1.3

138 24 21
                                    

"Neden sen oturuyormuşsun Scara'nın yanına?"

Kazuha'nın öfkeli bakışlarını üzerinde hisseden Heizou, kollarını göğsünde kavuşturarak benzer bakışlarla karşılık verdi karşısındaki oğlana. Kendi yeşil gözlerini, karşısındaki kırmızılara dikmişti.

"Çünkü Scara'nın yanında ben oturmak istiyorum, Ayaka olsaydı sen de onula otururdun."

Yumruklarını sıktı Kazuha. Bu adam resmen onun sinirlerini bozmak için gelmişti bu dünyaya ve bunu belli etmekten bir saniye olsun kaçınmayı reddediyordu.

"Davetli olmamana rağmen nasıl bu şekilde konuşabildiğini aklım almıyor, Heizou." dedi Kazuha. Konuşurken bakışları istemsizce Scaramouche'a kayıyor, resmen bir şeyler söylemesi için yalvarıyordu bakışlarıyla. Scaramouche ise ikilinin tekrar eden tartışmalarından bıkmış gibi bir nefes verdi ve alnını ovuşturdu yüzünde hoşnutsuz bir ifadeyle.

Kolunu yanındaki mor saçlı oğlanın omzuna atan Heizou, yeşillerini Kazuha'nın kırmızılarına dikti. Yüzünde -Kazuha'nın deyimiyle dünya üzerindeki en çirkin şey- yine aynı sırıtışı vardı. "Ben her zaman Kuni'nin davetlisiyim."

"Burada olan tek kişi 'Kuni' değil, Heizou. Childe, Zhongli ve ben de buradayız ve sen bizim davetlimiz falan değilsin. Gerçi, senden beklenir bu." dedi ve başını çevirdi Kazuha. Heizou'nun Scaramouche'a gösterdiği en ufak temas bile sinirlerinin bozulmasına yetiyordu.

"Her neyse." dedi ve masadaki menülerden birini alıp açtı Heizou. Kolunu Scaramouche'un omzundan kaldırmayı reddederken menüyü gösteriyordu ona.

"Amma da çok çay çeşidi varmış... Kazuha'ya papatyalı olanı öneriyorum."

Yumruklarını öfkeyle sıktı beyaz saçlı oğlan, iyice sinir oluyordu. O herifin ağzının ortasına bir tane patlatmak, onu buradan yollamak istiyordu.

"Şu saçma kavganıza son vermek için," Scaramouche kalkıp masanın başındaki sandalyeye oturdu. "ikiniz de yanıma oturmuyorsunuz."

Kazuha, yüzünde ufak bir zafer gülümsemesiyle baktı Heizou'ya. Heizou ise alt dudağını hafiften büküp Scaramouche'a daha yakın olan sandalyeye geçti. Başını, masaya yatıdığı koluna yaslayıp boştaki elini de baktığı oğlanın elinin üstüne koydu: "Kuni, kızma."

Scaramouche, ona cevap vermek yerine elini çekip masadaki menülerden birini almıştı. Köşede Zhongli ile hangi kahvenin daha iyi olduğunu tartışmaktan olaylara Fransız kalan Childe, boş bakışlarla üçlüyü süzmekle meşguldü.

"...Sonuç olarak tatlı kahve içmek yerine milkshake iç, Ajax. Emin ol daha iyi." diyerek zaferini ilan etti Zhongli. Childe ise yüzünde bir somurtuşla ona döndü ve "Hiç de daha iyi değil, zevkin yok senin." dedikten sonra kollarını göğsünde birleştirdi.

Kazuha ve Heizou, sanki az önce Scaramouche'un tepkisine maruz kalmamışlar gibi kendi aralarında atışmaya devam ediyorlardı. Kazuha çok huzursuz dursa da Heizou, onu sinir etmeyi başardığı için hâlinden oldukça memnun duruyordu.

"...Gerçi, sen hep böylesin. Malum, okul koridorlarında dolanan sineklerle bile çıktığın için." dedi Kazuha. Sinir ve stresten yerinde duramıyordu bile.

"Aynen Kazuha, aynen." dedi Heizou, resmen onu ciddiye almıyordu.

İkisine dik dik bakarak sonunda susmalarını sağlayan Childe, mor saçlı arkadaşına döndü ve "Karar verebildin mi?" diye sordu. Başını aşağı yukarı sallayan Scaramouche, sadece fotoğraflarına bakarak seçtiği bir kahveyi gösterdi.

O kahveyi gösterirken menüye doğru bakan Heizou, yüzünde ufak bir gülümsemeyle "Caramel Frappucino? Tatlı sevmezsin sanıyordum?" diye ufak bir soru yöneltti. Scaramouche, "Denemek istedim sadece, güzel görünüyor." diye cevapladı onu.

