16.Bölüm

1.2K 93 54
                                    

________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

________________________________

Kanlı ellerini sinirle çadırın kapısından çeken Alparslan, bu ani girişimiyle etraftaki gözleri üzerine çekmişti. Genç adam, burnundan soluduğu gibi kocaman adımlarla istabla doğru ilerlemeye başladı. Onun bu öfkeli hâlini görenler ise şaşkınlıkla Alparslan'ın yolundan çekilmiş, giden adamın ardından anlamaz gözlerle bakıyorlar idi.

Satin gece yarısını geçtiği vakit, Dündar Bey, Osman Bey, Gündüz Bey ve de bir diğerleri otağın içinden çıkmaya başlamışlardı. Moğolların baskını üzerine acilen toplanan beyler, yapmaları gerekenler için toplanmış ve de son kararı Dündar Bey'in vermesiyle bu toplantı da son bulmuştu. Çadırdan çıkan adamların arasında olan Osman Bey'in yüzü, ciddi ve az önce konuşulanlardan hoşnut olmadığını gösteriyordu. Genç Bey, Dündar Bey'in kararını kesinlikle onaylamıyor ve de icraata geçirmeyecekti de.

"Ben son sözümü az evvel söyledim Dündar emmi! Moğollar, Kayı Obasına baskın yapmakla en büyük hatayı ettiler. Alpleri toplayıp bu işligin aslını öğreneceğim!" Osman Bey, ardında bıraktığı insanları dinleme zahmetine girmeden hızla yürümeye başlamıştı bile.

"Osman!"

Dündar'ın hararetli sesini işiten adam, duraksadı ve ardına döndü.

"Haddini aşma! İmdi alplerin canını hiçe sayıp ne etmeye gidersin? Üç Alp kaybetti bu oba. İçlerinde Aybars da vardır. Daha kaç Alp şehit olacak, de hele!"

Gündüz Bey, Osman'ın tekrardan kendi başına bir şeyler yapacağını bildiğinden öne çıktı. "Dündar emmi doğru der Osman! Bu yaptığın olacak iş değil. Başka anaların da otağına ateş düşürme."

"O ateş sönmediği vakit daha çok ateş düşer bu obaya ağbey! Gözümün önünde bir başka erin canıyla alay edenlerin yeri bir tek mezardır. Evvela o mezarı da ben ve alplerim kazar!" Diyen Osman, açıkça az önce Kongar'ın oğuz alpe yaptıklarına değindi.

Dündar Bey, bir kaç adımda merdivenleri indi ve Osman'ın karşısına geçti. "Aklına koyduğunu edersin bilirim Osman, amma bu Obada benim sözümün üstüne söz istemem. Eğer gidersen bunun bedeli de olacaktır!"

Osman, çenesini sıktı ve kara gözleriyle Dündar'a diklenmekten çekinmedi. "Atamın yolundan gitmek ne vakit yanlış oldu emmi! Sende ağbeyinin emanetine bu şekilde mi sahip cıkarsın? Atamın kemikleri sızlar!" Diyerek tısladı Osman. Dündar, duyduklarından ötürü sinirden kaskatı kesildi, karşısındaki yeğeni miydi, yoksa düşmanı mı artık emin olamiyordu Dündar. Osman Bey, tekrardan ardına dönüp gideceği vakit, bu sefer Osman'ı Selacan'ın sesi durdurdu.

"Osman...!" Selcan, basamakları inip Osman Bey'in omzuna dokundu. "Ertuğrul Bey'imin yolunu yol eyledin kendinde, o vakit de hele; atan Ertuğrul, kendini düşünmeden atar mıydı cenk önüne?" Selcan Hatun sessizlikle karşılaşınca sorduğu soruya kendisi cevap verdi. "Atamazdı oğul! Sende canını heba mı edecen?"

YÜZYILLAR ARASI YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin