BÖLÜM 21.

417 26 3
                                    

Selamlar Bora beye hazır mıyızzz


Oturduğu yerden kalkıp elini uzattı bana doğru."Memnun oldum bende Bora"dedi ve ekledi "Bora Akgül"dediğinde elini tutup yavaşça sıktım."Memnun oldum"dedim en kısasından
Yüzünde bir gülümseme belirdi sonrasında konuştu hemen"Emin olun bende"dedi ve elini çekip yerine oturdu.

Bu sefer küçük beyfendiye döndüm. Yeşil gözlü kumral bir çocuktu. Maksimum 19 yaşlarında olabilirdi.

Ben elimi uzatmadan onun elini uzatmaması ile ayrı bir nezaketti. Elimi uzattığımda oda elini uzattı ve yavaşça sıktı"Gökhan Akgül "dedi nazikçe gülümserken. Sevmiştim bu çocuğu nezaketli terbiyeli birine benziyordu.

Üstümde ise hâlâ yağızın bakışlarını hissediyordum. Gerçekten bunaltıcıydı.

Onu umursamadan Yade'ye döndüm "Ben bir üstümü değiştirip duş alayım yadem olur mu"dedim Yade 'tamam'der gibi başını salladı. Ben ise kucağımdaki yavru kediye baktım. Daha ona bir isim bile koymamıştım.

Nereye bırakacaktım şimdi bu kediyi?

"İstersen ben alayım"dedi Yağız. Hâlâ benimle konuşacak yüzü nerden buluyordu bu adam? Gerçekten anlamıyordum. Ona bakmadım bile.

Yade'ye versem tüylerinden şikayetçi olur yanında taşımazdı.

Ela'ya versem kedi tütüne alerjisi vardı ve şuan sözlüsü ile uğraşıyordu.

Etrafa bakıyordum. Uygun bir yer arıyordum.Turunç bombamı koymak için.

Etrafa bakınırken Boranın sesi böldü beni."turunç bomba"dedi sanki aklımdan geçeni okurken. Şaşırmıştım acaba gerçekten aklımı mi okumuştu?

Ona baktığımda kucağımdaki kediye gülümseyerek bakıyordu.

Gülümseyip kediyi ona doğru uzattım "Alır mısın?"dedim ona bakarken bir anlık şaşırmış olsada gülümseyip aldı kollarımdan turunç bombayı.

Evet kesinlikle ismi artık turunç bombaydı.

Kollarına aldığı gibi okşayıp sevmeye başladı. Nedense hemende alışmıştı turunç bomba Bora'ya.

Tek hain bizans değilmiş demekki.

Yağız  'Ya sabır'der gibi başını sağa sola eğdiğinde tekrar bana döndü. Ama ben ona bakmamıştım.

"sağol"diyip merdivenlerden çıkıp odama ulaştım. Odama geçtiğim gibi önce sıcak bir duş alıp. Sonrasından güzel,temiz ve  çamursuz bir  kıyafetimi alıp giyindim.

Altıma beyaz kısa kollu bir tişört geçirip üstüne çiçekleri hafif yırtmacı olan bir elbise giydim.

Hafif bir makyaj yapıp Odamdan çıktım.

Odamdan çıktığında karşıma Yağız çıktı. Hızla başımı eğip yürümeye devam ettim.

Tam balkonun yanından geçip aşağı inecektim ki bir kolumda tutulması ile olduğum yerde kaldım. Ve evet tutan tabikide bizim Yağız ağa idi.

Kolumu ondan çekip gittiğimde kesinlikle şaşırmış olmalıydı.

~~~

Kahvaltı masasının kurulduğu yere gelince bütün bakışlar bana döndü. Hepsini küçük bir gülümseme ile karşılayıp boş bir sandalyeye oturdum. Ama bir sorun vardı Baran yoktu? Baranın olmaması turunç bombanın da olmaması anlamına geliyordu.

Ben bunları düşünürken Yağız geldi ve tabiri caizse hayvan gibi sandalyeyi sertçe çekip yerine oturdu. Üstelik tamda karşıma.

İçimden bir ya sabır çekip Poyraz'a döndüm şuan Elanın onun ağzına tıktığı şeyleri yemek ile meşguldü."Bora nerde Poyraz?"

"Gitti o"

"Nereye gitti?"

"Şirkete"

"Neden gitti?"

"İşi varmış"

"Beni niye çağırmadı"

Sanırım bu son sorum gereksiz olmuştu. Ama kedim ondaydı onu almam gerekiyordu. Hemde hemen sevmem gerekiyordu onu.

"Ne yapacaksın sen Bora'yı?"dedi Yağız ama cevaplamadım. Tekrardan yönümü olabildiğince Poyraz'a çevirdim.

"Turunç bombayı da mı aldı?"diye sorduğumda o an konağın kapısı açıldı. İçeri siyah takım elbiseli bir adam ve onun elinde ise turunç bomba vardı.
















Kısa çünkü ikinci bölümdüüü GÜLÜCÜK kitabına bakın...

Kısa çünkü ikinci bölümdüüü GÜLÜCÜK kitabına bakın

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.
GERİ DÖNÜŞ OLSAWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu