38. bölüm

47 4 0
                                    

Canım Ceren...

Kırık kızlarım😿🫶🏻 Bölümleri oy ve yorumlarınızla taçlandırır mısınız? Bu arada en sevdiğiniz karakter hangisi? 

Keyifli okumalar!

***

Yol boyunca aklımda dönüp dolaşan sadece tek bir düşünce vardı. O da Andıç'ın annesinin yaşadıklarıydı. Bir kadın için ne kadar da zor şeyler yaşamıştı. Oğlunun şu an bu konumda olmasıyla gurur duyuyor olmalıydı. Andıç annesini çok seviyordu. Onun hakkında konuştuğunda bile gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Onun aksine ben annemi düşündüğümde içimde sıkıntılar büyüyordu. Bunun sebebi benden sakladığı şeylerdi. Gizlettiklerini hazmedemiyordum. Acaba kim için kalbini vermişti? Onun hayatında değeri yüksek olan biri olmalıydı.

"Ne düşünüyorsun?" Bakışlarımı yoldan çekerek Andıç'a çevirdim.

"Anneni." Ona doğruları söylemek istedim.

"Neyi merak ediyorsun?" Yol boyunca Ceren iki kez daha aramıştı. Aramaları reddettiğinden dolayı şu an ne bir arama geliyordu ne de herhangi bir mesaj.

"İsmi ne annenin?"

"Meryem Gözcü." Yandan bir bakış attı. Direksiyonun üzerindeki ellerine baktım. Sıkıyordu ve parmak buğumları bembeyaz kesilmişti.

"Ben çok üzgünüm. Keşke bu kadar yüce gönüllü biriyle tanışa bilseydim. Başın sağ olsun." Bir şey dememişti sadece başını salladı. Yola bakmayı sürdürdüğünde telefonuna gelen mesajla bakışlarım oraya kaydı.

"Bakar mısın?" Başımı salladım. Mesaj Ceren'dendi.

Sesli okudum. "Abi, annem çok ısrar ediyor. Akşam yemeğine gelmesen beni de kendisiyle Isviçre'ye götürecekmiş. Aslında seninle gitmeyi çok isterim ama temelli gidecekmişiz. Yalvarırım bu iki bunakla beni yalnız bırakma. Cnm abim. Akşam saat 8'de evde olman gerekiyor. Seni çok seviyorum."

Andıç yüzünü buruşturdu. "Cnm abim mi?" Gülerek başımı salladım. Telefonu yerine bıraktığımda sırtımı koltuğa yaslamıştım.

"Gitmen gerekiyor."

"Maalesef. Aslında Ceren olmasa asla gitmem."

Aklıma gelen şeyle ona döndüm. "Seninle gelebilirim."

Aniden bana bakmıştı. "Yani sen de istesen. Böyle kendimi davet et..." diye devam edecektim ki bir anda, "Gel," demişti.

"Pekala. Akşama hazırlanacağım."

Yüzümdeki gülümseye bakarak aracı sağa kırmıştı. "Mayda, emin misin? Babam... görüp görebileceğin en zor biri olabilir. Sana çok fazla soru soracaktır. Yani emin misin?"

Başımı salladım. "En fazla ne olabilir ki?" Yüzü bembeyaz olmuştu. Sinirden miydi?

"En fazla..." Dudaklarının arasından bir şey mırıldanmıştı ama ben tam olarak duyamamıştım.

"Zaten gideceksin birkaç güne. Seninle de zaman geçirmiş olurum."

Buruk tebessümle bana baktı. "Sadece birkaç gün yanında olmayacağım. Yine de beni özleyeceksin."

"Özlenilmeyi sevdiğini anladım, sevgilim. Ama sence de şımarmadın mı?"

Kıkırdayarak yanağını okşadım. Cevap vermesine müsaade etmeden devam ettim. "Sana şımarıklık çok yakışıyor."

Evimizin önünde duran araçla derin nefes aldım. "Gitmek istemiyorum."

"Annenle aran nasıl?"

"İyi sayılmaz."

MÛTENÂ  +18Where stories live. Discover now