1

9K 1.1K 1K
                                    

Haiii ben geldiim!

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

Saçlarımı geriye doğru itekleyip başımı olumlu anlamda salladım. "Dışarıya çıkınca ben de gerginlikten istifra etmiştim... Ama seni görememiştim, gerçi derhal gitmek istediğim için pek etrafıma bakınacak halde de sayılmaz-oh otobüsüm..." Konuşurken, otobüsümün durağa doğru ilerlediğini görünce telaşla harekete geçtim.

"Gitmeliyim kusura bakma." diye aceleyle konuşurken koşturmaya başladım. "Dur, bekle yetişemezsin, ben bırakayım seni." Taehyung arkamdan bağırırken, durak boş olduğu için hiç durmadan geçip giden otobüse yetişebilmemin imkansızlaştığı gerçeğiyle yüzleştim. Tam o sırada kaldırımdaki ufak çıkıntıya ayağım takılırken bedenimi durdurup dengede tutmayı başaramadan zemine yapışmam bir oldu.

Dişlerimi sıkarak yapışıp kaldığım zemine avuçlarımı dayayarak ayağa kalkmak için hamle yapacağım sırada önüme gölgesi düştü. Başımı kaldırdığım anda önüme doğru uzanan elini gördüm.

"İyi misin?" diye sordu. Geçen hafta barda ilk kez karşılaştığımız an gözümün önüne gelirken, bu kez elini çekinceyle tuttum. Beni çekerek ayağa kalkmama yardımcı olmasına izin verdim.

Sıcak parmaklarının dokunuşunun temasını koparmasını sağlayan ben oldum. Avuçlarımla pantolonumun diz kısımlarına uzanıp silkelerken, "İyiyim, ama otobüsümü kaçırmasaydım daha iyi olabilirdim." diye hayıflandım.

"Aracım şurada hemen. Gideceğin yere kadar götürebilirim Jeon." diye nazikçe teklifte bulunduğunda onun bu nezaketli tutumu karşısında utangaç bir şekilde tebessüm ederken ellerimi 'gerek yok' dercesine kaldırdım. "Zahmet vermeyeyim."

Tam düşmemin etkisiyle omzumdan kayan çantamı zeminden almak için harekete geçeceğim sırada benden önce davranıp eğildi ve çantamı kaptığı gibi bana uzattı. "Zahmet vermezsin. Hem komşuyuz artık. Sanırım karşı binamda oturuyorsun, değil mi?"

Çantamı elinden yavaşça çekerek alırken mahcup bir edayla omzuma asıp başımı olumlu anlamda salladım. Sonra gözlerimi kısarak başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Karşı binada oturduğumu nereden biliyorsun?"

Gözleri hafifçe kısılırken çenesini kaşıyarak diğer eliyle parmağını şıklatıp evimin olduğu köşeyi işaret etti. "Tam olarak şuradaki binadan çıktığını gördüm desem?"

Onun yolun karşısından bana doğru gelip laf attığını göz önünde bulundurunca evden çıktığımı fark etmesi kadar olası bir durum yoktu. "Benimki de soru..." diye mırıldandım. "Sorun yok." dediğinde çantamın kayışıyla oynayarak, "Sorun yok." diye onu tekrarladım.

Tam o sırada bakışlarının omzumun arkasına saliselik kaymasıyla beni belimden kavrayıp hızla kenara çekmesi bir oldu. Yolun ortasından yol kenarına yönelmemizle bir araç yanımızdan geçip gitti. "Dikkat et Jeon."

Başımı önüme çevirdiğim anda, yüzlerimiz arasındaki yakın mesafenin farkına varınca boğazımı temizleyerek geriye doğru adım attım. Adımımla birlikte belimi kavrayan tutuşu yerini boşluğa bıraktı.

"Teşekkür ederim aa şey... Ben artık gerçekten gitmeliyim, bir sonraki otobüsü de kaçırmayayım." dediğimde alnına dökülen kuzgun karası saçlarını geriye doğru savurdu. "Bir sonraki otobüs seferini mi bekleyeceksin? Geç kaldığını söylemiştin, bir kez daha diyorum, ben bırakabilirim Jeon."

Dudaklarımı şişirerek ofladım, ikilemde kalmıştım. "Her geçen saniye geç kalmaya devam ediyorsun, ama yine de sen bilirsin." derken kol saatini kontrol etti ve hemen sonra ellerini ceplerine tıkıştırdı. Daha onunla yeni karşılaşmamıza rağmen, üstelik eşyaları eve yerleştiği için son derece meşgulken benim geç kalmam konusunda kayıtsız kalmamış olması beni gülümsetmişti. 

LOVE YOU DANGEROUSLY • TAEKOOKOnde as histórias ganham vida. Descobre agora