beşinci

55 12 3
                                    

parmaklarımı elimdeki gitarın telleri üzerinde dolaştırdım hafifçe. pek sağlam görünmüyordu, azıcık bastırsam kopup gidecekmiş gibiydi. dolayısıyla çalınacak bir durumu olduğunu söyleyemezdim. 

"gitarın telleri pek iyi değil."

kafasını kaşıyarak yanıma doğru adımladı doyoung. "hepsini bugün yaptırmıştım aslında." ikimizde gitara bakarken "çalınacak durumda mı?" dedi başka biri. kafamı kaldırmadığım için kim olduğunu anlayamamıştım. 

"sanmıyorum. ilk zorlamada tamamen gidebilir."

buradaki yerlerin çok daha pahalı olduğunu duymuştum ve elimizdeki bütün parayı eskimiş aletleri yaptırmak için kullanmıştık bile. 

"hallederim ben, koyun kenara." diye mırıldandı jihoon. o da diğer müzik aletlerini incelemekle meşguldü. bende dediğini yaptım ve kenara kaldırdım yavaşça. 

ben bu işi kabul ettikten 3 gün sonra başlıyorduk provalara. önümüzde çok bir süre olmadığını söyleyip duruyorlardı lakin tam olarak ne kadar olduğunu bilmiyordum ben. 

"bugünlük sadece kimin hangi alanda çalışacağını konuşalım. hem aletlerin eksiğini giderir hem de sağlam olmayanları hallerim bugün ben."

hep beraber toplandıkları evin yaklaşık 10 dakika uzaklığındaki bir depodaydık. burada çalışmalarımızı yapacağımızı söylemişti jihoon. 

büyük deponun kenarına konulmuş koltuklara kurulduk bu sefer de. burası depodan tamamen bağımsız bir yer gibiydi sanki. yere halı bile koymuşlardı, gittikleri her yeri evcilleştirme gibi bir huyları olduğunu düşünüyordum. 

"pekala şimdi." diye konuşmaya başladı jihoon. önünde bir defter vardı ve elindeki siyah kalemi sallıyordu. bu işin çok derinine inmeyeceğini, sadece üstüne düşeni yaparak kenara çekileceğini düşünüyordum ama her aşamasıyla özenle ilgileniyordu. jeongwoo ile sandığımdan daha yakın gibiydi. 

"doyoung, junghwan ve jaehyuk dansla ilgilensin." gözlerini tek tek onların üzerinde gezdirdi onay almak istercesine. hepsi de kafasını sallamıştı zaten. "rap kategorisine yoshi ve haruto'yu yazıyorum." elindeki kalemi defterin üzerinde gezdirdi. 

eğer sürecin geri kalanında beni başka bir kategoriye yazmazsa bende rap isteyecektim. sesime güveniyordum ama rap alanında daha iyi bir iş çıkaracağımı düşünüyordum ve işi de tehlikeye atmak istemiyordum.

"junkyu, jeongwoo, asahi ve bende vokale geçiyoruz." 

kendi isimlerini not ettikten sonra bana döndü. "seni hangisine yazmamı istersin?" hangi alanda başarılı olduğumu bilmediği için en sona bırakmıştı beni. tahmin etmesi zor değildi. 

"rap desem herhangi biri için sorun olur mu?" 

"kendinden emin olduğun sürece kimse için problem yok." dedi haruto. kafamı salladım bende. "evet eminim. işimi garantiye almak istiyorum ve bunun en iyi yolu rap." 

böylece ismimi de yazdırmıştım. on dakikalık kısa ve birbirinden bağımsız konuları barındıran bir sohbet sonrası hep beraber bakkala gitmeye karar vermişlerdi. en başta sadece junghwan gidecekti aslında ama bakkaldaki amca onun ve jeongwoo'nun reşit olduğuna hala inanmadığı için içki vermiyormuş ve şuan içki içmek istiyorlarmış. 

asahi "allah'ın bunağı" diye söylene söylene çıkmıştı depodan. o onu o da onu peşinden sürüklediğinden kaynaklı sadece jihoon ve ben kalmıştık. o koltukta oturmuş yine tavanı seyrederken ben yerdeki minderde iki büklüm kalmıştım. "koltuğa çıksana niye orada oturuyorsun?" diye mırıldandığında irkilmiş ve sessizce koltuğa çıkmıştım. 

"seni korkutuyor muyum?" demişti bu sefer de. kafasını bir süreliğine kaldırmış ve gözlerimizi birleştirmişti lakin ben heyecandan kaçırdığımdan olmalı ki geri tavanı seyretmeye başlamıştı. "hayır, ne alaka ki?" sesim çatallaşmıştı hafiften. korkmasam bile şuan ödüm kopuyormuş gibi gözüküyordum. 

hafif öksürükleri arasından "ne bileyim, yanımda nefes bile almıyorsun adeta. diğerleriyle gayet iyi gülüşüp sohbet ederken benimle diyalog kurmamaya özen gösteriyormuşsun gibi." 

hareketlerimi gayet de iyi incelediğini kabullendim. ama bunu söyleyip şuan ki nadir anı bok edemezdim. bu yüzden doğruyu söylemeye karar verdim. "seni rahatsız ediyormuş gibi hissediyorum." 

kaşlarını çatarak bana bakmıştı yine. bense az önceki kadar gergin değildim ve koltukta bağdaş kurmuştum. "o ne alaka şimdi?"

omuz silktim. "ne bileyim ben ne zaman konuşmaya başlasam 'yine başladı allah'ın salağı' diyormuşsun gibi hissediyorum." gülmesini beklemiştim ama tık gelmemişti. 

"komik değil miydi?" 

"sence?"

"değilmiş."

bir süre sessiz kaldı etraf. derin nefes alışlarımız ve onun arada sırada çıkan tonu belirsiz öksürkleri hariç hiç bir şey duyulmadı. 

"senden rahatsız olduğum falan yok. bu yüzden aptal aptal davranma ve bana da diğerleri gibi davran." 

----

ben yine aksattım burayı... 

AMA BİR SORUN NİYE? 

sınav haftası, okul işte oydu buydu derken kafam çok doluydu hiç bir şey çıkaramadım. hep bir paragraf yazıp çıktım. ama tatil geldi yani çok hazırlıklı olun tmm mı?? 

ani yazdığım bir şey çok da olmadı (iğrenç oldu) idare edin lütfen 

senden başkası kimmiş neymiş bilmiyorum, hoonsukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin