12

4.4K 820 665
                                    

Haiii ben geldiim!

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

Taehyung|

Jungkook'u kapısının önüne kadar bıraktığımda, telaşlı bakışları gözlerime tırmandı. Son söylediğim sözlerden sonra gitmesi gerektiğini söyleyip kaçarcasına araçtan inmişti.

Yanakları elma şekerini andırıyordu, utanmıştı. Gerçekten sözlerim onu çok utandırmıştı ve kıpkırmızı yanaklarını benden saklamak ister gibi evinin kapısına ilerlerken başını önünde tutmuştu.

"Ben... Şey... Eve geçeyim." Gözlerini yuvalarında döndürerek gözlerime doğrudan bakmaya çekindi. Utanınca o kadar güzel gözüküyordu ki, yanaklarının kızarması ona ayrı bir çekicilik katıyordu, o boncuk gözleri göz alıcıydı.

"Geç bakalım." diye hırıltılı bir sesle homurdandığımda Jungkook bana bakmadan el sallayıp açtığı kapıdan içeri geçtiği gibi kapatması bir oldu.

Ellerimi ceplerime tıkıştırarak omuzlarımı dikleştirecek şekilde derin bir nefes çektim içime. "Kaç bakalım Jeon." dedim ve gülümseyerek geri çekildim. 

"İyi geceler boncuk gözlüm." diyerek merdivenleri hızlıca inerek bahçeden çıkıp yolun karşısına geçerken etrafı kolaçan ettim.

Sağa sola bakınarak kendi evimin bahçe kapısını ayağımla tekmeleyerek açtım. Dünün aksine bugün etraf sakindi.

Bahçe kapısını geri kapatmaya bile tenezzül etmeksizin ellerim ceplerimde ilerlemeye devam ettim. Verandanın önüne geldiğim anda cebimden yükselen telefonumun melodisi kulaklarımı doldurdu.

Anahtarı çıkartıp kapıyı açarken, diğer yandan da ceketimin cebindeki telefonumu çıkarttım. "Ne var Hansol?"

İçeriye girip kapıyı ayağımla ittiğimde gürültüyle çarparak kapandı. Doğruca odama çıkmak için karanlık koridorda ışığı açma ihtiyacı duymadan adımladım. "Patron, bu kafenin eski sahibi uyanmış, hastaneden çıkışını yapacaklarmış yarına, haber vermek istedim."

"Siktiğimin gebermedi mi? Sana düzgün çarpmanı söylemiştim Hansol!" diye tısladım. "Patron gerçekten çok hızlı çarptım, frene hiç basmadan çarpıp geçtim. Adam 9 canlı."

Gözlerimi devirerek merdivenleri tırmanmaya başlarken duraksadım. "Adamlara haber ver, dikkat çekmeyecek şekilde erken taburcu edileceği bahanesiyle kimselere çaktırmadan hastaneden çıkartın ve bizim mekana getirin o lavuğu." diye homurdanarak geri dönüp çıktığım basamakları hızlıca indim.

"Emredersiniz, hemen organize ediyorum. Sen geliyor musun patron?" diye sorduğunda dilimi yanağımın içinde sertçe çevirmeye son verip anahtarı aldığım gibi sokak kapısını açıp çıkıp kapıyı sertçe çarptığımda güldü. "Geliyorsun patron anladım, yani ben zaten gelirsin diye düşündüm ama enişte olayı vardı ya. Belki onun yanında olursun-"

"Kapa çeneni Hansol, zaten fena patladım. Çok öfkeliyim." diye sıktığım dişlerimin arasından tıslayarak sert adımlarla bahçemden çıkıp aracıma geçtim.

"Enişte çok mu kızdı patron?" 

"Paparayı yedik tabii, soğuk yapıyor. Ne kadar yumuşatmaya çalışsam da kırıldı bana. Biraz daha yakınlaşmak istersen elimde patladı olay. Ben de hata ama, Jeon'un mesaisi dışında hiç gitmeyecektim kafe sahibi olarak oraya. Böyle olacağı belliydi." diye homurdandım huysuzca.

"Patron er ya da geç öğrenecekti, sıkma canını. Hem ona yardım etmeye çalış-"

"Kapa çeneni Hansol!" diye ikaz ettim. "Sustum patron." derken gözlerimi devirerek telefonu kapattığım gibi yan koltuğa fırlattım.

LOVE YOU DANGEROUSLY • TAEKOOKOn viuen les histories. Descobreix ara