on beşinci

79 12 1
                                    

festivale son 9 gün 

"şu gitarın tellerini sokacağım artık bir yerlerine." diye cırlayan jaehyuk ile etraftaki çoğu kişinin gözleri bize dönüyor. "adam gibi çalsana oğlum şunu. evde ozana dönüyorsun buraya gelince mıy mıy."

"keyfi yapıyorum sanki, geri zekalıya bak."

"insanlar bize bakıyor, susun artık."

"şu sesleri duymalarındansa kavgamızı duymalarını yeğlerim."

ortalık bugün her zamanki gibi oldukça gergin. yarışma günü yaklaştıkça içimizdeki heyecan stresi de fitilliyor hiç durmaksızın. sonucunda da böyle şeyler çıkıyor işte ortaya. prova başladığından beri kaç kere sövdüler birbirlerine sayamadım bile. 

"bi yemek molası verelim bence." diyerek diğerlerini yokladım. belki karınlarının tokluğu ile sakinleşirlerdi biraz. hem akşam üzeri serinliği ile prova yapmak hepimiz için daha sağlıklıydı. bir kaç kişiden daha onay alınca geldiğimiz ilk gün jihoon'la oturduğumuz yere çıktık -adını henüz öğrenemedim- elimizde dört pizza kutusuyla. 

yürüyüşün üzerinden dört gün geçmişti tam. koca parkta buluştuktan sonra haruto ile jihoon'u alabilmek için karakola gitmiştik. reşit oldukları için çok sıkıntı çıkmamıştı neyse ki. herhangi bir aile bireyi arama durumuyla da karşılaşmadığımız için rahat bir nefes almıştım pazar yerine dönen karakolun içerisinde. 

yalnız komiserin dediği şey çok sinirime dokunmuştu. "girişmeyin bir daha böyle şeylere." demişti sertçe. "onca adam varken size mi kaldı adaleti sağlamak?" sokaklara döküldüğümüze göre bize kalmıştı ama bir şey demedim o zaman. ters kelepçeyle o rahatsız bankların birine uzanmak istemiyordum. 

"şu rüzgara bakın tanrı aşkına, aşağısı hamam gibi." koşarak yerleştik koca ağacın gölgesine. kutuları açıp birer dilim aldık ellerimize. "gerginliğiniz geçer umarım zıkkımlandıktan sonra."

"yok, geçmez."

"kafanı kırarım o zaman. sabahtan beri canımıza tak ettirdiniz."

omuz silkti jaehyuk. "ne yapayım, düzgün çalsın o da." 

"keyiften mi yapıyorum sence inek? stres olunca çalamıyorum, sen daha çok üzerime geliyorsun."

"sarılıp destek mi vereyim?"

"yok kalsın, o kadar değil."

güldük bu hallerine. doyoung ve junghwan'ın kavgalarından sonra jeongwoo ve jaehyuk çıkmıştı ortaya. aslında ikisi sürekli atışırdı ama şakayla karışık olduğu için genelde pek dikkat etmezdim aralarında geçenlere. bu yarışma jaehyuk'u deli etmişti şüphesiz, bence bazen o bile bilmiyordu ne yaptığını. 

"şu yarışma bir geçseydi."

"ya da şu üniversite sınavı."

"aman aman, onu hiç hatırlatma."

"bir kere daha kalırsan, hiç acımam gönderirim babanla tarlaya."

"saçmalama!"

"kalma o zaman mezuna."

"bende zaten bayılıyorum ya bu duruma." deyip elindeki limonatayı yudumladı jaehyuk. "siktiri boktan bir bölüme girsem yeter." 

jeongwoo hunharca güldü jaehyuk'un bu dediğine. "senden seul üniversitesi beklediğimiz falanda yok zaten, meraklanma." 

hiçbirimiz kendimizi tutamayıp küçük kahkahalar bırakıyoruz ortalığa. "lisede fizikten sıfır alan birinden de beklemez bence jihoon." 

"jaehyuk anasını satayım bak çok samimi söylüyorum. o kadar sıkıcı bir şeysin ki abi dediğim şeyle dediğinin alakası var mı tanrı aşkına?" 

omuz silkiyor jaehyuk bu dediğine. "hyunsuk güldü, demi hyunsuk?" diyerek bana döndü sonrasında. bende belli belirsiz gülümsedim. "gerçekten sıfır mı aldın?" 

"oğlum bakın yıllar geçti-"

"abartma ayı ne yılları."

"sus bi'. hala atlatamadım şu salağın sıfır çekişini hani şuradan buradan bir kaç formül yazsan kadın beş on bir şey verirdi." 

"puanımı çaldı bu arada. bir soruyu doğru gidişat yapmıştım işlem hatasından on puan kırdı." 

"aynen hoca sana gıcıktı falan." 

biz sohbete dalarken dakikalar geçip gitti. akşamın serinliği artık kendini göstermeye başlamıştı. "kalkın artık hadi. iki üç saat prova yapalım, boş geçmesin gün." deyip ayaklandı jihoon. saatlerdir oturduğundan dolayı da bir kaç hareketle belini ve bacaklarını esnetti. 

"akşam dondurma yemeye mi gitsek ya?" 

"bakarız hadi kalk."

biz tam çöplerimizi toplamış, ayaklanmış gidiyorduk ki başka bir takımın üyesi olan beomgyu koşa koşa geldi yanımıza. bu serinliğe rağmen alnında boncuk boncuk terler oluşmuştu ve nefessiz kaldığından konuşamıyordu. jihoon'un ortaokul arkadaşıymış beomgyu, yürüyüşte bana yardım eden mullet çocuk da oymuş meğerse. ben bunu bir kaç gün sonra öğrenmiştim tabii. 

"değişti her şey tamamen!" dedi nefes ala ala. hiçbirimiz ne dediğini anlamadığımızdan bir süre birbirimize baktık. "ne değişti beomgyu? heyecan yaratmada söyle." 

"sistem değişti sistem! bir grup birden fazla kategoriye başvuramayacakmış artık! performans sergileyecekse toplu bir grup olarak sergileyecekmiş."

"sıçtık." dedi jeongwoo beomgyu'a bakan gözleri bize dönerken. "biz harbi sıçtık." 

-----

bi tık bos bi bolum...

fizikten sıfır çekme olayı gercek bu arada gecen sene rekor kırdım ve fizigin ilk sınavından sıfır cekerek adımı altın harflerle listeye yazdırdım. (bence puan kesme isi de gercek cunku faturalı soruyu harbi dogru cozmustum)

bu bolumde de olay orgusu yok. hayal gucumu cuma gunu oldugum ydt denemesine kaptirdim. lise nolur bit. 




senden başkası kimmiş neymiş bilmiyorum, hoonsukWhere stories live. Discover now