Çift?

Jungkook ve Mi Ra çift?

Sinirle bir kahkaha patlattığımda masadaki bütün gözler bana çevrildi.

"Çok tatlısınız." dedim kadehteki suyu bir dikişte bitirirken."Tatlılıktan öleceksiniz."

Daha geleli bir saat bile olmamıştı ama ben şimdiden ruhen kendimi yorgun hissediyordum.

*
Sonunda yemek faslını geçtiğimizde Seo Joon çalan müziğe eşlik ederek dansa kaldırmıştı. İstemsizce Jung Kook'a baktığımda ifadesiz bir şekilde beni süzüyordu.

Seo Joon'la piste doğru yürürken içten içe hayıflanıyordum. Belimdeki eli beni rahatsız ediyordu ve aşırı yakınımda olması beni endişelendiriyordu.Gözlerimi ışıltılı zeminden ayırdığımda Jung Kook ve Mi Ra'nın da dansa kalktığını görmüştüm.Mi Ra resmen Jung Kook'un dibindeydi ve beynimde bir yerlerde tehlike çanları çalıyordu.

Bir süre ifadesizce Jung Kook'un kulağına bir şeyler fısıldayan Mi Ra'ya baktıktan sonra bu sefer gözlerimi ona diktim.Zorla sırıtmaya çalıştığını dudaklarının çok fazla gerinmiş olmasından anlamıştım.

Jung Kook ona baktığımı farkettiğinde hemen gözlerimi kaçırdım.

Her zamanki gibi.

Bir süre sonra bacaklarım uyuşmaya başlarken kendimi bir anda Jung Kook'un kollarında bulmuştum.

"Ne oluyor?"

Verdiğim tepki daha da kızarmama neden olurken hızlıca toparlamaya çalıştım.

"Ne oluyoruz yani?"

Jung Kook gözlerini kısıp "Biz ikimiz mi?" diye cevap verdi.

"Yani demek isted-"

"Konuştukça batıyorsun Eun Gel."

Hiçbir şey demeyip gözlerimi yüzünden çektim ve göğsüne odaklandım.

"Yine aynı şeyi yapıyorsun."

Jung Kook çenemden tutup gözlerimi gözlerine sabitledi ve beni kendine daha da yakınlaştırdı.

"Benden kaçmaya çalışıyorsun,ama bana daha da yakalanıyorsun."

Hafifçe öksürüp "Yok öyle bir şey." diye yanıt verdim hızlıca.

Oysa ki şuan kalp krizinden ölebilirdim.

Jung Kook'un dudakları alayla kıvrıldı ve yüzümü en ince ayrıntısına kadar incelemeye başladı.O sırada şarkı bitti ve ben de derin bir nefes aldım.

Neydi şimdi bu?

Ondan kaçıp yerime geçerken kolumdan tuttu ve "Başlıyoruz." dedi Seo Joon'dan gözlerini ayımadan.Kafamı sallayıp sakinleşmek için kendime bir çimdik attım.Seo Joon'a doğru yürürken bir yandan da kendi kendimi teselli ediyordum.

Hiçbir aksilik olmayacak Eun Gel,sakin ol Eun Gel.

Seo Joon'un yanına geldiğimde gülümsedim ve ona doğru eğildim.

"Artık gidelim mi?"

Seo Joon gülümsedi,sanırım aramızım düzeldiğini sanıyordu."Tamam gidelim." deyip ayağa kalktı ve tatlılıktan ölen çiftle vedalaştık.Mi Ra'nın parfümünden neredeyse boğulurken hızla Jung Kook'un elini sıktım.Beni kendine çekip montumun kenarına bir şey sıkıştırdı.

"Saat 1'de gelirim,hadi göster kendini kızım."

Yaklaşık beş saniye boyunca salak salak Jung Kook'a bakarken Seo Joon elimden tuttu ve elimizi kaldırıp salladı. Gözlerimi bir süre üzerinden ayırmadığımda elini yumruk yaptığını farketmiştim.

İçten içe hoşuma gitse de çaktırmadım ve gülümseyerek ben de salladım.

Oh olsun!

*

Eve geldiğimizde sadece Seo Joon ile ikimizin olması beni biraz ürkütse de bunu kulak ardı etmeye çalışmıştım.

"Evin içi güzelmiş,çok şirin."

"Öyledir." deyip gülümsedim ve oturması için koltuklardan birini işaret ettim.

"Kahve yapıyorum o zaman?" dedim sol kaşımı kaldırıp.

Seo Joon "Çok iyi olur." deyip ensesini kaşıdı ve etrafı incelemeye başladı.

Mutfağa geldiğimde tuttuğum nefesimi bıraktım ve ısıtıcıya su koyup başında beklemeye başladım.Dakikalar ilerledikçe daha da geriliyordum.JungKook'un Seo Joon'a yapabileceği şeyler zihnimde canlandığında tüylerim ürperiyordu.

Sonunda su kaynaďığında iki kupa çıkarıp kahveleri yaptım ve montumdan alıp elime sıkıştırdığım küçük tüpteki beyaz tozu kahvenin içine attım.Beyaz tozun birazı yüzeye çıktığında endişelensem de kaşıkla biraz karıştırınca toz tamamen erimişti.

Sevimli bir yüz ifadesi takınıp salona girdim ve Seo Joon'a beyaz kupayı verdim.

"Çok güzel bir gündü."

Seo Joon'a "Evet öyleydi." diye cevap verdim fakat bütün odak noktam kahveydi.

Sonunda kahveden bir yudum aldığında elimi kalbime koydum ve sessizce dışarıya bir nefes verdim.

"Ben,o gün olanlar için çok üzgünüm."

Kahvemi masanın üzerine koyarken "Geçti gitti." diye yanıtladım.

Hayır,daha geçmedi Joon Seo Joon.

Bir süre daha sohbet ettikten sonra Seo Joon saate baktı ve esneyerek ayağa kalktı.

"Saat geç olmuş,gitsem iyi olacak."

"Uykun var sanırım,burada kal." dedim hızlı bir şekilde.

Jung Kook henüz gelmemişti ve Seo Joon'a engel olmazsam plan suya düşebilirdi.

"Burada kalırsam ikimiz için de pek rahat olmaz." deyip montunu aldı ve kapıya doğru yürüdü.

Endişe sarmaşıkları bedenime düğümünü atarken "Hayır kalman sorun olmaz." dedim peşinden giderek.

Jungkook geç kalmıştı.

Saat 02:30'a gelmek üzereydi fakat ortalıkta yoktu.Gözlerimi ayıramadan saate tekrar tekrar baktığımda kapı kapandı.

Seo Joon gitmişti bile.




günahkâr » jung kook ✅Where stories live. Discover now