yirmialtı

1.5K 47 3
                                    

   Oğuz'dan

Bana gelen konumu abime gösterirken abim hemen Caner komisere haver vermişti. Babam ve Ahves adamları ayarlamış ve oraya doğru yola çıkmışlardı. Tuzakta olabilirdi tabi. Her şeyin olup bitmesi gerekiyordu bir an önce.

  "Umay iyi olacak anne." dediğimde anneme sarılmıştım. İyi değildi. Hemde hiç iyi değildi. Ağlamaktan bitap düşmüştü.

  Ben onu sakinleştiriyordum. Telefonum abimdeydi. Tekrar mesaj gelebilir diye.

  Umay'dan

Dışardan gelen sesler ile kapı hayvan gibi çalınmıştı. Yiğit kapının arkasına yaslanırken pencereyi aç ve saklan demişti bana. Ben dediklerini yapmıştım.

  "Aç kapıyı polisler bastı aç hemen lan." diye bağırıyordu babası. Yiğit açmıyordu kapıyı. "Silahını yere at Orhan Demirtuğ." diye güçlü bir ses gelmişti. İki üç el ateş sesi gelince Yiğit kapıyı açmıştı.

  Ortalığı kontrol ederken ters kelepçelenmişti. "Umay burada mısın güzelim?" diyen ise Sarp abimdi. Olduğum dolaptan çıkıp boynuna atlarken "Yiğit'i bırakın abi hayatımı o kurtardı." demiştim.

  Sarp abim bizi kapıdan çıkartmıştı. Yiğit kelepçeliydi. Onun bir suçu yoktu oysa. Ahves ve babamı görünce ilk babama sonra Ahves'e sarılmıştım. Babam annemlere haber verirken ifadeyi hemen vermej istediğimi söyledim. Yiğit öyle kalmamalıydı. Beni kurtarmıştı.

  Biz direkt ifadeye geçtiğimizde her şeyi olduğu gibi Caner komisere anlatmıştım. Yiğit gözetimli serbest bırakılmıştı bir süreliğine ama haberi yoktu.

  Yiğit kapıdan çıkarken Ahves ve babam yanımdaydı. "Yiğit." diye seslendiğimde adımları durmuş ve bana dönmüştü. "Teşekkür ederim hayatımı kurtardığın için." demiştim. Yüzü düşmüştü.

  "Umay... Ben özür dilerim hayatına dahil olduğum için.Elindeki çantaya bir not bıraktım. Lütfen ben gidince oku." demişti ve beni dinlemeden gitmişti.

  O gittiğinde çantamda ki notu çıkarmıştım.

  'Sevgili Umay. Babamın emri doğrultusunda seninle sevgili oldum. Sonrasında babamın emrine göre seni hamile bırakmam gerekiyordu. Ama ben kimseye yapamazdım bunu. Sen iyi biriydin. Senin geleceğini yıkmamak için o gece ayrıldık. Ama o gece benim geleceğim başıma yıkıldı. Ama olması gereken buydu. Başta babamın emirlerine boyun eğmemem gerekiyordu.Senden ve ailenden özür dilerim. Seni hep iyi bir arkadaş olarak kalbimde taşıyacağım.

  Ve sana söz veriyorum yeni aileme hep sahip çıkacağım.'

  Yiğit kötü biri değildi. Kötü bir babayla büyümüştü.

Eve gittiğimizde annem boynuma sarılmıştı. Beni yanından ayırmamıştı bir hafta. Benimle hep evde durmuştu. Kaybetmekten korkuyordu. Her akşam iyi miyiz diye hepimize soruyordu. Babam ise düşünceliydi.

Gece uyurken yanıma gelip özür dilediğini duymuştum.

  Beni koruyamadığı için pişmanlık duyuyordu. Babamın yanına gidip kocaman sarılırken "Beni korudun ki. Bak ben iyiyim. Bir çizik bile almadım baba." dediğimde gülümsemiş ve kollarının arasına almıştı beni. Biz güzel bir aile olmuştuk. Böyle kalacaktık.