Nihayet, kazasız belasız siparişleri vermişlerdi ve on dakika sonra hepsinin kahveleri önündeydi. Childe, kendi kahvesinin tadını beğenmediğine karar verince Zhongli'nin kahvesine el koyma kararı almıştı. Onun bu hâllerine alışık olan Zhongli, kaderine boyun eğmiş ve dört şeker fabrikasının uğraşsa da içindeki şeker miktarını üretmesi çok zor olan kahveyi içmeye başlamıştı.

O sırada kendi filtre kahvesini içmekte olan Heizou, Scaramouche'un dudağının kenarına bulaşmış olan kremayı baş parmağı yardımıyla nazikçe sildi. Ani temas ile irkilen Scaramouche, başını bir anlığına kaldırıp Heizou'ya baktı ve biraz geriye doğru gitti sandalyesinde.

"Rahatsız olduğunu görmüyor musun? O kadar 'önemsiyorsan' Scaramouche'u, dikkat et."

Kazuha'nın ikazı ile dikkatini ona çevirmişti Heizou, Scaramouche ise alt dudağını dişlerken tırnaklarını masaya vurmakla meşguldü. "Sen her şeye karışmasan mı, Kazuha?"

Öfkesine daha fazla hakim olamayan Kazuha, içindekileri boşaltır gibi masaya vurdu ve "Kör müsün, görmüyor musun? Seviyorsan onun rahatsız olduğu şeyleri dikkate alacaksın, bu kadar basit!" diye bağırdı.

Scaramouche, Kazuha'nın ani çıkışıyla bir anlığına ürkse de başını kaldırıp ikisine bakmıştı sessizce. Zhongli de artık kaşlarını çatmış, ikiliyi izliyordu.

"Keşke dediğimi dinleyip papatya çayı alsaydın, sahiden ihtiyacın varmış gibi duruyor."

"Derdin hâlâ dalga geçmek, şaka gibi adamsın Heizou!"

"Yeter." resmen ses tonu tamamen değişerek konuşan kişi Zhongli'den başkası değilmiş. Çattığı kaşları ve kendiliğinden kısık, çekik gözleri ile karşısındaki iki oğlanı süzüyordu.

"Her neyse... Ne zaman bitiyor bu 'buluşma'?" diye sordu Kazuha, gözleri kızıl saçlı oğlanı bulmuştu. Buluşmayı ayarladığına artık pişman olmaya başlamış olan Childe "Ben akşama kadar takılırız diye düşünmüştüm..." diye mırıldandı.

"Eve gitmek istiyorum." dedi ve kahvesinin parasını masaya bıraktı Scaramouche, ardından ayaklanıp oturduğu sandalyenin arkasına astığı ceketini aldı. Çantasını da tek omzuna taktıktan sonra "Üzgünüm Childe, başka zamana." dedi ve hızlı adımlarla çıkışa yöneldi.

Arkasından ona bakan dört kişiden ilk harekete geçen kişi Kazuha olmuş, aynı şekilde parasını -hatta biraz fazlasını- bırakıp koşar adımlarla mor saçlı oğlanın peşinden gitti. Arkalarından mırıldanan Heizou, bir bacağını diğerinin üstüne attı; korkmuyordu.

Yürümekte olan kısa boylu oğlanın yanında biten Kazuha, biraz eğilip onun yüzüne baktı ve "İyi misin?" diye sordu. Scaramouche omuz silkti ve "Sen?" dedi ona. Kazuha da "Aynı sanırım." diyerek yanıtladı onu.

"Onunlayken rahat mısın?"

Kazuha'nın bu ani sorusu ile başını kaldıran Scaramouche, yanında yürüyen oğlana baktı. Kazuha ise ona bakmak yerine yere bakıyordu artık. "Eğer benim yüzümden rahatsız olduysan özür dilerim, gerçekten. Böyle olsun istemedim."

"Rahat gibiyim ama değilim de, çok karışık." dedi ve omuz silkti Scaramouche. Ardından bakışlarını Kazuha'ya çevirdi ve "Sen Ayaka ile rahat mısın?" diye sordu. Kazuha, bir süre sessiz kaldı.

"Seninleyken olduğum kadar değilim."

Yüzünde ufak bir tebessüm beliren Scaramouche, başını aşağı yukarı salladı ve onunla birlikte yürümeye devam etti.

İkili, birlikte eve yürürken zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmamışlardı. Sanki zaman su gibi akıp geçmiş, Scaramouche'un evinin önüne normalden üç kat daha hızlı gelmişlerdi.

Evin önünde karşılıklı durdular ve Scaramouche'un gözlerinin içine bir süre sessizce baktı Kazuha, ardından perçemlerinin ufak bir kısmını yakalayıp kulağının arkasına sıkıştırdı. "Görüşürüz, Scara." dedikten sonra sessiz adımlarla uzaklaştı.

"Görüşürüz, Kazuha..."

Adanmış Kalpler Hapishanesi - [ KazuScara ]Where stories live. Discover now