31. bölüm

63 9 2
                                    

Bu bölüm bol sinir krizi geçirip bir rahatlamalık olan bölüm. Ancak yine de ışıl ışıl parlayan bu çiftimize bayılıyorum. Hele bu karlı pistte onların hotluğu çok iyi oldu. Fotoğrafları paylaşacağım. Benim gözümden onlar:


instagram* ulduzmakh

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

instagram* ulduzmakh

Lütfen bol bol yorum yapıp oylar mısınız? Zira bu oylar sayesinde serinin devam kitaplarını yazıp yazmamayı düşüneceğim.

Keyifli okumalar!

***

Birçok aldatılma senaryoları duymuştum. En acılı olanından tutun en acısız olana kadar tüm senaryolar birbirini tekrarlardı. Bu yüzden karşımdaki manzaradan aptal olduğumu, Andıç'a güvenimin tamamen boş olup olmadığını sorguluyordum. Böyle olmaması için o kadar çaba sarfetmek istiyordum ki. Yüzümün aldığı ifade neydi bilmiyorum ama kalbimdeki o hüznün verdiği acıyı hissediyordum. Benim buradaki varlığımı daha fark etmemişlerdi.

Andıç'ın havada kalan kolları bir anda Melek'e dokunmuştu. Onu geri iteleyerek, "Ne yapıyorsun?" Diye sesini yükseltti. Melek ise ne olduğunu anlamadan Andıç'a bakmıştı.

"Ben... sadece seni tebrik etmek istemiştim." Sesindeki hüznü buradan hissediyordum. Başkasının sevgilisine nasıl bu kadar kolay şekilde sarılabilirdi?

"Farkında mısın? Benim kız arkadaşım var, Melek. Bana bu şekilde sarılamazsın. Seni uyarmıştım."

Uyarmıştım... Daha önce bunu yapmış mıydı? Bir adım öne atarak onlara yaklaştım. Adım sesimi duyan her ikisi bana bakmıştı. Andıç'ın gözlerindeki sinirin kırıklarını gördüğümde konuşmaya başladım.

"Burada ne oluyor?"

İkisinden de açıklama beklememiştim. Zaten gördüğümü gördüm. Melek'in az önceki hayal kırıklığıyla olan yüzü şu an bir sırıtışa sahipti.

"Sevgilini tebrik ediyordum." Bir adım da yaklaştım.

"Sana mı kaldı?"

Dudağını büktü. "Bu kadar geciktiğine göre bana kaldı." Dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırıp derin nefes aldım.

Andıç yanıma yaklaştığında üzerindeki üniformayı çıkarmadığını fark ettim. Daha yeni gelmişti ve Melek neredeyse onu takip ediyordu. Hiçbir fırsatı kaçırmıyordu.

"Sen sevgilime yaranmak için kapısında kuyruk olduğundan olabilir mi?"

"Hah," demişti. "Sevgiline sorsana onun peşinde kuyruk muyum? Sahi hiç sorgulamıyor musun? Ne alakayız diye."

Çok sinir bozucuydu. Hem de oldukça. "Sorgulamıyorum. Çünkü çok önemli biri olsaydın seni itmezdi, görmek isterdi değil mi? Senden haz etmiyorsa pek kayda değer biri değilsin demek."

MÛTENÂ  +18Where stories live. Discover now