Bölüm 17

439 33 0
                                    

Rüzgar'ın dün akşam babasıyla ilgili anlattıkları beni tuhaf hissettirmişti. Babasıyla yaşayamadığı şeyler için pişmanlık duyuyordu.

Babamla görüşmem gerektiğini söylemişti ama ben bunun doğru bir fikir olduğunu sanmıyordum. Babam gözümde sadece annemi aldatan ve ailesine sahip çıkmayan bir adamdı.

Bana değer verdiğini biliyordum ama annemi aldattığını yediremiyordum. Karşındaki kişiye beslediğin sevgi bittiğinde doğru yol ayrılmaktı. Her iki tarafın da kalbi kırılacaktı ama bu saygı çerçevesinde olacaktı.

Babamsa bunun yerine arkamızdan işler çevirmiş ve annemi başka bir kadınla aldatmıştı. Kötü olan taraf bunu uzun yıllar önce yapmasıydı.

Çağıl ve Çağan'ın annesiyle yıllar önce evlenmişti. Annemi tanımadan beraberlerdi zaten. Çağan doğduğunda annelerinden ayrılmış ve annemle evlenmişti. Bir sene sonra dayanamamış ve tekrar o kadına gitmişti. Onunla beraber olmuş ve Çağıl doğmuştu. Çağıl'ın annesi ona hamileyken annem de bana hamileydi. İkisini aynı anda idare etmişti yani.

Biz ise bütün bu olayları birkaç ay önce öğrenmiştik.

Karman çorman işlerdi. Ben bile anlayamıyordum bazen. Aklım bulanıyordu. Her şey çok karışıktı.

Seneler boyunca aileler arasında gidip gelmişti. Annem babamın yazışmalarını yakaladığında her şey ortaya çıkmış ve Çağıl ile Çapan'ın anneleriyle konuşmuştu. Neyseki ikisi de orta yolu bulmuş ve birbirlerini suçlamamışlardı. İkisinin de haberi yoktu çünkü bu olaylardan.

Annem babamdan boşandığında babam Çağıl ve Çağan'ın annesine gitmişti ama kapının önüne koyulmuştu. Şimdiyse tek başına yaşıyordu ve bizimle görüşmek istediğini söylüyordu. Aramalarına yanıt vermesem de attığı mesajları okuyordum.

Onunla görüşmek istemediğimi belirttiğimdeyse şansını denemeye devam ediyordu. Çağan ve Çağıl'a da aynısını yapıyordu.

Çağan ve Çağıl da benim gibi onunla görüşmek istemiyordu. Çağan sadece onu suçluyor ve yeri geldiğinde bana iyi davranıyordu. Benimle görüşmek istediğini bile söylemişti ama ben kendimi hazır hissetmemiştim.

Çağıl ise bambaşka bir konuydu. Her şeyin suçlusunu ben ve annemde görüyordu. Babamdan ve bizden nefret ediyordu. Babamı anlıyordum ama annem ve bana böyle bir şekilde yaklaşması yanlıştı. Onların olduğu gibi bizim de suçumuz yoktu. Tek suçlu babamdı ama o bunu anlamıyordu.

Düşüncelerim gözlerimi sulandırmaya başladığında başımı iki yana salladım ve daha fazla düşünmemeye çalıştım. Her gün aynı şeyleri düşünmekten sıkılmıştım.

Sınıfa vardığımda gözlerimi yerden ayırmadım ve sırama geçtim. Rüzgar'a bile bakmak istememiştim. Düşündüklerim beni kötü etkilemişti.

Sırt çantamdaki eşyaları güzelce sıramın üzerine dizdikten sonra iç çektim ve ellerimle oynamaya başladım. Üzerime aniden stres basmıştı.

Coğrafya hocası sınıfa girdiğinde ders başlamıştı ve sınıf sessizleşmişti. Aklım başka yerlerde olduğu için bir türlü kafamı derse veremiyordum.

Yaşadığım anksiyete büyüdüğünde nefeslerim de sıklaşmaya başlamıştı. Ciğerlerime havanın dolmadığını anladığımda kendimi sakinleştirmeye çalıştım ama pek başaralı olamadım.

Astım krizi geçiriyordum.

Bunu kimse bilmiyordu ve okul kariyerim boyunca herkesten saklamayı başarmıştım. İnsanların bana olan bakışlarını görmek istememiştim. Güçsüz gibi görünmek istememiştim.

Düzensiz uykularda | yarı texting Where stories live. Discover now