1.9

2.3K 552 375
                                    

200 yorumm

***

"Ben geldim, bak nelerle geldim?"

Jisung elinde bir sürü torba ile içeri girdiğinde yatağın üzerinde oturmuş, saçlarını kurulayan Chan merakla ona baktı. Havluyu kenara bırakıp ayaklandı hemen. "Gelmişler mi? Ne çabuk... "

"Evett." deyip gülümsedi. Torbaları kenara bıraktı. "Paketleme yapmak istersin diye düşündüm, ben de çikolata aldım sevdikleri için. Ne dersin?"

"Başlayalım."

Kıkırdadı Jisung, odadaki Chan'ın bulmaca çözdüğü masasını ortaya çekip üstüne tüm şeyleri koymuşlar, teker teker kutulardan kar kürelerini çıkarıp yeni paketleri de kenara bırakmışlardı.

Jisung'un telefonuna not aldığı gibi her bir küreyi bir kutuya koyup yanlarına da çikolataları eklemişlerdi. Her bir kutunun kenarına kimin olduğunu belirten etiketleri yapıştırdıklarında Jisung gülümsedi.

"Ben de akşam kurabiye yapıp yerleştireceğim içlerine, çok güzel olmadı mı?"

Chan masanın üstündeki kutulara baktı ve gülümsedi, gerçekten de öyle olmuştu. Başını sallayarak onay verdiğinde kapı çalmıştı. İkisi de merakla oraya döndüğünde Felix gülümsedi.

"Merhaba, gelebilir miyim?"

Jisung kafa salladı, Felix gülerek içeri girmiş "Öncelikle çok güzel olmuşlar, ellerinize sağlık," diyerek onlara bakmış ve eklemişti. "Şimdi bizim aklımıza bir fikir geldi yani daha doğrusu... Benden çıkmadı, şey... Minho'dan çıktı."

Chan kaşlarını kaldırdı sonra Minho'nun çıtlattığı şey aklına gelirken soru sormadı. Felix devam etti. "Biz de çocuklara hediye almaya karar verdik ve bir baktık ki... İpin ucunu biraz kaçırmışız."

"Nasıl yani?" dedi Jisung şaşkınlıkla. Felix iç çekti. "Gelip görmeye ne dersiniz?"

Chan ve Jisung birbirine bakmış sonra da merakla odadan çıkmışlardı. Bir alt kata, pediadtri kısmına indiklerinde onları süslü bir koridor kaplamıştı ki bu normaldi, kendileri yapmışlardı.

Onları şaşırtan başka bir şey oldu.

Büyük çam ağacının etrafı bir sürü oyuncakla doluydu, bir yandan Hyunjin yeni kapattığı bir kutuyu düzenlerken bir yanda Minho büyük bir ayıyı büyük bir kutuya koyuyordu. Changbin kutuları ağacın etrafına diziyordu.

Jisung şokla dudaklarını araladı. "Bu kadar hediye... Fazla değil mi?"

Onun sorusu ile odak kendileri olduğunda Changbin ve Minho direkt Chan'a bakmışlardı. "Hey," dedi Changbin. Yanına ilerledi. "Naber?"

Felix, Jisung'a doğru mırıldandı. "Paylaşım yapmayı unutunca her birimiz yirmi iki çocuğa dört ayrı hediye aldık, kısaca elde şu an seksen sekiz hediyemiz var."

"Şaka gibisiniz." dedi Jisung. Gülerek onlara doğru ilerledi, altı kişi de hediyeleri paketlemeye başlarken Hyunjin ayağa kalktı. "Ben bir aşağı ineyim, Jeongin gelmiş. Yine geçerken uğradım diye boş yaparsa ensesinden tutar buraya getiririm."

Muhabbeti ortamı güldürdüğünde Jisung, Chan'a baktı. "Jeongin, Hyunjin'in kardeşi."

"Yine kesin dershaneden kaçıp geldi," diye söylendi Felix. Jisung arkadaşına gülüp kapattığı bir paketi daha ağacın yanına yerleştirmiş, Changbin yanında oturan Chan'a bakmıştı.

"Bir kilo mu aldın sen?"

Chan güldü. "Spora da başladım tekrar."

Devam eden muhabbet, yanlarına yanında lise üniforması ile olan bir çocukla gelen Hyunjin'i görmeleri ile bölündüğünde "Şu mu Felix'in flört ettiği," diye fısıldadı Jeongin. "Kendimi boğacağım."

scars, chansung ✓Where stories live. Discover now