1.0

2.6K 582 321
                                    

200 yorum (ʘᴗʘ✿)

***

”Chan!"

Chan duyduğu tanıdık fakat bir o kadar çıkaramadığı sesle arkasını dönmüştü. Duraksadı, kaşları çatıldı hafifçe. Bir uçurumun kenarında ne yapıyordu?

Ne yapıyorlardı?

Tanıdık sesin sahibini gördü tam uçurumun ucunda, Jisung ona bakıyordu. Tatlı tatlı esen rüzgarla iç çekti Chan, burada ne arıyordu, ne zaman gelmişlerdi, havalar hangi ara bu kadar ısınmıştı, belirsiz sorularla iç çekti.

Jisung'un onu bir gece vakti getirdiği uçurumun önünde bir gündüz vakti duruyorlardı. Jisung öndeyken Chan uç kısma daha uzaktı. Hastanede giyip durduğu pijama, eşofman takımlarından farklı kıyafetler vardı üstünde.

Gözleri gövdesine indi, bir kot pantolon, üstünde de ince, boyun kısmı fermuarlı mavi bir kazak vardı. Ağır ağır tekrar Jisung'a döndü gözleri, onu da hastane önlüğünden farklı bir kıyafetle bulmuştu.

"Geçti mi?" diye sordu bu halleri farklı geldiği için. Jisung gözlerini uçurumdan alıp hafifçe ona doğru döndü ve elini uzattı. "Gelsene."

Yüzündeki küçük gülümsemeye baktı Chan, denizin dalga sesleri, hafiften esen rüzgar, belki bir saate batacak olan güneş o kadar güzel hissettiriyordu ki tam burada durup karşıdaki manzarayı saatlerce izleyebilirdi.

"Hey," dedi Jisung kıkırdayarak. Elini salladı. "Görmüyor musun beni? Gelsene, buradan daha güzel."

"Çok uçta durma," dedi Chan ve yavaşça ona doğru adımlamaya başladı. Tam sekiz adım sonra Jisung'un yanında olurken ellerini ceplerine koydu ve parıl parıl parlayan denize baktı.

"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu Jisung ona bakarak, bakışlarını fark etse de denize bakmaktan alamıyordu kendini Chan.

"İçimde..." diye konuştu hafif bir gülümsemeyle. "Hiç korku hissi yok biliyor musun? Bu çok değişik benim için, korku hissi olmadan... Ben bu hisle asla yaşayamam sandım."

Hafifçe çökerek ellerini çenesine koydu bu sefer, birkaç saniye izledi denizi. "Sanki..." dedi iç çekerek. "Her şey geçmiş gibi... Geçti sahi, değil mi?"

Dalga sesleri doldurdu Jisung'dan önce kulağını, gülümsedi Chan. Kaşlarını kaldırdı. "Jisung?" Kafasını çevirdi, kaşları çatıldı bu sefer. Hemen yanındaydı, şimdi yoktu.

"Jisung?"

Ayağa kalktı, arkasını döndü. Hemen şimdi yanındaydı, nereye kaybolmuştu Jisung? Bir araba aradı, araba yoktu, ormana baktı. Oraya ilerledi tek başına tereddüt etmeden.

"Jisung!" diyerek sesini yükseltti. Ağaçların arasında, etrafında döndü. Ellerini ağzının iki yanına koyarak bağırdı. "Jisung!"

Olabildiğince koştu, sanki bulabilirmiş gibi Jisung'u ararken ormanda gördü onu. Ağaçların arasında ilerliyordu. Kaybetmemek için koştu Chan, büyük bir hızla yetişmek için koştu, ağaçların arasından nefes nefese çıkıp ellerini dizlerine yasladığında kaşları çatıldı.

Tekrar uçurum kıyısına çıkmıştı, nefesinin düzelmesini beklemeden doğruldu ve kıyıya ilerledi. En uca geldiğinde karşıya baktı, güneş batıyordu.

Mırıldandı. "Neredesin Jisung?"

"Hey." Yanında, uçurumun ucunda oturan Jisung gülerek ona baktı. "Buradayım ya, nereye kaybolabilirim?"

scars, chansung ✓Where stories live. Discover now