14- İnanır mısın?

Začít od začátku
                                    

"Gonca hatun koruyamadı da sen koruyaydın, sahip çıkaydın o vakit Ahmet bey! Sen neredeydin, ben neredeydim? Onca alp neredeydi? Birilerini suçlayacak mesele değildir bu! Buradaki herkes ne kadar mesulse onlardan, Gonca hatun da o kadar mesuldü! İmdi her şeyi onun üzerine yıkmaya çalışmak yüreksizlikten gayrı bir şey değildir!" Diyen Alaeddin, herkesin bakışlarını üzerine topladı ama o, sadece Ahmet beye öfkeyle bakmakla meşgüldü. Bundan sebep kendisine minnetle, şefkatle bakmakta olan hatunun güzel bakışlarını göremedi.

"Sana ne olur Alâeddin Bey! Sana mı kaldı Gonca'yı savunmak?" Diyen Ahmet, Alâeddin'e doğru atıldı.

"Ağabeyi basiretsiz kalınca, bana kaldı elbet!" Diyen Alâeddin de Ahmet'in üzerine yürüdü.

Birbirine kızgın boğa gibi yanaşan beylerin arasına girdi Esma hemen.

"Durasın Ahmet bey! Sen de geri çekilesin Alaeddin Bey! İmdi tartışmanın vakti değildir. Hatunları bulmak için akıl yürütmek lazım gelir. Gonca sen de bir şeyler de hele!" Diyen Esma, ikiliyi durdurmayı başaramayınca son çare Gonca'ya bakmıştı.

Üzerindeki şaşkınlığı atan Gonca, Alâeddin'e yaklaştı usulca.

"Sakin olasın medreseli. İmdi sırası değildir." Diye fısıldayan Gonca'yla, Alâeddin geri çekildi. Hâlâ öfkeyle solusa da Gonca'yı ikiletmemişti.

"Osman Ben imdi ne edecez?" diye sordu bala.

Osman, öfkeden kıpkırmızı olmuştu. En kıymetlisini biriciğini almışlardı ve bedelini ödeyeceklerdi. "Moğol değilse Bizans'tır bu işi eden"

"Elbet ya! Eğer hatunları kaçıran da bu işi moğoldan bilseydik Moğolun üzerine yürüyecektik. Bu vakitte pek kan akacak pek güçten düşecektik. Yaşanacak olan hengameden de en çok Bizans yararlanırdı." Dedi Gonca, sakince. Aklını kurcalayan o kadar çok şey vardı ki düşünceleri enerjisini sömürüyordu.

"Onca kale, onca tekfur vardır. Nereden bileceğiz hangi tekfurun bu işin içinde olduğunu? Hem bir yandan da Moğol gelir üzerimize. Bunun içün de hazırlık etmek icap eder." dedi Mehmet.

Yakup, Şahin ve Osman bey birbirlerine bakarak başlarını salladılar. Anlaşılan beyler kafalarında vazife dağılımını çoktan yapmıştı bile.

"Alaeddin, bacını bulmak vazifesi senindir evlat." dedi Osman.

"Gonca, hastasın gitme desem, vazifeyi başkasına versem de durmazsın sen. Bundan sebeptir ki birbirimizi heç yormayalım. Gülce'yi bulma vazifesi de senindir." Dedi Şahin bey. Aksi düşünülemezdi bile.

Alaeddin, Gonca'ya bakarak göğsünü gerdi. Acaba imdi burada 'merak etmeyin ben onu kendi gözümden bile sakınır, korur kollarım' dese ne olurdu? Alaeddin ağzını açacağı sırada Yakup bey konuşunca susmak mecburiyetinde kaldı.

"Esma, kızım sen de Alaeddin bey ve Gonca hatunla birlikte gideceksin."

Mehmet derin bir sabır çekerek, çaktırmadan birbirine bakmaya çalışan ikiliye baktı. "Ya biz?" dedi bıkkınca.

"Orhan bey de gelende biz beyler oturup moğol işini konuşacaz evlat. Hayde Alaeddin, Gonca, Esma; tez vazifenizin başına gidin, bize evlatlarımızı sağ salim geri getirin! Her kim bu işin arkasındaysa başını ezmekten sakın ola çekinmeyesiniz!" dedi Şahin bey.

Gonca, Alaeddin ve Esma otağdan çıktıktan sonra birbirlerine baktılar.

"Nerden başlayacaz?" dedi Esma, Alaeddin'e bakarak.

Alaeddin ise çatık kaşlarla Gonca'ya bakıyordu. Gonca'nın aklını kurcalayan bir şey var gibiydi. Daha da solgun görünürdü. Aklındaki her neyse Fatmalarla alakalı değildi zaar çünkü öyle olaydı imdiye değin söyleyerek kurtulmuştu. Neydi o vakit aklını kurcalayan?

AlGon🌼🤍Kde žijí příběhy. Začni objevovat