1.7

123 18 16
                                    

Bu bölüm, tamamen geçmiş odaklı olacaktır. Olayların günümüzle bir bağlantısı bulunmamakla beraber, Niwa ve Scaramouche'un ilişkisinin daha iyi anlaşılması amaçlanmaktadır.

İyi geceler.
.
.
.

"Scara, bir tanem, senden bir şey isteyebilir miyim?" diyen Niwa, yüzüne en şirin gülümsemesini takınmıştı. Erkek arkadaşının omzuna yasladığı başını hafifçe kaldırmış, gözlerinin içine bakıyordu. Her zamankinden mutlu görünüyordu son zamanlarda.

Bakışlarını okuduğu kitaptan, kahverengi saçlı oğlana çevirdi Scaramouche. "Söyle bakalım." derken kitabın ayracını, Niwa tarafından özenle yapılmıştı, iki sayfa arasına koyup kapattı kitabın kapağını.

"Bir gün bana bir şey olursa, hayatına devam etmeni istiyorum."

Duraksadı Scaramouche, kaşlarını çattı. Nereden çıkmıştı bu saçmalık?

"Ne diyorsun, Niwa? Nereden çıktı bu?" diye sorarken gerilmişti. Ellerinin stresten üşümeye başladığını hissediyordu.

Sevgilisinin ellerini, kendi elleri arasına aldı Niwa. Scaramouche'un alnından öperken ellerini ısıtmaya çalışıyordu.

"Bak, güzelim benim. Ne zaman, kime ne olacağı asla belli değil. Bir şey olacak demiyorum ki, olursa diyorum. Bana takılı kalma ve hayatına devam et. Yine sev, yine gül istiyorum."

Scaramouche sessiz kalmayı tercih etti. Niwa böyle şeyleri aniden konuşmazdı, mutlaka bir şey olmalıydı.

Sevgilisine sıkıca sarılan mor saçlı oğlan, başını göğsüne gömüp kapattı gözlerini. Kaşları hâlâ çatıkken Niwa'nın kollarını hissetti kendi bedeni etrafında.

Scaramouche'un sırtında elini gezdirmeye başlamış olan Niwa iç çekti, sessizce bir şarkı mırıldanıyordu. Scaramocuhe'un aklından belki de asla silinmeyecek o şarkıyı:

"I had all and then most of you,
Some and now none of you.
Take me back to the night we met.
I don't know what I'm supposed to do,
Haunted by the ghost of you.
Oh, take me back to the night we met."
.
.
.

Kulakları uğulduyordu.

Bacakları bedenini taşıyamıyor, kontrolsüzce titriyordu. Birisi, kalbini söküp çıkarmış gibi hissediyordu.

"Scara?"

Fal taşı gibi açtığı, artık ağlamaktan kan çanağından bir farkı kalmamış gözlerini karşısındaki oğlana çevirdi Scaramouche. Karşısında, yüzünü ellerine almış duruyordu Childe.

Zavallı oğlan, yakın arkadaşı için çok endişelenmişti.

Burnunu çeken Scaramouche, başını eğdi ve gözlerini kapattı. Gözlerinde yaşların tekrar belirmeye başladığını hissediyordu.

Arkadaşının gözyaşlarını baş parmaklarıyla silen Childe, Scaramouche'un başını kendi göğsüne yasladı. Ağlamamasını söyleyemiyordu, en doğal hakkıydı ağlamak.

Sevgilisini kaybetmişti sonuç olarak, gülüp oynayamazdı ya?

Hıçkırıkları ağzından kontrolsüzce çıkarken sıkıca sarıldı Scaramouche karşısındaki kızıl saçlıya. Gözyaşlarına engel olamazken omuzlarının da titremeye başlaması eklenmişti bir de.

"Tamam, tamam.. Ağla istediğin gibi." derken Scaramouche'un saçlarını okşadı Childe. Onun bile gözleri doluyken, Scaramouche'un ağlamamasını mı bekleyecekti şimdi?

Kendini tamamen serbest bırakan Scaramouche, hıçkırarak ağlamaya devam etti. Artık kendini tutmak, sesini kısmak için çaba harcamıyordu.

