Episode 28 | Can I live until I see a rainbow?

713 42 10
                                    


Tiffany

Beklediğim tepkiyi vermiyordu. Kabullenip beraber üzülmeyi ve benimle devam edemeyeceğini söylemesini bekliyordum. O ise öleceğime inanmıyor, işe yaramayacağını bildiği bir sürü çözüm üretiyordu.

"Amerika'da iyi bir uzman buluruz. Hem sen ilk tanıştığımızda Amerika'ya gitmeye cesaret edemediğini söylemiştin. Güzelce gezeriz, tedavini de olursun sen. Bak, hatta istersen oraya da yerleşebiliriz."

Bir şey söylemeden ona baktığımda en sonunda gözlerime bakıp sustu.

"Zayn," diye mırıldandım. "Seninleyken ilk bayıldığım zaman Evelyn'in olduğu hastaneye gittiğimizde oradaki uzman söyledi." diye konuştum ancak 'öleceğimi' demeye gücüm yetmedi.

"O kadını hiç sevmemiştim ben zaten, Amerika'da bak bi' kadın var, bacakları da sütun gibi böyle-" diye konuşurken beni güldürmek için saçmaladığının farkındaydım. Öyle bir kadını şu an uydurduğunu da.

Başımı iki yana salladım, gülümsemek istesem bile yapamıyordum.

"Tiffany," diye alay eder bir sesle konuştuğunda ona baktım. "Danielle şakalarını bir daha yemem." diyerek bana kocaman sırıttı ve Danielle'ı kusursuz bir şekilde taklit etti. "Bir ilaçtan kimin öldüğü görülmüş Zayn?"

Kendime engel olamadan bağırdım.

"Bunu bu kadar zorlaştırmak zorunda mısın Zayn?! Tüm dediğim her lanet şeyde ciddiyim, sikeyim, öleceğim!"

Gözyaşlarım görüş alanımı bulanıklaştırsa bile sırıtışının bir anda yok olduğunu görmüştüm.

Bir şey demeden başını öne eğdiğinde onu izlemekten kendimi alamıyordum. Yerdeki çimleri koparıyordu.

İşte bu beklediğim tepkiydi.

Hiçbir şey söylemeden aradan geçen üç dakika sonrası "Zayn," diye fısıldadım.

Yerdeki çimenlerin bir kısmını kopartmış, toprağı eşeliyordu. Başını kaldırdığında gözyaşlarım hızlanmaya başlamıştı.

Onu ağlarken daha önce de görmüştüm ancak bu seferki gerçekten farklıydı. Çaresizliği ve tükenmişliği o kadar belirgindi ki surat ifadesinde. Şimdiden kıpkırmızı olan gözleri, benimkilerle buluştuğunda bakışlarını kaçırdı, tekrardan toprağı eşelemeye başlamıştı. Ardı ardına aynı cümleyi mırıldandığını duydum.

"İyi bir uzman bulacağım." Her söyleyişinde sesinin tonu da gitgide artıyordu. En sonunda haykırdı. "İyi bir uzman bulacağım ve- Ve seni kurtaracağım tamam mı?"

Az önce çimenleri yolduğu gibi saçını da yolmak istercesine elini saçlarının arasından geçirdiğinde "Özür dilerim." diye konuştum.

Aniden bana döndüğünde başını iki yana salladı ve beni kendisine doğru çekti. Başımı göğsüne yasladığımda saçımı okşamaya başlamıştı.

"Senin özür dileyeceğin bir şeyin yok ki Tiffany," diye yumuşak bir sesle konuşurken sesi çatallaşıyordu.

Ona baktığımda ağlamamaya gayret eder bir haldeydi. Az önce ellerini saçlarının arasından geçirdiği için saçı dağılmıştı. Yüzüne minik bir damla düşüp elmacık kemiklerine kayarken hafifçe sildim.

"Seni iyileştirmek için her şeyi yapacağım. Amerika'ya-"

Kaşlarımı çattım.

"Zayn, beni bırakacaksın, bırakmalısın. Gitgide hastalıklı bir aşka dönüşecek bu. Beni bırakırsan daha sonra yaşayacağın büyük acıdansa şimdi küçük bir acı yeterli olur. Sana yapamam böyle bir şey. Yapmayacağım da."

Laughed to Life • Zayn Malik | (UNEDITED)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin