Parte 11

116 13 2
                                    

"Lan kalk bahçeye falan çıkalım, içim şişti." Namjoon son yarım saattir sıradan kaldırmaya çalıştığı Jungkook'u son bir kez ikna etmeye çalışıyordu.

Üstündeki kırmızı sweatin kapşonunu çekmiş kollarını bağlamış, ayaklarını sandalyeye uzatmış öyle duruyordu.

"Namjoon siktir git hastayım bir de seninle uğraşmayayım." İki gündür gelmediği okula bugün gelmişti ve daha Taehyung'u görmemişti.

Kafası tamamen onunla meşguldu.

"Hastaysan niye geliyorsun? Biz seni çekmek zorunda mıyız?" Namjoon onun biraz hava almasını istiyordu, arkadaşının son üç gündür durgunlaştığının farkındaydı.

"Ya bir siktir git." Namjoon bu sefer onu dinlemeyerek bileklerinden zorla kaldırırken aşağı inene kadar tonla küfür duymuştu.

Üniversiteden çıkarken gözleri Sera'ya gitti. Taehyung'un çok yakın arkadaşıydı fakat etraflarda Taehyung yoktu.

Diğerlerinin yanına gittiğinde Jimin ona takıldı.

"Gerçekten üç gündür moralini buna bozduğuna inanamıyorum. Düzgünce konuşabilirsin, inatlaşan sensin." Namjoon Jimin'e katılmıyordu, dün Jungkook'u ziyarete gittiklerinde çok konuşulmuştu bu konu.

"Hayır, Jungkook en insan haliyle konuşmuş. İnatlaşan Taehyung." Namjoon Taehyung dediği an gözleri basket sahasına takıldı Jungkook'un.

Taehyung diğer fakültelerden birileriyle basketbol oynuyordu.

Ayaklanırken Yoongi ve Jack'in de orada olduğunu gördü. Kapşonunu çıkartmak dahi istemiyordu çünkü büyük bir baş ağrısı vardı.

Taehyung onu hissetmiş gibi dönerken saniyelik görse de oyun devam etmişti. Potanın kenarına yaslanarak bitmesini bekledi.

Taehyung'un saçları terlemiş, üstündeki siyah spor şorttan gözüken esmer teni de parlıyordu. Oyun devam etse de elindeki topu Yoongi'ye atarak sahadan çıktı.

Adımları Jungkooktayken kaşları çatılmıştı.

"Noldu?" Jungkook onun hararetli sesinin oyundan geldiğini bilse de şaşırmıştı.

"Bir şey olmadı."

"O zaman neden öyle bakıyorsun, bir şey oldu zannettim." Taehyung Jungkook'un kötü gözükmesinden endişelenmişti. Olumsuzca kafasını salladı siyah saçlı olan.

"Hayır, bir şey olmadı. Oyuna geç, sonra konuşuruz." Bal sarısı saçlara sahip olan kafasını yukarı kaldırarak reddederken gözleri Jungkookta gezindi.

"Emin misin? Hasta mısın sen?" Jungkook Taehyung'un yüzüne uzanan elini havada yakalarken onu potanın arkasına geçirmişti.

"Taehyung, siktir et şimdi bunu." Hala nefes nefese olan Taehyung anlamasa da Jungkook'un kollarının boynuna sarılmasıyla elini beline sardı.

Kırmızı sweatin üstünden beline dolanan eller ile Jungkook  daha da sarılırken terli olmasını umursamamıştı. Üç gün sonra içindeki sıkıntı geçmişti.

Taehyung birkaç saniye sonra onu belinden uzaklaştırırken gözleri siyah gözlerdeydi. Jungkook'un böyle yapması şimdi Taehyung'un da moralini bozmuştu.

"Tae, ne halt yiyorsun lan! Kavga etmek için oyundan mı çıktın? Yeniliyoruz!" Yoongi'nin tabiri caizse böğürmesiyle gözleri oraya giderken Jungkook da kafasını çıkartmıştı.

"Geldim." Taehyung sahaya girerken Jungkook'un ona masum bakışları bir işe yaramamıştı.

Taehyung'un neden böyle davrandığını anlamıyordu. Normalde yapmadığı hareketleri yapıyordu Jungkook onun için.

RareWhere stories live. Discover now