Parte 12

108 14 2
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum.

"Şunları söyleyip çekip gidemezsin. İki oluyor bu" Evinin dışında Jungkook'un bağırışı ynakılanmıştı.

Taehyung'un gözleri ona döndü.

"Uğraşıp, düzgünce anlatınca yapıyor musun?!" Taehyung onunla gerçekten kavga etmek istemiyordu çünkü bir sonuca varmayacaktı. Ve bu Delta'yı agresifleştirmekten ve güçsüzleştirmekten başka bir şey değildi.

"Sen ne sanıyorsun? Benim böyle komutları dinleyeceğimi mi?" Yeşil gözler sinirle onda geziniyordu.

"Başkalarıyla bu kadar yakın olmaman gerektiği senin için anormal bir şey mi? Ben anlamıyorum bu siktiğimin hissini sadece ben mi hissediyorum! Bana mı geliyolar sadece?" Taehyung gerçekten bıkmıştı. Ne suç işlediğini düşünüyordu.

Kendisine bu kadar hiçmiş gibi davranan bir eşi hak etmek için ne işlediğini düşünüyordu.

"Abartıyorsun çünkü. Sanki bizi birbirimize bağlamışlar gibi davranıyorsun." Yeşil gözler gerçekten bu sözleri dinlemek istemiyordu.

Yoongi ve diğerleri çıkarken arabasına binmişti.

"Nereye?" Yoongi ona seslenirken arabayı çalıştırdı.

"Hooyung'a. Sonra da cehennemin dibine!"

//

Adımlarını merdivenden aşağı indirirken kenardaki ışığa götürdüğünde açılan ışıklarla gördüğü Yoongi'yle korkarak geriye gitti.

"Ruh hastası mısın? Neden karanlıkta duruyorsun? Yüzüne noldu?" Sorularını sıralarken Yoongi'nin sinirli olduğunu görebiliyordu.

"Bir küfür ederdim de seni sevmeye başladım." Onun sinirle söyledikleriyle Jungkook kaşındaki yaraya ve patlamış dudağına bakıyordu.

"Noldu Yoongi?" Yoongi sesini kısarak konuşmuştu.

"Ben bu Taehyung'a bakmaya gittim ya. Hooyung'u bulmuş bu sonra da baya dövmüş. Ben geldiğimde işi bitmişti. Biz de tam gidicez sokaktaki bir grup ters bir şey söyledi. Çıldırdım. Arkadan arkadaşları geldi, sonuç bu." Kendi yüzünü gösterirken Jungkook gülmüştü.

"Kaçsaydın ya." Onun gülüşüyle Yoongi ters ters bakıyordu.

"Sus lan. Salona bir paket bıraktım sana. Bana güldüğün gibi git ona da gül." Jungkook'un gözleri içeri giderken adımlarını koltukta uyuyan bedene götürdü.

Başı kendi omzuna düşmüş uyuyordu. Boynunun ve yüzünün bazı kısımlarında morluklar ve şişlikler vardı.

Jungkook Taehyung'u gerçekten önemsiyordu. Tartışmaya gelince kendini bağımsız göstermeye çalışsa da kendisini çoğu zaman onun boynunda buluyordu.

Yanına oturarak üstündeki beyaz tişörtü hafifçe sıyırdı ve karnındaki morluklara baktı. Onu uyandırıp odaya çıkmasını söylese çıkmayacağını biliyordu.

Tüm sessizlikte onun nefes alış sesleri geliyordu. Canının acıdığını biliyordu. Jungkook da göğsünde bir şey varmış gibi hissetti o an.

Başını uyuyan bedenin koluna koyarken yanında uzanmıştı. Uyansa ne diyeceğini bile bilmiyordu. Sinirle bakıyordu uyuyan Taehyung'a.

Jungkook asla yapmayacağı şeyleri yapıyordu ve Taehyung bunu görmüyordu. Taehyung'un tekrardan güçlendirme için gitmesini de istemiyordu.

Kavga etmemeye çalışıyordu onunla.Bal sarısı saçları dağılmıştı, elmacık kemiği morarmıştı. Taehyung hafif yana dönerken elini Jungkook'un beline koymuştu.

Dostali jste se na konec publikovaných kapitol.

⏰ Poslední aktualizace: Mar 10 ⏰

Přidej si tento příběh do své knihovny, abys byl/a informován/a o nových kapitolách!

RareKde žijí příběhy. Začni objevovat