54.Bölüm | Elzem

5 0 0
                                    

Elzem: Vazgeçilemez.


Bölüm Şarkısı: Rafat Hasanlı - Kısa Mesafe

Oykun Fahat

Ne olursa olsun gönlünüzü ve sevginizi verdiğiniz bir şeyden vazgeçemezsiniz. 

Bu bir insan, obje veyahut dünyanın en basit ve değersiz bir şeyi olsa bile onunla geçirdiğiniz zamanda ona bir emek harcamış oluyorsunuz. Tek seferde asla onu slip atamazsınız, çizgi çekemezsiniz üzerine...

Size kötülüğü dokunan insana bile belli bir süre vakit ayırmış olursunuz bazen. Bu belki dakikalar, saatler ya da günler sürebilir ama belli bir zaman ayırmışsınızdır yine de ona.

Büge'nin de bendeki anlamı buydu. Ona kendimden bir şey ayırdıysam, vazgeçemezdim ondan. Hele ki sevgimi, aşkımı paylaştıysam asla.

Biz ayakta dururken Talya girdi birden aramıza ve paçalarıma tırmanmaya çalıştı. Eğilip onu kucağıma alacağım sırada Büge benden önce davrandı ve Talya'yı aldı. '' Senin ona elini sürmeye hakkın yok. 1 ay sonra gelip beni görmeye de hakkın yok. Ben seni beklerken birden karşıma çıkmaya da hakkın yok. '' dediğinde hala ona bakıyordum.

Büge'ye ettiğim itiraftan sonra bana kızıp Talya'yı da alıp çıktı kapıdan. Gittikten sonra oturup düşünmeye başladım, ben nerede hata yapıyorum diye. Ama gerçekten bulamıyordum hatamı.

Ben onun gözünün içine bakıyorum bana ne diyecek de ben ona yapacağım diye. Ondan bir şey beklemiyorum ki ben. Sadece beni sevsin yeter diyorum. Sevgimizi birlikte büyütelim yeter bana diyorum.

Aradan 10 dakika geçtikten sonra bizimkiler eve geldiklerinde Büge'yi göremeyince kızlar evlerine gittiler. Erkekler de bana sorduklarında derine inmeden anlattım olayları. Ondan sonra da okula geçtik.

Vizelerin başlamasıyla sınav maratonumuz da başlamıştı bu hafta. Bugüne kadar hiç devamsızlık hakkımı kullanmayan ben bu durumlara alışık değildim. Sınıftakiler normalde benden not isterken, şu an ben onlardan not istiyordum aradaki 1 aylık boşluğu kapatabilmek için.

Sonunda not toplamam bittiğinde fotokopiçiye gittim ve içeri girerken Büge'yle karşılaştım. Sadece ikimiz vardık vardık.

'' Önce sen geldin. ''

'' Önce sen çektir. '' İkizmide birbirimize öncelik verdiğimizde ona önden geçmesi için elimi uzattığımda gülümsedi ve ben ısrar edince Büge dayanamadı, ilk önce o çektirdi fotokopiyi. Dersine baktığımda benim kolayıma gelen ders olduğunu gördüğümde ona döndüm.

'' Bu dersin fotokopilerini neden çektiriyorsun? Zor mu geliyor konuları sana? '' diye sorduğumda bana baktı. '' Evet, dönemler ilerledikçe konular zorlaşıyor. Bazı noktalarını anlayamıyorum. '' dediğinde bir fikir geldi aklıma.

'' İstersen beraber çalışalım bu konuya. Hem benim de anlamadığım bazı yerler var. Belki sen oraları biliyorsundur, bana gösterirsin. '' dediğimde önce kararsız kaldı. '' Düşünececek bir şey yok. Sen de kazanırsın, ben de. '' dediğimde kabul etti.

Fotokopiçide işi bittiğinden sonra ' Görüşürüz. ' dedi ve gitti. Onun arkasından baktığımda fotokopileri çeken abi, '' Kelebeğini sakın ola kaybetme. O kanatlanıp uçarsa, işte o zaman senin de onun gibi bir günlük ömrün kalır. Onu kaybedersen hem şansın gider, hem de sevgin. '' dedi.

Fotokopiler bittiğinde ben de çıktım fotokopiçiden. Diğer işlerimi de hallettikten sonra Barın'ı arayarak derse geçtim. Bugün okula gelmemişti Barın. Neden olduğunu ben de bilmiyordum ama önemli bir işi olmadıkça gelmemezlik yapmazdı.

Derslerin bitmesiyle eve geçip mekan için hazırlandım. Biraz bir şeyler atıştırıp evden çıktıktan sonra otobüse bindim ve Zena'ya geçtim. Kapıdan girmemle Ekiptekiler'in üzerime çullaması bir oldu.

'' Oğlum nerdesin sen lan? 1 aydır yoksun ortalarda. Dinlemeye dinleyenlerin hepsi seni sordu. Ne diyeceğimizi şaşırdık. '' Akmen'e döndüğümde gülümsedim burukça.

