7

5.5K 861 549
                                    

Haiii ben geldiim!

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

Taehyung beni gerçek anlamda motive etmek için çabalamış, yüzümü güldürmek için espriler bile yapmıştı. Onunla konuşmak bana iyi gelmişti.

Onunla biraz sahilde yürümüş ve sonra da aracına binerek evlere dağılmıştık. Vardiyamdan kovulduğum için eve gelmiş ve yatağıma yığılıp kalmıştım. Jimin evde yoktu.

Akşam yemeği için bir şeyler hazırlayıp yapacak vaktim bolca vardı ama kafede yaşananları düşündükçe gözlerim doluyordu.

Benim yanıma öğle yemeği yedikten sonra yakınlarda olduğu için uğramak istediğini söylemişti ama onu kafede ağırlamaya fırsatım bile olmamıştı maalesef ki.

Yarın vardiya saatimde gidecektim, ama patronun beni yeniden vardiyamdan kovmasından korkuyordum doğrusu. İçim içimi kemiriyordu. Umarım yarına öfkesi dinerdi. 

Zilin çalmasıyla birlikte oflaya puflaya yatağımdan çıkıp alt kata indim ve sokak kapısına vardığım gibi kapıyı açtım.

Gözlerinde gözlükleriyle kapıda dikilen Taehyung ile karşı karşıya kalınca dudaklarıma ufak bir gülümseme asıldı. "Tadam, Clark Kent gözlüklerim nasıl ama?"

"Çok yakışmış." dediğimde kaşları havalandı. "Bu kadarcık mı? E hani bana şirin olduğumu söylemedin? Gözlüklerle daha içten ve şirin görünmüyor muyum?"

Saçlarımı parmaklarımla tararcasına geriye doğru iteklerken, "Çok şirin duruyor, çok yakışmış sahiden." dediğimde alt dudağını ısırarak gülümsedi. 

"Artık lenslere veda ediyorum o halde." diye hırıltılı bir sesle homurdandı. "Bana fikrimi sorarsan bu halinle çok daha iyisin, yani gözlüklerle. Ama yine de sen bilirsin tabii."

"Çok daha iyiyim demek, hmm." diyerek çenesini kaşıdığında seslice yutkundum. "Bir şeyler içmek ister misin?"

"Aslında ben seni evden çıkarmak için gelmiştim, moralin bozukken seni yalnız bırakmak istemiyorum da. Sinemaya falan gidelim mi? Tenis falan oynar mısın? Ya da golf?"

"Holdinge geçmeyecek misin?"

"Ceo'yum ya ben, istediğim zaman gidiyorum, toplantılar için uğruyorum şirkete genellikle." dediğinde alt dudağımı büktüm. "Keşke herkes senin kadar şanslı olabilseydi..." diye fısıldadım.

"Ne dedin? Anlamadım?" Hayatın cilvesiydi işte. Ben zor yaşam şartları sürerken Taehyung çok rahattı. "Yok boşver, ben dinlensem iyi olacak Taehyung, hazır vakit bulmuşken biraz evde pinekleyeyim." 

"Evde pinekleyip televizyon mu izleyeceksin?" diye sordu ellerini montunun ceplerine tıkıştırarak. "Tam anlamıyla öyle yapmayı düşünüyordum."

"Patlamış mısır alıp geleyim, birlikte izleyelim, olmaz mı?"

Alt dudağımı kemirerek başımı olumlu anlamda salladığımda, "Olmaz mı demek bu? Buna mı onay veriyorsun?" diye sorunca ellerimi havaya kaldırdım. "Yok yok, birlikte netflixten film izleyebiliriz için onay vermiştim."

"Sinema ve dışarı çıkma teklifim reddedilse bile, birlikte evde pinekleyip netflix izleme teklifim kabul edildi." dediğinde ensemi sıvazladım. "Elimde para yok ya, kusura bakma. Yarın da patron beni vardiyamdan kovmazsa günlük paramı alacağım, ama bugünkü yalan oldu." Ona da ödetemezdim doğrusu. 

"Tanrı aşkına bu yüzden mi reddettin? Parayı düşünmesene, ben halled-"

"Olmaz. Geliyor musun? Kapıyı kapatacağım, içerisi soğuyor." dediğimde ayakkabılarını hızlıca çıkartacağı sırada duraksadı. "Bir koşu gidip patlamış mısır alıp geleyim o zaman."

LOVE YOU DANGEROUSLY • TAEKOOKWhere stories live. Discover now