Parte 7

163 10 0
                                    

Adımlarını üç gündür gelmediği okuldan içeri sokarken etraftakilerin bazılarının dikkatini çoktan çekmişti. Delta'nın saçları bal sarısı renginden birkaç ton daha açık bir renge boyanmıştı.

Üniversite bahçesine girdiği an önünden hızla koşan güzel sanatlar fakültesinden öğrencilerle gözleri ileriye gitti.

Çok büyük bir kalabalık vardı. Sandalyeler uçuşuyordu. Gülerek arkasına yaslanarak izledi başta kaosu.

Yanından koşarak inenler kavgaya ilerliyordu.

"Koşun, Jungkook Hooyung'u öldürecekmiş." Gözleri duyduklarıyla dönerken o an deltanın sertçe göğsüne çarptığını hissetmişti. İlk kez onun varlığını hissetti, kalabalığın içinde. Kaşları aniden çatılırken adımları kavgaya yaklaştıkça Yoongi'yi ve Donghyun'u görürken kendi grubunun da kavgaya çoktan karışmış olduğunu anlamıştı.

Hızla araya girerken gözleri siyah saçlı olana gitti. Saniyelik görse de başında birkaç gün önceden kalma bant vardı ve ona rağmen Hooyung'a sert bir kafa atmıştı. Normalde asla böyle bir durumuna düşmelerine izin vermeyecekleri gruptu Jungkook'un grubu. Yoongi ve Donghyun'un da kavgada olmasının sebebi buydu.

Şimdiyse eşiydi.

Atılan kafayla birkaç adım geriye giden Hooyung sert yumruğunu Jungkook'a geçirirken araya girdi Taehyung. Jungkook ikinci kez darbe almadan arkasına almıştı.

"Deneme bile." Sert sesi ve yemyeşil parlayan gözleriyle Hooyung sinirle gülerek birkaç adım geri gitmişti. Herkes Delta'nın kurdunun varlığını hissettiğinden kavga durmuş ve ortam sessizleşmişti.

Jungkook tüm üniversitenin ortasında Taehyung'un onu korumasının saçmalığına bakan insanlara baktı. Nereden çıktığını bile anlamamıştı. O gece gittikten sonra ortalıkta gözükmedi.

"Bu ikimiz arasında olan bir mevzu. Geride dur Taehyung." Hooyung sesiyle Jungkook'un bileğindeki elini çekmişti Taehyung. Sinirlendiği her halinden belli bir şekilde yakasını kavrarken kafa attı.

Ve orada herkes birbirine girmişti.

//

"Kafam kırılmış lan. Yemin ederim kırılmış." Yoongi'nin başına tuttuğu buzla şikayetlenmesiyle diğerleri ona döndü.

Taehyungsa yeşil gözlerini hemen yanında koltukta oturan bedene döndürdü. Jungkook onun kaşlarının geldiğinden beri çatık olduğunun farkındaydı fakat kolunun ağrısından düşünemiyordu.

"Benim de kolum sanırım." Eli bileğine giderken Taehyung kavradı onun bileğini. Eliyle hafifçe bastırırken birkaç saniye sonra Jungkook canının acıdığını belli edercesine çekmişti bileğini.

"İncinmiş." Revire geldiklerinden beri ilk kez çıkmıştı yeşil gözlünün sesi.

Hafif yaşlı kadın gülümseyerek girdi.

"Evet, yarınızı tedavi ettik. Taehyung, Yoongi, Jungkook ve Donghyun kalsın diğerleriniz çıkın." Diğerleri söylenerek çıkarken Jungkook'un gözleri Taehyung'un kanayan kaşındaydı.

Taehyung'un korumacı tavrının üstünde oldukça büyük bir sinir vardı, Jungkook'un dibinde ayrılmamasından fakat yumruklarını sıkmasından belliydi.

Yoongi Jungkook'a 'biz bittik' bakışı atarken başını arkaya yasladı.

Çok uzun süredir kurdunu geri plana attığından aklından Taehyung çıkmamıştı üç gün boyunca.

"Taehyung gel çocuğum buraya." Taehyung Hemşire Lala'nın sözleriyle ayağa kalkarken Jungkook gözlerini ondan ayırmadı.

Dakikalar sonraysa kalan dörtlü de revirden çıkmıştı. Yoongi'nin buz tuttuğu kafası, Taehyung'un kaşındaki yarık, Jungkook'un elindeki sargı ve Donghyun'un patlamış dudağıyla pek de iyi durumda değillerdi ki Taehyung kollarını bağlayrak Jungkook'a döndü.

RareWhere stories live. Discover now