17. bölüm

126 10 1
                                    

Biz geldikkk!

Hohh! Yılbaşı bölümüyle karşınızdayım. Umarım çok sevdiğiniz ve beğendiniz bölüm olur! Oylarınızı ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin! İnstagram- Ulduzmakh takip edelim orada kesitler bırakıyorum!

Keyifli okumalar!

***

Alışveriş merkezinden ayrıldıktan sonra Ceren, Andıç'la gitmemiz için ısrar etmişti. Kalbim yine göğüs kafesinden ayrılmak için can çekişirken istemsizce bakışlarımı kaçırdım. Ceren tam olarak abisiyle aramızda ne olup bittiğini bilmiyordu ama kızlar biliyordu. Bu akşam bizde kalacakları için hepimiz birlikte gitmeliydik. Yine de arkadaşlarımı doğru seçmek konusunda yanıldığımı düşünmeme sebep olacak şeyler söylemeye başladılar.

Ayça ilk önce öne atladı. "Olur! Valla çok iyi olur. Zaten biz de Mayda'da kalacağız." Gözlerimi belerterek ne yapıyorsun sen bakışı atmıştım ama sanki Ayça ne demek istemediğimi anlamamış gibi yaparak gülümsedi. Miray ise çekingen tavırla, "Ya yolunuz uzayacak. Şimdi gerek yok," diyerek bana baktı. Ayça'nın aksine ona minnetle gülümsemiştim. Sonuçta gerçekten de benim derdimi anlıyordu.

Ceren başını sağ omzuna yaslayarak, "Lütfen bakın ısrar ediyorum. Gidelim işte. Mayda, lütfen bak," deyip bana masum bakışlar attığında istemsizce onaylamıştım. Aslında biraz Andıç'a yük olsak sorun olmazdı diye düşünüyorum. AVM'den çıktığımızda havanın soğuk olmasına rağmen Andıç'ın telefonla konuştuğunu gördüm. Bizi fark etmemişti ama sesini duyuyordum.

"Sana hayır dedim. Eğer gelmen gerektiğine karar verseydim çağırırdım değil mi?"

Dişlerini ısırdığında derin nefes aldı. "Hayır... Beni ikiletme..." Karşı tarafı iki saniye dinledikten sonra sinirle telefonu kapattığında başını gökyüzüne kaldırarak derin nefes aldı. Adım seslerimizi duyunca başını çevirerek direkt benimle göz göze gelmişti.

Sanki nerede olduğumu her zaman bilir gibiydi. Elimizdeki poşetlere baktığında hiçbir şey söylememişti. Ceren gülümseyerek, "Abicim, kızlar da bizimle gelecekler," dedi. Onun ilk başta itiraz etmesini beklemiştim ama şaşırtarak sadece başını salladı. Kaşlarım çatıldı; sinirli mi diye bir şey söylememişti? Yoksa kibar mı davranıyordu şu an?

Tam arka kapıya açacaktım ki Ceren, "Pardon ya. Benim midem bulanıyor en iyisi arkaya geçeyim," deyip saçma bir bahaneyle arkaya geçmiş, Miray ve Ayça da yanına oturduklarında ben dışarıda kalmıştım. Andıç benim bu şaşkın halim karşısında dudaklarını birbirine bastırarak, "Oturacak mısın yoksa biz devam edelim mi?" diye sorduğunda çıplak bacaklarıma değen soğuk havada daha fazla kalmadan ön koltuğa geçmiştim. Birkaç saniye sonra Andıç da şoför koltuğuna geçtiğinde sinirle Ceren'e döndüm. Benim bu halimi görüp bir anda Miray'a, "Saçınızı nasıl yapacaksınız?" diye sordu.

Onun midesinin bulanmadığına elbette inanmamıştım. Bence hiç kimse inanmamıştı. Bir umut Andıç'ın inanmasını beklesem de çatılı kaşlarla direksiyonu sımsıkı tuttuğunu gördüm. Titreyen bedenimle ona döndüğümde boğazımı temizleyip ellerimi birbirine sürttüm. İçerisi de en az dışarısı kadar soğuktu. Bir anda elini uzatarak oturduğum koltuğun sırt ve alt kısmındaki ısıtıcıyı açtığını gördüm. Bedenim gevşemeye başladığında hiçbir şey demeden bakışlarının çıplak bacaklarıma kaydığını gördüm. Bir bana bir de bacağıma baktığında başını iki yana salladı. Burada bir anlam bulmam gerekiyor mu? Eteğimi çekiştirdiğimde çatılı kaşlarla yolu takip ettiğini gördüm.

Ayça'nın sesi sessizliği bozmuştu. "Saat kaçta geleceksin?" Bu soruyu Ceren'e sordu. İstemsizce başım arkaya döndüğünde Ceren'in renginin attığını görmüştüm. Bembeyaz suratla Ayça'ya döndüğünde saçları yüzünü kapatmıştı. Ağzıyla bir şey söylediğinde ne söylediğine bakmak için biraz daha eğildim. Bedenim neredeyse arkaya doğru düşecekti. Ceren gibi Ayça da dudağını kıpırdattığında durumu anlamıştık. Ceren, Andıç'tan bir şeyler saklıyordu ve duymaması gerekiyordu. Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki çıplak bacağımın üzerinde hissettiğim sıcak ve dövmeli elle yutkunmak zorunda kalmıştım. Kızlar görmemişti çünkü bedenimin yarısı arkaya doğru sarkmıştı. İrkilerek geri çevrildiğimde Andıç'ın çatılı kaşlarla, "Düzgün otur," diye mırıldanmıştı. Bacaklarıma baktığımda kısa olan eteğim iyice yukarı çekilmişti. Yutkunduğumda kalçamın üzerindeki elini aceleyle ittim.

MÛTENÂ  +18Where stories live. Discover now