Tamı tamına bir buçuk saattir çıkamamışlardı sınıftan, daha da çıkmaya niyetleri yok gibiydi. Childe artık gitmeleri gerektiğini, kapıların kapanabileceğini bilse de Scaramouche'un insanlar tarafından ağlarken görünmek istemeyeciğini biliyordu.

Yarım saat daha sürmüştü o sınıfta geçirdikleri süre. En sonunda burnunu çeken Scaramouche, gözlerini sildi ve sırtını yasladığı duvara tutunarak kalktı. Arkadaşı da destek olmuştu ona bu sırada.

Yavaş adımlarla büyük okul binasında ilerleyip geniş bahçeye ulaştılar. Burnunu çeken Scaramouche, temiz ve serin havanın bile ciğerlerini yaktığını hissetmişti o an.

Yavaş adımlarla ilerliyorlardı ikili. Okulun dışında hâlâ oturan öğrenciler vardı, belli ki olayın etkilediği ve ağlattığı tek kişi değildi Scaramouche.

Yine de etraftakileri bırak umursamayı, kafasını kaldırıp bakacak durumda bile değildi. Sanki zaman durmuş gibiydi, her şey sahte ve anlamsız geliyordu. Sesler kulaklarını doldururken uğultu gibi geliyordu ona hepsi.

Ağır adımlarla otobüs durağına varan ikili, gelen ilk otobüsün dolu olmamasına şükrederek bindiler. Scaramouche yol boyunca hiç konuşmamış, bakışlarını pencereden ayırmamıştı bile.

Arkadaşına endişeli bir şekilde bakmayı varana kadar sürdürmüştü Childe. Ardından mor saçlı gence destek vererek onu kaldırmış, yavaşça eve yönlendirmişti.
.
.
.

Son toprağı da atmışlardı üstüne.

Mezarın başında sessizce beklemekte olan oğlan, elindeki çiçek buketini yavaşça toprağın üzerine bırakıp oturdu. Eline aldığı toprağın avuçlarından kaymasını sessizce izlemişti.

Gözyaşları kontrolsüzce akıyordu yine yanaklarından. Artık alışmış gibiydi ağlamaya, hiç durmuyordu çünkü.

Başında yine Childe vardı, kimse yokken o hep vardı.

Arkadaşının yanına çöken Childe, Scaramouche'un omzunu sıvazladı. Kendisi de çok üzgündü, fakat Scaramouche için soğukkanlı kalması gerekiyordu. Yoksa onu hiç kimsenin toparlayamayacağının farkındaydı.

Scaramouche'u toparlayabilecek tek kişi, şimdi toprağın altındaydı.

Cenaze bitse de ayrılmamıştı Scaramouche. Sabah saatlerinde yağan yağmur, mezarlıkta bir toprak kokusunun ortama hükmetmesine sebep olmuştu.

Ve şimdi bu koku, Scaramouche'a sadece o günü hatırlatmak üzere yer edinmişti hafızasında.

Sessizce mırıldanmaya başlamıştı Scaramouche. Gözyaşları toprağa damlarken burnunu çekti, sesi bile titriyordu:

"I had all and then most of you,
Some and now none of you.
Take me back to the night we met.
I don't know what I'm supposed to do,
Haunted by the ghost of you.
Oh, take me back to the night we met."

Mırıldanmayı bitirdiğinde bir süre daha toprakta, ektikleri çiçeklerde gezdirdi Scaramouche ellerini. Ardından Childe'ın kolunu çekiştirmesi ile istemeye istemeye ayağa kalktı, annesinin ve ablasının onları beklediğini biliyordu.

"Özür dilerim, Niwa. Keşke daha erken fark edebilseydim. Belki bir şeyler yapabilirdim, engellemek için."

"Sensiz ne yapacağımı bilmiyorum, gelecek çok korkutucu geliyor. Elimden tutmanı, benimle birlikte ilerlemeni istiyordum hep."

"Seni çok seviyorum, Niwa, huzurla uyu."

"İyi geceler."
.
.
.

İyi geceler.

Adanmış Kalpler Hapishanesi - [ KazuScara ]Kde žijí příběhy. Začni objevovat