'' Kafamı toplamam gerekiyordu kardeşim. Biraz inzivaya çekildim diyelim. Toparlanıp geldik işte işimizin başına. '' dediğimde güldük hepimiz. Tunç'un içeri girmesiyle ekipçe konuştuk ve saatin gelmesiyle sahneye çıktık.

Bizim her zaman oturduğumuz locaya baktığımda takımın tam kadro oturduklarını gördüm. Bu beni mutlu etmişti çünkü Büge de buradaydı. Onu görmemle daha bir mutlu oldum ve şarkıya girdik. Mekandan çıktığımızda 1 ay önce aldığım hediyeleri vermeye düşünüyordum.

Mekanda işimiz bitip çıktıktan sonra kızlar ve erkekler olarak ayrı arabalarda hamburgerciye gittik. Gecenin bu saatinde midemiz kazındığı için hamburgerciye gelmeye karar vermiştik ve buradaydık. Koltuklara oturduğumuzda herkes eline menüyü aldı ve içindekileri baktı.

Siparişleri almaya gelen çocuk ' Ne istersiniz? ' diye sorduğunda bizden önce kızlar verdi siparişlerini. Fesil, Büge, Berne, Gonca ve İriz toplamda 12 tane hamburger söylediklerinde şaşırdık. Çünkü kadın cinsinde olan tanıdıklarımızın hiçbiri bu kadar yemek yemezdi.

'' Kızlar hayırdır? Midenizde canavar mı besliyorsunuz da bu kadar hamburger istiyorsunuz? '' Pamir gevezeliğini yine konuşturdu ama gerekli yere konuşturdu.

'' Sanane, siz ayı gibi yerken bis size bir şey diyor muyuz? Siz yeyin, biz yiyelim ama nihayetinde karnımızı doyuralım. '' Berne bunu dediğinde Pamir sustu ve yerine sindi.

Garson çocuk siparişlerle geldiğinde kızlar hiçbir çekinme olmadan yemeklerini yemeye başladılar. Normalde kızlar karşılarında erkekler varken çataldı, bıçaktı falan kullanırlar. Bizim kızlar onlardan olmadıkları ve bizden çekinmedikleri için asla böyle bir şey yapmaya gerek duymadılar.

Yemeğimiz bittikten sonra kızların ısrarlarıyla Alman Usulü ödedik hesabı. Hamburgerciden çıktığımızda eve geçtik. Arabadan inip hemen Büge'nin yanına gittim.

'' Büge, bana 5 dakikanı verebilir misin? Lütfen, hatırımız için? '' dediğimde kafasını salladı ve çardağa geçtik. Oturduğumuzda üşüdüğünü fark ettim ve üzerimdeki montumu çıkarıp ona verdiğimde gülümsedi.

'' Senin teninin üzerinden, sana zarar vererek soğuk hava geçse bile sinirleniyorum. Seni kendimden saklıyorum.

Neden mi gittim ben? Senin kendinle kalman için gittim. Benden dikkatini alıp, seni zehirleyen anılardan uzaklaşman, kendini toplaman için gittim. Ben asıl, senin için gittim Büge. Senin kendin olabilmen için gittim.

Ben seni kendimden sakındım Güzelim. Sana en ufak kötü bir şey yapmayayım diye kendimden sakındım seni. En özel anılarımı sana sakladım, seninle yaşamak için. Ben seninle yaşayayım diye hayalimdekilerden vazgeçtim.

Sırf o 1 aylık gittiğim süreçte seni kendimden uzak tuttuğum için kendime kızdım ben. Seninle yaşayacağımız güzel anılardan bizi uzak tuttuğum için kendime sinirlendim. ''

Ona baktığımda gözlerinden yaşların oluk oluk aktığını gördüm. Elimi uzatıp gözyaşlarını silecekken durdum. Bana baktığında gözlerini açıp kapattı ve izin verdi. Parmaklarım tenine değdiğinde daha çok ağlamaya başladı.

Onu kendime çektim ve sıkıca sarıldım. Kollarını sırtımda hissettiğimde bana sarıldığını anladım ve daha çok çektim kendime. İçinden gelen canhıraş çığlıklarını, dışarıya sessizce gözyaşları dökerek akıttı sinemde.

Aradan yarım saat geçtiğinde ancak sakinleşti. Cebimden çıkardığım peçeteye güzel yüzündeki yaşlarını sildiğimde '' İyice sümüklü oldum. Benden tiksineceksin. '' dedi.

'' Ben senden asla tiksinmem. Sen istersen 100 yaşında ol,ben yine senin o sümüklerini silmek için elimde peçeteyle bekleyeceğim. Belki torunlarımız da benim başımda beklerler, bilemem artık. '' dediğimde güldü ve bana sarıldı.

'' Bu süreçte sana ilmeklerimizi kopardım dedim ya sana. Seni kırmak için değil de, birbirimize bağlanmak için dedim ve görüyorum ki işe yaradı.

Aslında o ilmekleri koparmak için değil de, daha sıkı birleştirmek ve birbirimizin teninde daha derine kazınmak için dedim. ''

Bir Bakış / TextingDove le storie prendono vita. Scoprilo ora