7.Bölüm

1.2K 77 42
                                    

(Düzenlendi.)

•

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

_________________________

"Dayan hatun!"

Sungur, göğüsüne bastırdığı kadını dikkatle incelemeye başladı. Senem'in kaftanından yayılan kanın geldiği kısmı inceleyen adam, bu yaranın fazla ağır olmadığına emin olunca derin bir nefes verdi. Baygın kadını duvarın bir kenarına bırakan yaşlı adam, sinirle ayaklandı ve bel kayışındaki baltayı çıkartarak düşmanın olduğu yöne doğru yürüdü. Bu esnada elindeki yay ile tekrardan okunu çıkartan yabancı adam, neredeyse Sungur'u hedef almak üzereydi. Fakat Sungur, karşıdaki düşmana zaman tanımadan elindeki baltayı havaya kaldırdı ve saniyeler içerisinde baltanın keskin ucu ile yabancı adamın kafasını hedef alarak attı. Baltanın sert kafatasını delmesi uzun sürmemişti. Sungur o an ne denli bir öfke içinde olsa gerek ki attığı balta hem hedefi tutmuş hem de kafatasını delip geçmişti adeta. Aynı zamanda elindeki yay ile yerle buluşan adam artık hayat belirtisi göstermiyordu.

Sungur Alp, hızla geldiği yöne döndü ve neredeyse bilinçsizce yatan kadına hüzünlü bakışlar ile süzdü. Bir masumun bu hâle gelmesi, Sungur için üzücü bir durumdu.

Yaşlı adam, yelesinin kumaşını ellerinin arasına alıp sertçe koparttı. Yırtık bez parçasını Senem'in beline yerleştirerek kanamayı bir süreliğine durdurmayı uman adam, bezi düzgünce bağladı. Hemen ardından Sungur, zaman kaybetmeden Senem Hatunu kollarının arasına aldı. Yaşlı adam yeni tanıdığı fakat kendisine nedensizce yakın gelen hatunu sıkı sıkıya tutarak koridorlarda ilerlemeye başladı. Dakikalar geçse dahi Senem'den yana bir belirti yoktu ve bu deli gibi hızlı adımlarla ilerleyen adamı endişeye itiyordu. Elinin altındaki kadın, Alparslan'nın bir emaneti olamanın dışında kendisine güvenen bir hatun idi. Ki ne yapıp ne edip hatunun yaşamasını sağlayacaktı.

(...)

Han'da yapılan eğlence saatler geçmesine rağmen hâlâ devam ediyordu. Bazı müşteriler artık odalarına geçmiş olsa dahi Moğolların açık bilinci eğlencenin bitmesien izin vermiyordu. Hadimelerin bin bir yorgunluğu, Moğollar için bitmek bilmeyen şaraplar ve yiyecekleri getirmelerine engel olmamıştı. Vakit neredeyse gece yarısını bulmuştu, rakkese Hatunlar da artık yorgunluktan sadece Moğolların yanlarında yerini almış, uyanık adamlara bu şekilde eşlik ediyordu, ki yanı başında kadın olmayan bir tekse Kongar var idi.

Arslan masadan müsade isteyip kalktığı esnada Kongar'ın bakışları hemen ayaklanan adamı buldu. "Ne acelen var Arslan? Müsafirlerini gerinde mi bırakırsın?" Kongar, bu vakte kadar her ne kadar çanaklarca şarap içmiş olsa dahi zihni herzamankinden daha aydınlıktı ve elbette etrafında dönen her bir şeye huylanmak yerine sorguluyordu.

YÜZYILLAR ARASI YOLCULUKWhere stories live. Discover now