Ahves'in ailesi de benim için çok endişelenmişti. Ayda abla sürekli aramıştı beni. Simay ise yanımdan ayrılmıyordu. Bera ve Burçe ise beni hep destekliyorlardı. Bera yaşadığım şeyler dolayısı ile bana özel terapi yapmıştı.

  Ben güzel bir aile ve güzel arkadaşlar edinmiştim. O adam ise hapse girmişti. Davama ise Sarp abim bakıyordu. Yiğit ile Oğuz abim konuşmuştu ve Yiğit tanık olacağını söylemişti.

  Eskisi gibi değildi. Olamazdıda.

Bir hafta sonra ise Alpay ve dayımlar gelmişti. Anneannem beni sarıp sarmalarken Sarp abim ve Oğuz abimide sarmalamıştı. Alpay'da kıskandığı için gelirken anneannem hepimize kocaman  kocaman sarılmıştı. Kaya abinin aileside beni merak edip gelmişti hafta içinde sürekli.

Yani anlayacağınız bir aile kazanmıştım. Annemle olan küçük ailemiz kocaman bir aileye dönüşmüştü.

  Ahves ise şu bir hafta boyunca sürekli benimle mesajlaşmıştı. Gelmiyordu malum evin yoğunluğundan.

  Evin yoğunluğu gittiğinde yemeğe gitmek için anlaşmıştık. Yorgunluktan uykum geldiğinde babamın kucağında uyuyakalmıştım bile. Babam saçlarımla oynarken güzel ve derin uykumda rüyalara girmiştim bile.

5 yıl sonra

  Bugün tam tamına 23 yaşına girmiştim. Ve doğum günümde evlilik teklifi almıştım. Ben evlilik teklifini kabul ettiğim adama bakarken adam yüzüğü elime geçirdi. Ayağa kalkıp "Seni seviyorum sevgilim." dediğinde ben eve nasıl gideceğimi düşünmeye başlamıştım. Ahves ile Paris'teydik.

  Ahves'in şirketinde çalışmıyordum. Ama babamın şirketi ile ortaktı. Babam ve Oğuz abim diğer işleri hallederken beni Ahves ile yurt dışı ihaleleri hakkında öğrenim görmem için yollamışlardı.

  Eyfelin önünde aldığım evlilik teklifi ise eşsizdi. Ahves beni bir gün olsun üzmemiş ve hep yanımda durmuştu. Okulumu derece ile bitirmiştim. Tabi ödevlerimde çoğu zamab abim,babam,annem ve Ahves yardımcı olsada sonuçta derece yapmış ve bende tecrübe kazanmıştım.

Bazense hiç yardım etmemişlerdi hatta. Tabi ağlama krizlerine girmiştim çoğu zaman.

  Otele geçtiğimiz de gruba yüzüğü çekip atmıştım. Bu arada Devran abi ve Simay olmuştu çokta güzel olmuştu. Burçe ve abim ise evlenmişlerdi... 1 yaşında olan yeğenim Utku ise çok yaramazdı. Sarp abim kendisi gibi hukuk okumuş olan Beyza abla ile evlenmiş ve 3 yaşında bir oğulları vardı. Gökalp ve Utku ikisi bir araya gelince evi inletiyorlardı.  Tabi Alpay beyimiz vardı. Ona Ankara gelmişti ama yinede okul hayatı güzel geçmişti. Ayrı olsak bile hayatının aşkını bulmuştu.

  Alpay ve Sevde. Sevde eczacılık bitirmişti. Alpay ise mimar olarak başlamıştı işe bizim şirkette. İstanbul'a taşınmışlardı. Dayımlar hâla eski evdeydi. Alpay ve Sevde ise beraber yaşıyorlardı. Çoğu zaman bize geliyorlardı. 

  Ve son olarak Bera. Bera evlenmemişti ama halinden memnundu. Sevgilisi vardı. Eylül ile güzel giden bir ilişkileri vardı.

  Böyle gidiyordu her şey. Ahves 30 olmadan bu yıl içinde evlenme kararı almıştık ve galiba bunu ilk önce ailelerimize söylememiz gerekiyordu.

 

 

Minik Kurabiyem🍪Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon