2.3

2.4K 549 350
                                    

200 yorumm

***

Yüksek sesli müzik, insanlar, alkol, alkolün getirdiği sersemlilik ve sıcaklık içinde Jisung kafayı yemişken gözlerini kırpıştırdı ve karşısındaki Chan'a baktı.

"Sen..." diyerek kelimeleri yuvarladı. "Geldin mi gerçekten?"

Chan hafifçe iç çekip mekana baktı ve yüzünü buruşturdu, oldu olası böylesine yerleri sevmezdi. Narkotikte olduğu için maalesef buraların arka yüzünü bildiği için ayrı bir tiksiniyordu.

Jisung'a döndüğü gibi buruşan yüzünü düzeltmiş, kafa sallamıştı. "Geldim." Ayağa kalkıp koluna girdi. "Hadi gel, seni de çıkaralım buradan."

Gözlerini masada gezdirdi, Jisung'un hep taşıdığı sırt çantasını görür görmez onu omuzuna almış, masanın üstündeki Jisung'un cep telefonunu da kendi deri ceketinin cebine atıp cüzdanından çıkardığı yüklü miktardaki parayı masaya bırakmış, Jisung'u tutmuştu.

"Yürü bakalım Sarhoş Doktor." diye konuştu.

Jisung iç çekti. Ona baktı. "Gelmeseydin."

"Ama geldim." Hızla atıldı. "Dikkat et Jisung."

Eli beline sarıldığı gibi Jisung'u tutmuş, doktorun bakışları belindeki ele giderken Chan resmen onu havaya kaldırıp ikisini hızla mekandan çıkarmıştı. Dışarı çıktıkları gibi Jisung'u bıraktığında Jisung kendine sarıldı.

"Hayır," dedi Chan kafa sallayarak. "Benim bıraktığım doktor sen olamazsın."

Üstündeki deri ceketi çıkarıp omuzlarına bırakacaktı ki "İstemiyorum," deyip itti Jisung ve karşısına geçti. "Beni bu hale sen getirdin."

"Sakinim." Chan kendi kendine gülümsedi. "Sen ayılınca konuşacağız, şimdi arabayı getireceğim. Burada kal Jisung tamam mı? Bak, burada kal."

Birkaç adım attı onu bırakıp ama sonra hızla geri dönüp resmen belinden tutarak onu kendi ile beraber sürükledi Chan. Arabasının kilidini açıp Jisung'un çantasını arka koltuğa atmış, Jisung'u da ön koltuğa bindirip yanına yerleşmişti.

İkisinden de çıt çıkmazken arabayı çalıştırmasıyla Jisung başını ona doğru çevirdi. "Biliyor musun, Chan'ı özledim."

Ani bir frenle durdu Chan, hafifçe büyüyen gözleri, tıkanan nefesi ile yutkunmuş, kafasını çevirip yanında oturan Jisung'a bakmıştı. Kendini toparladı.

"Emniyet kemerini tak Jisung."

Jisung titreyen alt dudağı ile boşluğa bakarken konuştu. "Onunla konuşmayı çok özledim ama o benimle konuşmadı..."

"Öyle bir niyetim yoktu." Derin bir nefes verdi Chan, yola çıkması gerektiği için uzanıp Jisung'un tarafındaki emniyet kemerini tutması ile Jisung başını ona çevirmiş, neredeyse birbirlerinin nefeslerini hissederlerken farkındalıkla mırıldanmıştı. "Chan..."

Elini yanağına attığında dikkatini toplamaya çalıştı Chan, boğazını temizleyip kemeri takmış, geri çekilmişti. "Bana evini tarif et."

"Hayır." Jisung kollarını göğsünde birleştirdi. "Eve gitmeyeceğim, sen de benimle daha çok vakit geçirmek zorunda kalacaksın."

"Seninle vakit geçireceğim ama evine gitmemiz lazım."

"Yalancı," dedi Jisung, yine de bir şekilde adresini navigasyona girmeyi başarmış, kollarını göğsünde birleştirip arkasına yaslanmıştı. Chan trafiği açık olan yolla hızını biraz daha arttırırken dönüp dönüp kendisinden tarafa bakmayan Jisung'u kontrol ediyordu.

scars, chansung ✓Место, где живут истории. Откройте их для себя