Gururuna Düşman/9

Start from the beginning
                                    

"Gonca?" dedi Alaeddin, sesindeki şehvet fark edilmeyecek gibi değildi. 

"Hıh?" dedi Gonca gözlerini Alaeddin'in gözlerinden ayıramayarak. 

"Be-" diye başlayan Alaeddin'in söyleyecekleri dışardan gelen ses ile yarıda bölündü. 

"Alaeddin'im, sabah aşı hazırdır. Osman babam dahi geldi seni çağırır" dedi Sırma yüksek bir sesle bağırarak. 

Alaeddin ve Gonca aynı anda kapıya bakıp yine aynı anda birbirlerine döndüler. Gonca boğazını temizleyerek Alaeddin'den bakışlarını kaçırıp boynundaki kollarını çözdü ve ondan uzaklaştı. Moralinin bozulduğu her halinden belli olurdu. 

"Osman beyi daha fazla bekletmeyelim Alaeddin bey hayde" diyen Gonca belini saran Alaeddin'in kollarından kurtularak ona bakmadan kapıya doğru adımlamaya başladı. 

Sıkıntı ile nefes veren Alaeddin eliyle yüzünü sıvazlayıp sabır çekti. Sıkıntılı hali kendini kararlı bir ruh haline bırakanda kapıya doğru adımlayan hatununa yetişti hızla ve kapı kolunu açmış olan Gonca'ya son anda yetişerek elini kapıya bastırıp kapanmasına neden oldu. 

Gonca arkasını dönerek kendisini kapı ile kendi arasında sıkıştırmış olan Alaeddin'e çevirdi bakışlarını. "Ne edersin Alaeddin bey?" dedi kaşlarını çatarak. 

"Ne decem, bunu ederim" diyen Alaeddin, Gonca'nın belinden kavrayarak kendine çekti ve Gonca'ya konuşma fırsatı bile bırakmadan dudaklarını Gonca'nın dudakları ile birleştirdi. 

Kapıya yasladığı elini orada tutmaya devam ederken kapıya doğru adımlayıp Gonca'nın sırtının kapı ile birleşmesine neden oldu. Bir eli belinde bir eli kapıdayken aklının ve dahi kalbinin anlamakta güçlük çektiği duygular yaşardı. 

İpek gibi saçları, ay gibi beyaz teni, gül bahçelerini andıran kokusu ile aklını başından alan kadının dudakları, delicesine akan bir nehri andırırdı. Alaeddin'in yüreği o denli hızlı atardı ki en delice akan ırmak bile yetişemezdi sanki onun yürek atışına. Her an biraz daha yitirirdi kendini Gonca'nın dudaklarında. Lakin Gonca'nın karşılık vermediğini görende güç bela da olsa ayrıldı ondan. Çok kısa bir an sürmüştü bu olanlar. O kadar kısa olmuştu ki Gonca daha ne olduğunu bile anlayamadan öpülmüş, kapı ile birlenmiş, Alaeddin'in bedenine yaslıyken bulmuştu kendini. 

Nefes nefese kalmış olan Alaeddin, ilk önce öperek kızartmış olduğu kiraz dudaklara sonra ise cihanın en güzel gözlerine baktı. Bu öpüş sert ve karşılıklı değildi. Sadece öpmekle yetinmiş dudaklarını Gonca'nın dudaklarının üzerine kapamıştı. Daha fazlasını yapmasını engelleyen şey Gonca'nın ne tepki vereceğini bilmemekti. Nitekim Gonca'nın karşılık vermemiş olmasından dolayı da yanlış bir şey yaptığını düşünmüştü Alaeddin. Önce kapıya yasladığı kolunu çekti, sonra da Gonca'nın beline dolamış olduğu kolunu. 

Şaşkınlıktan ve utançtan nefes bile almayı unutmuş olan Gonca ne diyeceğini ne edeceğini bilemez olmuştu. İlk defa böyle bir şey yaşardı. Alaeddin'in bakışları, varlığı bile Gonca'nın yüreğini duracak kadar hızlı attırırken imdi böyle bir şey... 

Gonca'nın herhangi bir tepki vermediğini gören Alaeddin bu duruma bozulmuş olsa da belli etmemeye ve kendini toparlamaya çalıştı. Gonca, Alaeddin'in bozulduğunu anlayınca bir şey demek için hazırlamıştı ama tam o anda da Alaeddin konuşmuştu. 

"Aşa beklerler, hayde gidelim" dedi Alaeddin üzerini son kez kontrol ederek. Gonca, bir şey deme fırsatı bulamadan kapının arkasından ayrıldı. Alaeddin kapıyı açtığında çıkmadan evvel Gonca'ya bakıp elini yavaşça Gonca'nın yüzüne doğru uzattı. Gonca usulca gözlerini yumduğunda Alaeddin, Gonca'nın başlığından firar eden bir tutam saçı usulca başlığın altına itip baş parmağı ile gözlerini yummuş olan orman gülünün yanağını okşadı naif hareketlerle. Gonca gözünü açtığında ikisi de birbirlerine baktılar. Ateş ile barut gibiydiler. Yürekleri patlamak içün hazırda beklerdi sanki. 

AlGon🌼🤍Where stories live. Discover now