"Artık işsiz biri olduğun için sana avans olarak bunları aldım."

"Çok düşüncelisin." diye yapmacık bir şekilde gülümsedim ve elbiseleri teker teker inceledim.Üç elbisenin üçü de birbirinden kısaydı ve ya birinin sırtı açıktı ya da dekoltesi vardı.

"Bunları ben evde temizlik bezi olarak kullanırım,elbiselerin yarısı yok."

Jung Kook siyah elbiseyi alıp üzerime tuttu ve "Benim yanımdayken giymen şartıyla aldım zaten." dedi.

Hızlıca kendimi geri çektim ve "Hazırlanayım ben." deyip odama kaçtım.

Jung Kook'un girme ihtimaline karşı -çünkü öküz olduğu için öyle bir potansiyel görüyordum- kapıyı kilitledikten sonra saçlarımı kurutup dalgalı bir hale getirdim. Saçlarım gür ve siyahtı bu yüzden hoş duruyordu.

Hangi elbiseyi giysem diye düşünürken Jung Kook'un üzerimde tuttuğu elbisede karar kıldım.Üzerime giydiğimde tam oturmuştu, çok kısa değildi.Önü ve sırtının V şeklinde gelmesi elbiseyi sıradan havasından kurtarmıştı.Makyaj olarak da kalın bir eyeliner çekip ve bordo bir ruj sürdüm. Önceden aldığım siyah topukluları ayağıma geçirirken kapı kolunun çevrilmesiyle az daha yeri öpüyordum.

"10 saniye içinde hazırlanmayı kesmezsen kapıyı kırarım Eun."

Gözlerimi devirip son kez aynaya baktım. Jung Kook kapıya deli gibi vurunca sinirle kapı kilidini açtım.

Jung Kook ile birkaç dakika bakıştıktan sonra kafamı eğdim ve kapıdan çıkmak için bir hamlede bulundum.Fakat kapı kenarına koyduğu kolu bunu engelledi ve alnımı koluna çarptım.

Acıyla "Kolunu çek." deyip çıkmaya çalışırken Jung Kook beni duvarla kapı arasına sıkıştırdı.

"Ne yapıyorsun?" diye sertçe yüzüne baktığımda koyulaşmış gözleriyle karşılaştım. Gözlerindeki siyahlık beni daha da dibe çekerken kendime hakim olmaya çalışıyordum.

Bilerek yapıyordu.

"Jung Kook bana bunu yapmayı kes." dedim sakinleşmek için tırnaklarımı avuçlarıma batırırken.

Jung Kook sırıtarak "Belki bunu yapmak hoşuma gidiyordur." dedi fısıltıyla.

Kesinlikle bilerek yapıyordu.

Dayanmalıydım, çünkü dayanamazsam bunun yine hüsranla biteceğini biliyordum.

"O zaman,bunları Mi Ra'ya yap." deyip eğildim ve sol kolunun altından çıktım.

Montumu alıp odadan çıkarken Jung Kook "Mor iç çamaşırını görmek daha da hoşuma gitmesine neden oldu." deyip gülünce sinirle ona baktım.

"Beni rahat bırak Jeon Jung Kook, git başka bir eğlence bul."

Jungkook bunu dememi beklemiyor olacaktı ki yüzündeki gülüşü havada asılı kaldı ve buz adam imajına geri döndü.

"Seninle eğlendiğimi düşünüyorsan yanılıyorsun, benim eğlence anlayışım daha farklı." deyip kafasıyla yatağımı işaret etti.

Midem bu hareketiyle kasılırken utançtan kıpkırmızı olmuştum. Hızlıca odadan çıkıp mutfağa gittim ve bardağa su doldurup üzerime döke döke içtim.Jung Kook beş dakika geçmesine rağmen hala gelmeyince derin bir nefes alıp odama geri döndüm. Bazı kitaplarımı eline almış inceliyordu.

"Bütün paranı bunlara mı yatırıyorsun?" dedi sanki az önce hiçbir şey yaşanmamış gibi.

"Öyle." dedim ve ekledim,"Gitmiyor muyuz?"

Jungkook gözlerini kitaplardan ayırmadan kafasını sağa sola salladı.

"Yatağa geç."

Dediğiyle elim ayağım birbirine girdiğinde "Jungkook,yine aynı meseleyi açacağım diyorsan-" derken sözümü kesti.

"Bugünkü plan hakkında konuşacaktım,sen ne sandın?" deyip soru soran gözlerle bana baktı.

Yine beni aptal yerine koymuştu.

Hiç diye geçiştirip yatağa oturdum ve konuşmasını bekledim. Sonunda kitaplarımı bıraktığında karşımda dikildi.

"Bugün Seo Joon'la barışmış numarası yapacaksın ve sana komut verdiğimde onu eve getireceksin."

"Eve atacağım yani." diye mırıldandığımda Jung Kook bana salak mısın bakışı attı.

"Sana vereceğim uyku ilacıyla bir şekilde onu uyutman gerek. Daha sonra ben arabayla gelip şehir dışına çıkacağım ve de Seo Joon'un bir güzel etlerini ayıracak,derisini yüzeceğim."

Yutkunup ona baktığımda gözleri siyahın en karanlık tonuna bürünmüştü ve sadist tarafı yine kendini göstermişti.

"Ya seni tanırsa, ya bir şey ters giderse?" dedim gerilerek.

Jung Kook alayla gülümsedi ve kafasında bir şeyler hesaplarmış gibi yaparak konuştu.

"Beş adam bıçakladım,işkence ettim,Lee Min Soo'nun cesedini gömdüm ve bunları yaparken hiçbir zaman yakalanmadım.Neden idol birinden şüphelenilsin ki?"

"Kimseyi öldürmediğini söylemiştin." dedin dudaklarımı dişleyerek.

"Lee Min Soo'yu ben öldürmedim, sadece ateşe düştü." dedi emin bir şekilde.

Gösterdiği soğukkanlılık türlerimi diken diken etmişti.

"Seo Joon'u öldürecek misin?"

Bu sorunun cevabını duymak için hazır hissetmesem de sormuştum.

"O an kendimi tutabilirsem öldürmeyeceğim, bu onun için kurtuluş olur."

Hiçbir şey demeyip kafamı sallamakla yetinmiştim.

JungKook'tan bu konuşma sonrasında kesinlikle daha da korkmuştum ama ona dair hiçbir hissim değişmemişti.

Elimde hissettiğim soğukluk düşüncelerimden sıyrılmama neden olduğunda, şaşkınlıkla ellerimize baktım.

"İlk defa bir kızın elini tutuyorum."

Bu itirafı beni hem şaşırtıp hem de sevindirirken bunu dışarıya yansıtmamaya çalışmıştım.

Hiçbir şey demeyip sadece ellerimize kilitlenmişken Jung Kook elimi sıktı ve gülümsedi.

"Her zaman benimle olacağını biliyorum,sana güveniyorum meleğim."



günahkâr » jung kook ✅Where stories live. Discover now