37. bölüm

66 4 0
                                    

BEN GELDİMMM! 

Arkadaşlar lütfen oy ve yorumlar yapar mısınızz? Okuduğunuz kısımlara, beğendiğiniz paragraflara düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın. Beni instagramdan takip edebilirsiniz. Hesabim- ulduzmakh

Keyifli okumalar!


***

Aşkın yükünü omuzlarımda hissediyordum. Yük denilen şey aslında her zaman hayatımızda olan bir ağırlık gibi düşünülse de bazen bu yükü de sevebilirdik. Severek de taşıyabilirdik. Bu yükün altında ezilmemeyi diliyordum ama korkumu da saklayamıyordum. İlk kez aşık oluyordum ve elime yüzüme bulaştırmaktan öylesine korkuyordum ki ne yapacağımı bilememiştim. Aşk, herkesin farklı yorumlayacağı bir düşünceydi, duyguydu. Ama bana kalırsa tatlı bir yük, hafif bir meltem, anlık bir arzuydu. Yüzeysel olan duygunun yıkıcı bir darbesi vardı aynı zamanda da. Uyandığın rüya bir anda seni mutlu ederken, o rüyalar anlık olarak kabusa da dönebilirdi. Bu kabus ise senin sonunu getirebilecek bir güce sahipti. Bunu biliyordum, aşkın hafif melteminin sert rüzgara eşit olabileceğini tahmin edebiliyordum. Bu tatlı yükü, onunla, Andıç ile birlikte bir ömür boyu taşımak isterdim aslında.

Şimdi o tatlı gelen rüyadan uyanmak istediğimde bir parmağın gölgesini yüzümün üzerinde hareket ettiğini hissettim. Kışın soğuğuna rağmen çıplak sırtımdan terin aktığını hissedebiliyordum. Heyecan karmının içinde büyük yumağa dönüşürken, cılız da olsa güneş ışınlarının yüzüme çarptığını hissediyordum.

"Uyuyan prenses olmaya mı karar verdin?"

Andıç'ın sesini duyduğumda gözlerimi açmıştım. Sırtımdaki parmakları bu kez saçlarımın arasına daldığında yüzüme vuran güneşe rağmen gözlerimi açmıştım.

"Günaydın." Sesimdeki mahmurluk dün gecenin izini taşıyor gibiydi. Bunu o da fark etmiş olmalı ki dudağını yanağıma bastırarak, "İyi misin?" Diye sormuştum.

"İyiyim." Boğazımı temizleyerek başımı salladım. Çıplak bedenimi yorganın içindeki sıcaklığa bıraktığım için ağrım yoktu.

"Aç mısın?" Dudağını çıplak omzuma bastırmıştı.

"Galiba. Aslında dün geceden sonra acıkmam normalmiş gibi geliyor." Kıkırdığında dudaklarını sertçe dudaklarıma bastırıp kokumu içine çekmişti.

"Sana asla doymam. Bana doymadığın gibi." Bakışlarım yüzünü taradığında bugün farklı göründüğüne karar vermiştim. Sanki değişmiş gibiydi. Hem görünüş olarak hem de karakter olarak. Ilk zamanlar onu tanımaya başladığımı sanıyordum, farklı biri çıkacağından ölesiye korkuyordum ama öyle olmamıştı. Tam beklediğim, bana ait olan, hayallerimdeki o boşlukları dolduran birisi olmuştu.

Hafif kirli sakallarına elimi bastırıp, baş parmağımla yüzünü okşadım. Disiplin kıyafetlerinin içindeki görüntüyü hatırladıkça göğsümde yer edinmeye başlayan o keskin duyguları hissetmiştim. Özeldi benim için, bitmek bilmeyen bir hatıranın bahşettiği hediye gibiydi. Güneş ışınlarında daha fazla belli olan açık kahvelerine bakıp iç çektiğimde kaşları çatıldı.

"Sorun ne? Durgun gibisin." Gibisi fazlaydı, öyleydim. Bir anda daha fazla kaşları çatıldığında sırtını dikleştirdi. Boğazındaki yumruyu hissetmem doğal mıydı?

"Sen... dün gece için." Konuşmasına asla izin vermedim.

"Asla. Duydun mu? Ne olursa olsun asla pişman olmam." Dudaklarıma kayan bakışları yavaşça gözlerime çıktı. Onun karşısında çırılçıplak olmayı umursamadım ve kollarımı boynuna sardım. Andıç'ı kaybetmek isteyeceğim son şey bile değildi. Kim yanında huzurlu birini kaybetmek isterdi ki? Ben hem huzurlu hissediyor, hem de tüm dertlerimden arınmış gibi oluyordum. Geçmişimin de geleceğimin de bir anlamı kalmıyordu. Her olayın içinde, dışında her anında o vardı. Bu kulağıma eskiden olsa çok korkunç gelirdi fakat şimdi bırakın korkuncu, sanki olması gereken buymuş gibiydi.

MÛTENÂ  +18Where stories live. Discover now