0.8

2.6K 582 198
                                    

"Chan ile nasıl gidiyor?"

Sırasıyla Hyunjin, Felix ve Jisung olmak üzere üçü banka oturmuş ellerindeki küçük şekerleri yerken Hyunjin merakla sormuştu soruyu. Ayaklarını yere sürterek bir ileri bir geri yaparken kafasını Jisung'a çevirdi.

Jisung iç çekti, abartılı bir şekilde omuzlarını kaldırıp indirmiş, omuz silkmişti. "Bilmem." deyip yine çocuk gibi omuz silkti. "İyiyiz. Aslında kesin konuşmak istemiyorum, iyi gibiyiz desem daha doğru olur."

Felix başını eğip Hyunjin ile ikisinin terliğine bakmış "Fazla garip bir hasta," demişti. Jisung kafa salladı.

"Garip değil, ağır travması var sadece. Buna rağmen bilincini koruyor, onun gibi şeyler yaşayan kişiler sanrı görür ama Chan kabusları ve tetiklenmeleri dışında böyle bir şey yapmıyor."

Ya zaman çok hızlı geçiyordu ya da onlar çok yavaştı, Jisung buna bir cevap vermek istemedi. biten şekeri ile ayağa kalktı ve ellerini önlüğünün cebine koydu.

"Chan ile görüşmem lazım, kaçıyorum ben."

Arkadaşlarının kolay gelsin dilekleri eşliğinde hastanenin içine girmiş, ağır ağır merdivenleri çıkmış ve en sonunda da Chan'ın odasının önüne gelmişti.

İçeri girdi ardından da başını uzatıp ona baktı. "Ben geldim."

Gördüğü görüntü ile kaşları kalktı, Chan onun sandalyesini camın önüne çekmiş, sandalyede oturmuş ve camı izliyordu. Gülümsedi Jisung, kaşlarını kaldırdı. "Biraz konuşalım mı?"

Chan ona baktı, gözleri arkasına gitti. "Kapıyı kilitle."

"Pekala." dedi reddetmeden, Chan birilerinin gelmesinden korkuyordu ve Jisung da bu korkusunu anladığı için kapıyı kilitledi.

Odanın içine girdiği zaman Chan sandalyeden kalkmak için hareketlenmişti ki "Sorun yok," deyip yatağa oturdu Jisung. "Orası hoşuna gitmiş gibi, bu sefer de böyle konuşalım."

"Olur," deyip arkasına yaslandı Chan ve kollarını göğsünde birleştirdi. Jisung yatağa oturup ayaklarını sallandırmış ve iç çekmişti.

"Bana," dedi. "En başından anlatır mısın? O ana kadar olanı."

Chan ona baktı, zihninin içinden geçen şeyler kalbini sıkıştırırken titrediğini hissetmişti. "Sadece seni," deyip doğru kelimeleri seçti Jisung. "Mesela polis olmaya nasıl karar verdin, Polis Chan nasıldı, neler yapıyordun, kişiliğin nasıldı? Chan buraya gelmeden nasıldı?"

"Polis olmaya..."

Onu konuşturduğu için gülüşünü bastırmaya çalıştı Jisung, kaşlarını kaldırdı ve ilgiyle söylediklerine odaklandı. Chan gözlerini üzerine sabitledi.

"Polis olmaya öyle çok uçuk ya da üzücü bir sebepten karar vermedim, sadece... Polis olmak havalı geliyordu, sanki herkesi kurtarırmışsın gibi, kahramanmış gibi, güç hissetmek için polis oldum."

"Aslında bence de öyle," dedi Jisung. "Polislerin, insanlara kazandırdığı bir güven var çünkü. Mesela yanımda bir polis olsa hiç korkmam, oysa gece dolaşmayı sevsem de rahatsız olurum ama sanki bir polis yanımda olsa hiçbir sıkıntı olmazmış gibi ve kimse polise bir şey yapamazmış gibi."

Chan iç çekti, öyle hissettiriyordu gerçekten bir zamanlar. Kafa salladı.

"Hayatta ne olursa olsun keyif al ve yoluna bak diyerek yaşıyordum... Bazen düşüncelerime kapılıp sessizleştiğim anlar oluyordu ama bu hayatımın küçük bir kısmıydı. Emniyette... Pek pozitif birisi olduğumu söyleyemem, mesleğimden dolayı."

scars, chansung ✓Where stories live. Discover now