0.9

2.5K 572 180
                                    

"Ben geldim!"

Jisung, elinde bir tatlı kutusu ile odaya girdiğinde bahçeyi izleyen Chan'ın gözleri onu bulmuştu. Birkaç gündür her geldiğinde onu kendi sandalyesinde buluyordu Jisung ve sohbetine de Chan'ın yatağına oturarak yapıyordu.

Kapıyı kilitledi ardından da hızlı ve minik adımlarla yanına varıp yatağa oturdu, kutuyu uzattı. "Bak, ikimiz için aldım bunu. Duydum ki mochi yemeyi seviyormuşsun, tekrar ye ama bu sefer ben de eşlik edeyim."

Kapalı pakete bakarken iç çekti Chan, gözleri doktoru buldu. Jisung'a karşı içinde isim veremediği duygular vardı, güven miydi ötesi miydi bilmiyordu, tam güven de diyemezdi ama güvensizlik de sayılmazdı.

Jisung kutuyu açtı ve bir tane kendisi yedi ilk, hemen ondan sonra da Chan alırken günün ilk sorusu "Dün gece kabus gördün mü?" olmuştu.

"Uyuyamadım." Ekledi. "Fırtınadan. Pek uyku tutmadı."

Haklıydı aslında, dün geceki fırtına Jisung'u da ara sıra uyandırmıştı. "Nasıl geçti gecen peki?" demesiyle Chan ona baktı. "Şaşırtıcı bir şekilde daha az düşünceli, en azından o anlar daha az aklıma geldi."

"Pekala, bu sıralar gerçekten daha iyiye gidiyorsun kabusların ve krizlerinde yavaştan azalıyor. Belki ilaçlarını değiştirebilir ve daha hafif bir şeyler verebiliriz."

"Aslında bazen korkuyorum."

Kaşları çatıldı Jisung'un. "Neden?"

Chan sırtını tamamen bahçeye dönerek görüş açısına sadece Jisung'u aldı. "Ya daha da hafif bir şey verirsen ve ben kendimi kaybedince daha güçlü olursam? Güçlü olmak nasıl bu kadar kötü ve iyi olabiliyor benim için?"

"Bu krizlerin ön görüp ilaçlarını ayarlamak benim işim," dedi ve gülümseyerek bir mochi daha uzattı Jisung. "O yüzden bunu düşünme bence ve ne dedin, bir gün gerçekten bana zarar verecek olursan cebimdeki iğneyi sana saplamakta tereddüt etmeyeceğim."

"Aynen öyle."

İkisi bir süre konuşmadı, Chan'ın gözleri duvarda ve o noktaya dalmıştı. Jisung da hiç bölmeden onun zihninin içindekilerin toparlanmasını beklerken her gün yaptığı gibi sormasına gerek kalmadı ve Chan konuşmaya başladı.

"Beni eski bir evde tutuyorlardı. Birkaç kere kaçmaya çalıştığım sırada evi ve çevresini dolaşmıştım, bu yüzden hâlâ nasıl bir yer olduğunu hatırlayabiliyorum."

Psikolojisi cidden bitik fakat bir o kadar da sağlamdı, Jisung büyük bir dikkatle dinlerken Chan "Önce sadece sopayla ya da normal öyle kendi elleriyle vuruyorlardı," dedi.

İç çekti. "Ben konuşmadıkça da arttı bu şiddet ve işkenceye döndü, yemek verirlerdi ama hayatta tutacak kadardı. Duş alırken korkuyorum biliyor musun, ne zaman gözlerimi kapatsam gözlerimin önüne başımdan tutup beni su ile dolu varile bastırdıkları an geliyor ve boğuluyorum."

Sanki tekrar boğuluyormuş gibi derin bir nefes aldığında Jisung yanağının içini ısırdı, çok kez ağır vakalarla, çok kez dinlerken ağladığı vakalarla karşı karşıya gelmişti ama bir tanesi ilk defa böylesine kalbini sıkıştırıyordu.

Chan'a çaktırmamaya çalışarak derin bir nefes almaya çalışsa da pek başarılı olduğu söylenemezdi.

"Su ne zaman saçlarıma değse ödüm kopuyor, yine de bir şekilde duş alıyorum ama benim için o anı tekrar yaşamaktan farkı yok ve bu anlattığım, yaptıklarının en hafif olanı."

Dosyası çok kabarıktı, Jisung yavaşça o travmalara değiniyordu ve ileriye gitmek onu korkutuyordu. Elindeki kutuyu masanın üstüne bıraktığında Chan'ın söylediklerini de bir bir aklına not alıyordu.

scars, chansung ✓Where stories live. Discover now