım ve bacaklarımı salladım. Aşırı stresliydim fakat bir o kadar da bu işi yapmak istiyordum.

Saat dokuza geldiği için sokakta pek kimse yoktu. Bu da bizim işimize gelmişti çünkü simsiyah kıyafetlerimiz ve sadece gözlerimizi gösteren atkılarımızla tam bir hırsızı andırıyorduk.

Fakülteye doğru yürürken "Aklıma takılan bir şey var." dedim atkı yüzünden boğuk çıkan bir sesle.

"Bilekliği neden alıyoruz, Jong Byun ve Nate Kim'de ifade vermiş zaten.Bu durumda tek şüpheli biz yani ben değilim."

Jung Kook'a merakla baktığımda olduğu yerde durdu.Bakışlarımı üzerinden çekip etrafı süzdüğümde fakültenin önüne geldiğimizi farketmiştim.

"Boşa kürek çekmem ben Eun Gel, bu levelin kurbanını tabiki seçtim."

Jungkook gözlerini ayırmadan güvenlik görevlisine bakıyordu.

"Kimmiş bu kurban?" diye sordum merakla.

"Basan basılır,buradaki kurbanı bul Eun."



günahkâr » jung kook ✅Where stories live. Discover now