47.Bölüm | Kurtuluş

6 0 0
                                    

Bölüm Şarkısı: Madrigal - Senden Yoksun

Büge Keden

Mumu üfledikten sonra ona yaklaştım ve onu öptüm. Tam bu sırada üstümüze ip ince kar tanelerini düşmeye başladı. Kafamı Gökyüzüne kaldırdığımda bir kar tanesi yüzüme düştü ve Oykun tam o yerden öptü beni. Bu sayede Kar Taneleri bile bizim sevgimize şahit oldular...

Arabaya bindiğimizde Barın'dan Hanımefendi'yi Oykun'un odasına koymasını rica ettim. Hem doğum günü için hem de Oykunla aramızdaki bağın daha da güçlenmesi için yavru kedi sahiplenmiştim.

Eve geldiğimizde sarıldıktan sonra ayrıldık ve kendi evlerimize geçtik. Kızların oturduklarını gördüğümde onların yanlarına gitmeden önce abur cubur aldım dolaptan. Onları hazırladım ve yanlarına içecek de koyduktan sonra içeri girdim ve film izlemeye başladık.

Sabah uyandığımızda, filmi izlerken koltukta uyuyakaldığımızı fark ettim. Belimi tutarak doğrulduğumda kızların hala uyuduğunu gördüm ve elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Kahvaltıyı hazırlayıp yedikten sonra evi toparladık ve oturduk.

Zil çalıp kapıyı açtığımda Oykun kucağında Hanımefendiyle birlikte içeri geçti. Hanımefendi'ye isim bulamadığını hem de beraber oturmak istediğini söylediğinde içeri buyur ettim. Koltuklara oturduğumuzda Hanımefendi hemen kucağımıza kuruldu.

Oykun, '' İsmini ne koyalım? '' dediğinde '' İkimizin ismi de su temalı olduğu için Talya koyalım mı? '' dedim. Aklına yatmış olacak ki onayladı ve Hanımefendi'nin adı Talya oldu...

Kapı çaldığında Oykun kalktı ve elinde kargo kutusuyla geri döndü. Biz de bu sırada salona geçtik hepimiz. Oykun kutuyu açtığında içinden bir sürü fotoğraflarımız döküldü. Bir de kırmızı bir kart düşmüştü. '' Doğum günü hediyene sahip çık. Yoksa sahibinin elinden alınacağı gibi o da gider. ''

Oykun'a baktığımda '' Boşverelim, sonra hallederim. '' dedi ve ardından okula geçtik. Kantinde buluşacağımızı söyledikten sonra derse geçtim. Arka sıralardan birine oturdum ve dersi dinlemeye başladım. Aradan yarım saat geçmesiyle başım ağrımaya başladığında arkada olduğumdan kafamı sıraya koydum.

Uyandığımda sınıfta hiç kimse kalmamıştı. Oykun aramış mı diye bakmak için telefonu elime aldığımda kapalı olduğunu fark ettim. Gece şarja takmamıştım, büyük ihtimalle şarjı bitmişti.

Neyse diyerek ayağa kalktığımda arkamdan birinin yaklaştığını fark ettiğimde arkamı dönecekken ağzıma elini kapattı ve sıraya geri oturttu. Önüme geldiğinde Melih olduğunu anladım. En son mekandayken gitmişlerdi ama kendine yedirememişti anlaşılan her zamanki gibi.

İşin tersi, İriz'in son dakikada işi çıkmıştı ve gelmemişti okula. Yani tek başımaydım burada ve ne yapmam gerekirse tekken yapacaktım. Normalde ondan korkmazdım ancak şu an intikamla dolu olduğu için beni korkuyordu.

'' Sevgilin seni yalnız bırakmış bakıyorum. Nihayet seni tek başına yakalayabildim. Neden kuyruğun gibi peşinde dolaşıyorlar? ''

'' Onlar benim arkadaşlarım. Sen benim neyimsin peki, hiçbir şeyim. Bana karışma hakkını sana kim veriyor? '' dediğimde sinirlendi.

'' Sana sevgilimsin dedim, kimseyi yanına yanaştırma dedim. '' dediğinde itti beni ve ayağım masaya çarpıp yere düştüğümde üstüme eğildi. Bağırarak '' Sen kendini hiç kimseden sakınmıyorsun. Benden başkalarının yanında oluyorsun ama bana gelince kaçıyorsun... ''

Kapıya doğru baktığımda Oykun'un baktığını fark ettim. Hemen kafasını çektiğinde Melih'e döndüm şüphelenmemesi için. Ancak O, çoktan kapıya dönmüştü. Ayağa kalkıp kapıya gittiğinde kafasını dışarı uzattı ve etrafı kolaçan edip içeri girdi.

Bir Bakış / TextingWhere stories live. Discover now