Bölüm 12

468 35 3
                                    

Rüzgar'ın anlatımıyla

Sınıfta oturuyor ve arkadaşlarımın anlattıklarını dinliyordum. Gözlerim ara sıra sıranın üzerinde duran telefonuma kayıyor ve bir mesaj gelmiş mi diye bakıyordum.

Doğruyu söylemek gerekirse güneş ile konuşmak güzeldi.

Onunla konuşurken düşünmek zorunda kalmıyordum. Bir şeylere dikkat etmem gerektiğini hissetmiyordum.

Güneş'in beni tanıması ama benim onu tanımamam bazen sinirimi bozuyordu açıkçası. İlk başlarda benimle oyun oynuyor diye düşünmüştüm ama sonradan beni kandırmadığına ikna olmuştum.

Günlerdir yazışıyorduk ve ben onu deli gibi merak etmeye başlamıştım. Onu araştırmak istiyor ve kim olduğunu bulmak istiyordum.

Aklıma gelen şeyle telefonumu elime aldım ve galerime girip gönderdiği fotoğrafa tıkladım. Biraz manyakça olacaktı ama gönderdiği notlarından el yazısını sınıftaki diğer el yazılarıyla karşılaştırabilirdim.

"Sen ne düşünüyorsun, Rüzgar?" Dedi Sinan kaşını kaldırarak. Dikkatimin dağıldığını fark etmişti.

Telefonu kilitleyip sıranın üstüne koydum ve ilgili görünmeye çalıştım. "Konu neydi?"

"Sanki umurundaydı." Çağıl gözlerini devirdi ve telefonuma baktı. "Ne var o telefonda, kaç gündür elinden düşmüyor?"

"Annem gibi başlama sende." Dedim elimi havada geçiştiricesine sallayarak.

Sinan gözlerini kıstıktan sonra konuştu. "Öğreniriz yakında."

İkili konuşmalarına devam ettiğinde ben kendimi dışta bırakmıştım. Sınıfta bizden ve bir iki kızdan başka kimse yoktu. Hatırladığım kadarıyla en arkada oturan ve sakızını patlatan kız Çiğdem'di. En önde oturanın ismi de sanırım Algımdı.

Gözlerimi birkaç saniye Algım'ın üzerinde tuttum ve onu inceledim. Açık kahve saçları orta boydu ve salık bırakmıştı. Elini çenesine yaslamış notlarını okuyordu. Onunla hiç konuşmadığım için karakterini pek bilmiyordum ama çalışkan olduğu belliydi.

Çağıl rahatsızca yerinde kıpırdandığında bakışlarımızı gördü ve kendini açıkladı. "Ne baktın kıza?"

Yanlış bir şey yapmışım gibi baktığı için kaşlarımı kaldırdım. "Bakamaz mıyım?"

Gözlerini benden alıp Algım'a çevirdiğinde yüz ifadesinde bir değişiklik meydana geldi. Sinan'la birbirimize baktık ve Çağıl'ın problemini anlamaya çalıştık.

"Neyse," Çağıl yerinden kalktı ve sıranın yanında durdu. "Ben kantine gideceğim. Gelen var mı?"

Sinan başını salladı ve ayağa kalktı. "Ben gelirim."

Bana sorarcasına baktıklarında başımı sağa sola sallayarak onları reddettim. Sınıftan çıktıklarında arkama yaslandım ve el yazılarını nasıl karşılaştırabileceğimi düşünmeye başladım.

Sabrım yetmediğinde yerimde dikleştim ve boğazımı temizledim. İki kız da bana baktığında derdimi anlatmaya başladım. "Acaba biriniz bugünün notlarını verebilir mi? Ben tutamadım da, hemen defterime geçireyim."

Algım henüz cevap vermeden Çiğdem sırasındaki defteri aldı ve ayağa kalkıp yanıma geldi. Defteri uzattığında gülümsedi.

Neden üzülmüştüm bilmiyorum ama sanırım Algım'ın defterini alsaydım daha mutlu olurdum gibime geliyordu. Yine de gülümseyerek defteri elime aldım ve yanımdan uzaklaştığında çaktırmadan fotoğrafla karşılaştırdım.

Notlara bir saniye bile bakmam çıkacak olan sonucu belli etmişti. Notları gönderen kişi kesinlikle Çiğdem değildi.

Sınıfta yedi kız olduğuna göre birisi elenmişti. Yani kaldı altı kız. İçlerinden şu an Algım vardı ama gidip de kızın dibine girip notlarını isteyemezdim.

Bulmaca çözüyor gibi hissediyordum.

Derin bir nefes verdim ve ayıp olmasın diye notları kısaca defterime geçirmeye başladım. Güneş'in tuttuğu notlarının arasında dağlar kadar fark vardı.

Elimi başıma yasladım ve notları defterime geçirdim.

🌼🌼🌼

Öğlen vakti bittiğinde ve ders başladığında dikkatimi veremiyordum. Sınıftaki kızları inceliyor ve kafamın içinde anonimin kimin olabileceğini düşünüyordum.

Ama bir sonuca varamıyordum.

Herkes olabilirdi. Algım, Merve, Elif, Yaren, Zehra, Melisa. Bu altı kızdan biriydi ama kim olduğunu çözemiyordum. Elimde yeteri kadar ipucu yoktu.

Bu bulmaca sandığımdan da zordu.

Geriye kalan okul günü benim bunları düşünmemle ve derslerle geçti. Arkadaşlarım bir şey olduğunu anlamış ve merak edip sormuşlardı. Bense onları geçiştirmekle yetinmiştim.

Okulun bittiğini gösteren zil çaldığında derin bir nefes verdim ve eşyalarımı çantama yerleştirdim. Bunu yaparken sınıftaki kızları incelemeden edemiyordum. O yüzden hareketlerim biraz ağırdı.

Çantamı sırtıma taktım ve kapının önünde beni bekleyen arkadaşlarımın yanına gittim. Beraber sınıftan çıktık ve koridorlardan geçip bahçeye çıktık.

Bahçede Zehra ile göz göze geldiğimde bana hafiften gülümsemiş ve annesinin sürdüğü arabaya binmişti. İçimden bir ses anonimin Zehra olmadığını söylüyordu ama bir yandan da herkes olabilirdi.

Bahçeye çıkan Algım'a gözlerimi çevirdiğimde beni görmedi ve yürümeye devam etti. Elindeki telefona bakıyor ve ara sıra gülümsüyordu.

Kafam allak bullaktı.

Bir an önce aklımı bulandıran güneşi bulmak istiyordum. Kim olduğunu aşırı derecede merak ediyordum ama bir yandan da bir şeyleri mahvetmek istemiyordum.

Hayatımda ilk defa birisiyle yazışırken mutlu hissediyordum.

Düzensiz uykularda | yarı texting Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